Sevgili Diyarbakır neden bu kadar sıcaksınız acaba?

Bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehir olan Diyarbakır, İhtişamlı surlarıyla göz dolduran, kendine has yemekleri ve şivesiyle fark yaratan bu şehrin, bir de kendine has sıcak mı sıcak insanları mevcut. İnsanımızın bu kadar cana yakın ve sıcak olmasının sebebi acaba havasından mı suyundan mı diye çok düşündüm. Ve evet kesinlikle havasından kaynaklı olduğu kanaatine vardım. 

O kadar çok sıcak ki sanki cehennemin kapısı açık unutulmuş gibi. Biz Diyarbakırlıların yeri bu yüzden kesin cennet. 

Muhteşem, harikulade, güzeller güzeli şehrimizin tek kusuru bu sıcaklar, o da nazar boncuğu olsun.

Meteorolojinin dediğine göre bugün hava 42 dereceymiş, sen bir de gel bunu Diyarbakırlılara sor. Eminim hissedilen sıcaklığı 50 ila 60 derece arasında olduğunu söyleyecektirler. 

Bir arkadaşımızla buluşacak olsak ya da bir yere gidecek olsak akşam saatlerini tercih ediyoruz diyeceğim de maalesef o tercih değil daha çok zorunluluk... çünkü gündüz biriyle oturup bir şeyler içelim desek sonu kesin kavgayla bitecek.  O kadar sıcak yani.  Asabi oluşumuzun sebebi bu havalar. 

Coğrafyanın kader olduğunu bir kere daha anlamış olduk. Bizim insanımız hem çok sıcak hem de çok sinirlidir. Çünkü güneşin çocukları olmak bunu gerektirir. 

Elbette güzel tarafı da var. Bu sıcaklarda yapılan ev salçasının muhteşem oluşunu bu havalara borçluyuz. Kışın yenmek üzere, kurutulan kurutmalıkların, tadına doyamadığımız acılı ve ekşili dolmaların sebebi de bu havalar... yazın soframızdan eksik olmayan karpuzundan üzümüne ve bir çok sebze meyve ve tahılın sebebi de bu havalar.

Amed bir başka, bu kavurucu cehennem sıcakları bile onu sevmemize engel değil. Her türlü büyüleyici...