SAĞLIĞIMIZ KİME EMANET?.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

GÖNLÜMCE

SAĞLIK

Canımız emanettir, ihanet kabul etmez,

Böyle gelmedi hayat, böylece sürüp gitmez.

Korumanın ilk şartı, hileliden kaçınmak,

Ona zarar verecek hilekarı tanımak!..

MM

SÖZ GELİŞİ

“Covid 19” üç yıldır konuşuluyor, can kayıpları çoğalmaya başladıktan sonra daha çok konuşulur oldu, dünyanın her yerinde onunla mücadele yöntemleri oluşturuldu, bazı ülkelerde üzerinde çalışmalar yapılan ve “bulunacak, bulundu”  denilen “aşı” en güçlü umut oldu ve hastalık bu “hengame” içinde günümüze geldi.

Tıp dünyası yaşadığı “şaşkınlığı henüz üzerinden atabilmiş değil, zira hastalık “seyir” değiştiriyor, mutasyonlar gösteriyor, varyantlar oluşturuyor, diyeceğimiz şu ki bu hastalık “ciddidir” hafife alınmamalıdır, uzun süre aramızda kalması, binlerce insanımızın vefat etmesi bu ciddiyetin en bariz göstergesidir.

Çoğu insanımız bu ciddiyete inandığı içindir ki kendi tedbirini kendisi almakta, dışarı çıkmamak için azami gayret göstermekte iken aynı ciddiyeti yine çoğu insanımız göstermemektedir ve sanki inanmamaktadır, maskesiz dolaşanlar, kaçak partiler, “zula” denilen yerlerde “kumar” oynamakta “beis” görmemektedirler.

Acaba ne kadar uygun düşer Cahit Sıtkı’nın “alıştığımız şeydi yaşamak” demesi, bu söze bir ekleme yapılacak olursa, “alıştığımız şey oldu coronavirüsle yaşamak” diyebiliriz, ancak yanlış olur bu söz, çünkü her ne kadar hayat 65 yaş üstündekiler için “monoton” olarak kabul edilirse de hayat canlılık ister, hayat ciddiyet ister, hayat korunmak ister, hayatı “idame” ettiren ise sağlıktır.

Şöyle bir “algı” var içimizde “sağlığımızı sadece bu virüs tehdit etmektedir, onunla mücadele esastır” geçenlerde bir televizyon kanalındaki haberi dehşetler içinde kalarak izledim, korktum, çünkü hilesiz hiçbir ürün yoktu  o haberin detayları arasında, hiç akla, hayale gelir miydi ki “hurma” bile “hileli” olsun? Şekerli su sıkılarak parlak görünmesi sağlansın,  diğer hileli ürünler o haberde dakikalar sürdü bitmedi, sıkıntılar içinde mecburen başka kanala geçmek durumunda kaldım.

Hayatımız daha doğrusu “sağlığımız tehlikede” aşı bir yere kadar covid19’la mücadele de etkili olabilir, bu hileli ürünler için nasıl bir aşı bulunmalı ki sağlığımızı koruma altına almış olalım, sevgili peygamberimiz hileli bir ürünün satışını gördüklerinde: “Bizi aldatan bizden değildir”  der,   bu mübarek söz derinlemesine düşündüğümüzde gördüğümüz “bizden olmayan” o kadar çok insann var olduğunu görüyoruz.

İşin garip tarafı bizden olmayanlardan birinin ölümü durumunda cenazesine katılanlara “imam” efendi soruyor: “mevtayı nasıl bilirisiniz?” diye sanki “koro” halinde “iyi biliriz sözü çıkıyor ağızlardan, acaba o insanlar “yalancı şahit” durumuna düşmüyorlar mı hak katında, yoksa evet yoksa “ne kadar hileci olduğunu iyi biliriz” mi deniyor böylece?

Yine işin başka bir garip tarafı o cenaze için imam efendi “hakkınızı helal ediniz” dendiğinde yine koro koro halinde “helal olsun” deniliyor, acaba bu durumdan mı kaynaklanıyor içine hile katılmamış ürünlerin soframıza gelmesini sağlayan hilecilik? Gerçekten gariplikler iç içe..

Coronavirüsle mücadelenin başladığı günlerde maske “takmamak kul hakkını doğurur” denirken korkmuştuk “üzerimizde kul hakkı kalmasın” diye o korku hala var, ancak koronavirüsü önemsemezlerde, hileli ürünleri  tezgahında sergileyenlerde, onları gereğince denetlemeyenlerde, yaptıklarının yanlarında ve kasalarında kar kalmasına göz yumanlarda o korku yok, o zaman bizden de “hakkımızı helal etmek” yok!..

Selam ve dua ile.