ŞEHİR HATA KABUL ETMEZ-2
- 04-02-2018 00:02
Bayramda, düğünde, nişanda, taziyede bir ve beraber olmanın vücut bulduğu şehrin tanınmaz hale dönüşmesinin sebepleri irdelenmedikçe, çözüm yolları aranmadıkça, huzuru ve rahatı bulmanın imkânsızlığı kabul edilmelidir.
Maneviyat azaldıkça, iş alanları ihtiyaca cevap vermedikçe, insanın aşı-barkı olmadıkça meseleler, alıp başını gider.
Şehirde yoksulluğun zamanla işsizlikle artması, şehrin düzenini alt-üst eder, gecekondulaşmayla beraber alt yapı yetersizliği, okul-sağlık kurumlarının ihtiyaca cevap verememesi ortaya çıkar.
Bunun yanında hırsızlık, ahlâk dışı yollara başvurma, alkol ve uyuşturucu, gasp gibi durumların ortaya çıkması göz ardı edilemez.
“Şehir affetmez” dememizin ne anlama geldiğini açıklamaya gerek var mı? Şehir, insan gibidir. İnsan, sevmediği, bünyenin kabul etmediği yemeği istiğfarla dışarı atar.
Şehir, kendi bünyesine uymayan, varoşlarda kümeleşen insan topluluklarının yazılı olan ve olmayan kurallara uymaması nedeniyle rahatsızlık duyar.
Zengin olma hırsı, ticarette dürüst davranmama, emek harcamayıp köşe dönme anlayışıyla karşılaşılan olumsuzluklar, şehrin kusmasıdır, aslında. Anlayabilseydik, bu durumlara düşme söz konusu olmazdı.
Günümüzde yaşamın içinde dengeyi sağlamak oldukça güçtür. Aynı kasaba, aynı fırına, aynı manava uğramayanlar, aynı semtte değildir, aynı mahallede bulunmuyor.
Aynı sokakta yaşamıyor, aynı araca binemiyor, aynı dille konuşmuyor, aynı giysiyi giymiyor, hatta bayramlarda aynı camiide buluşmuyor.
Aynı pazardan alış-veriş etmieyen eski komşular, şehirde yaşarken, on senede bir tesadüfen görüştüklerinden sonra birbirini aramaktan uzaklaşıyor.
Çünkü çocukları aynı okula gitmiyor.
Aynı kahvehanede çaylarını yudumlamıyorlar.
Aynı hastahanede tedavi olmayanlar, aynı taziye evlerinde fatiha okumuyor.
İçten içe çözülme, şehrin şehir olmasından uzaklaşmada katalizördür. Acı tabloda figür olmak, can acıtmıyor da nedir?