ZAMAN TÜNELİ VE DİYARBAKIR - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)

Eskiden ne güzeldi Diyarbakır,
Yaşı 40’ın üzerinde olan kiminle karşılaşsanız size bunu söyleyecektir.
ESKİDEN NE GÜZELDİ DİYARBAKIR…
Peki, ne oldu da Diyarbakır bozuldu?
Bunun yanıtını vermek o kadar zor ki. Çünkü; Kuşaklar değişiyor. Eskiler gidiyor, yeni, yepyeni kuşaklar geliyor. Sonra, değer yargıları değişiyor. Bizler, Dün güzeldi diyoruz. Kimileri de bugün güzel buluyor. Herkesin özlemi kendi dönemine…
Bu günü güzel bulanlar Dünü görmemişler çünkü.
-Peki dünü görmeyenler ne bilsin aradaki farkı?
Bunu kendime çok sordum.
Başkalarına da soruyorum.
Yanıtı zor bir soru…
Kimse anlatmamışsa, bugünün genci ne bilsin, dünün daha güzel olduğunu.
Kabahat onların değil ki?...
Birileri anlatmalı.
Bu görev sanıyorum bizim kuşağa düşüyor.
Yaşı 50’nin 60’ın üzerinde olanlara.
Herkes kendi dönemini anlatmalı. İyi anlatmalı hem de. Dünü de bugünü de. Ancak bu sayede aradaki fark anlaşılmış olur. Yitirilmiş değerler bu sayede ortaya çıkar.
Yoksa: Yaşı 40’ın, altında olanlar nereden bilsin Diyarbakır’ın bir zamanlar Gül ve Lale diyarı olduğunu. Lale soğanının aslında Diyarbakır’dan önce İstanbul’a oradan da Hollanda’ya götürüldüğünü
Ortadoğu’nun en büyük ipek pazarının Diyarbakır’da olduğunu 1800’lü yıllarda kentte yabancı konsoloslukların, ticaret ataşeliklerinin varlığını, hemen her mahallede yüzlerce puşu, kirpas, kutni dokuma, pamuk ipliği ve kök boya atölyelerinin bulunduğunu.
İpekçilikte, Kuyumculukta, çinicilikte, camcılıkta bölgenin en büyük merkezi olduğunu, ürünlerinin Tebriz’de, Bağdat’ta, Basra’da, Avrupa’da bile büyük ilgi gördüğünü. Nasuh Paşa ile Kurşunlu Cami arasındaki bölgenin bir zamanlar çini ve cam atölyeleri ile dolu olduğunu. (Testi ve küp imalathaneleri), Mardinkapı’daki Deliler Hanı’nın, Hacılar Harabasının öykülerini, Kareçiler Hanı’nı, İçkale’deki Arbedaşı, Urfakapı’daki Anzele’yi ne bilsin?
Sabahın erken saatinde cıvıl cıvıl rengarenk giyisiler içindeki köylü kadınlarla kaynayan, eski Buğday Pazarı yakınındaki Peynir ve Yoğurt pazarını. İkindi saatlerinde eski Saman Pazarı’nda, bahçelerinde topladıkları sebzeleri, Naneçuçe, Kazayağı, Acice, Ağbandır, Delibardağan, Dereotu, Okçur gibi çeşitli otları satıp ekmek pazarı kazanmaya çalışan Aşefçi kadınları. Nereden bilsin; Dağkapı’daki Cinobaşı’nı, Urfakapı’daki Göksügüzel mesiresini, Balıklı Havuzu, İçkaledeki Küpeli, Dıngilhava havuzlarını, Hevsel Bahçelerini, buradaki Kaniya Mahkuma’yı (Mahkumlar Çeşmesi) Deyaz ve Derin encüme havuzlarını, Ben-ü Sen’deki Gamgötürmez’i Yenikapıdaki Gavur Meydanı’nı. Mesirelerdeki nergizleme sefasını?
Nereden bilsin; yakın zamana kadar İç kale kapısında asılı duran Şeytan sembolünün öyküsünü.