“ŞEHİR” ŞEHİR OLMAKTAN NASIL ÇIKAR?-3

Şehir, tarihî ve kültürel değerleri korunduğu zaman şehir bilinir.

Şehrin gelişmesi isteniyorsa, eksikliklerinin tamamlanarak değer kazanması isteniyorsa o şehre dair eser yayınlayanlar toplantılara davet ediliyorsa ve davet edilenler, meselelere çözüm yollarını masaya koyuyorsa,…

Resmî kimi toplantılara kısmen zamanında katılan biri olarak, şehir konulu istişarelerde “Evet, Efendim.”, “Dediğiniz doğrudur.”, “Siz bu şehrin velinimetisiniz.”, “Sizinle bu şehir anlam kazanmaktadır.” gibi iltifatlarla sözlerle, yemek masalarında hoş sohbet eden insanları tanımıyor, değiliz. Gerektiğinde yanlışı ve doğruları beraberinde söylemek, hoşnutsuzluk oluştursa dahi kaçınmamak elzemdir.

Yetkili veya görevli kişilerin makam süresi, şehir içinde bellidir. Onlar gider, şehirle başbaşa kalan biziz. Güzel çalışmalara imza atan, çaba harcayan zaten eseriyle, eserleriyle hatırlanır. Devlet görevi, hiçbir zaman yarıda kalmaz, tamamlanır zamanla.

Suçu da yok, çoğu kimsenin aslında. Kendilerine iletilenin doğruluğuna inanan yetkili, önüne sunulan raporlara dayanarak, gerekeni vicdan rahatlığıyla yapar.Hala bu şehrin kalesinin seksen iki burcu olduğu bilinir, bayım. Biri kalkıp iki saat içinde dolaşıp, ayakta kalan kaç burç olduğunu sayma zahmetine katlanmaz. Buna kimi akademik titre sahip olanlar da dâhildir.

Otuz üç medeniyete sahiplik ettiği söylenen şehirde medeniyetin ne olduğunu bilmeyen yazar-yazarlar, sırf gündeme gelebilme adına, sözün arasına “on üçbin yıldır akan bir nehir “olarak Dicle’den nasıl bahseder?

İl Valiliğinin toplantı salonunda yer alan bu klişeleşmiş sözün bir an önce değiştirilmesini talep ediyoruz, Sayın Valimizden.

Diyarbakır’da kaç medeniyetin hâkim olduğu sorulursa, yazdığımız kitaplardan anında cevap vermemiz mümkündür, aslında. Dünyada tarihten bu güne geçen medeniyet sayısı otuz üç değilken, şehrimizde bu yalana inananlar, bari yazıya geçirmesin otuz üç medeniyeti!..

Beyliği “Medeniyet” bilen yazara, ilgilisine kalkıp bunu anlatmak, çok zor.Şehir araştırmalarında bulunmadan basmakalıp sempozyumlarda konuşanları gördükçe, kahrolmamak elde değil.

Bu şekilde bir şehir nasıl tanıtılır nasıl anlatılır?

Hakikat o ki, yaşadığımız şehri tanımaya yabancı hale gelen biz, otuz üç medeniyet yalanına takla attıranlara baktıkça üzülüyoruz.