ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZİ VE TARİHÎ ESERLER BİLİNCİ-2
- 14-03-2018 00:01
Tarihî değerlerin, malzemelerin sergilenmesi söz konusu ise, bu merkezlerin devletçe desteklenerek açılması şarttır. Şehir Araştırmaları Merkezi, her ne kadar tarafımızdan gündeme getiriliyor ve sürekli yazılarımıza konu ediliyorsa da konuya duyarlı olanlarca destek bulmaması, bizce daha üzücüdür.
Biz, bu merkezlerin ait oldukları her şehrin hakkıyla tanınmasının ve tanıtılmasının inanç, tarih, kültür ve diğer yönleriyle önemli iken, işe sadece turizm açısından yaklaşma bizce anlamsızlığını halen korumaktadır.
Gelir getirici, tarihî eserlerin ticarete kurban edilmesi olarak bir yönüyle baktığımız toprak üstü eserlerin amacının çok ötesinde ticarî kullanımı, tarihe, kültüre, inanca, değerlere yabancı kalmanın remzidir.
Medreselerin, hanların, köprülerin, konaklarla köşklerin bu tarz amaçlarla kullanımı, bazen kimi ibadethanelerin de bu kapsama alınması, turizm adı altında rant devşirmenin çirkin yüzünü açığa çıkarmaktadır. İşletmelerin uzun yıllara dayalı anlaşmaları, bu eserlerin ne kadar iyi korunursa da aslına uygun kullanımlarının söz konusu olmayışı, tarihî eserlerin olması gereken şekilde sahiplenilmesinin önünde engel durumundadır.
Birçok tarihî yapının içecek-yiyecek yeri olarak kullanımı, hamamların bile lokanta-restaurant kimliğine büründürülmesi, bizim “Şehir Araştırmacısı” olarak karşı çıktığımız öncelikli meselemizdir.
Elbette bu tarihî yapıların kullanımı gereklidir. Bu eserlerin onarımı, bakımı yüksek meblağlar gerektirir. Yarına miras bırakılması, korunması için elde edilecek gelirler için, kimi amaçlarla işletmelere verilmesi düşünülebilir. Lakin bu eserlerin kullanım alanı, eserin yapılış şekline uygun olmalıdır.
Ayakta duran bir medresenin (:Üniversitenin) ancak, günümüzdeki mevcut üniversitelerin ilgililerince değerlendirilmesi esas olmalıdır. Bu medreselerin böylelikle bakımı, onarımı yapıya sahip çıkan üniversitece gerçekleştirilir.