PAHALILIK VAR MI, YOK MU? - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

GÖNLÜMCE

PARA

Değerini korusa pahalılığı önler,

O gün alıcı bulur, piyasada ürünler.

Paranın rüzgarı var, banka yönünde eser,

“Yetersiz” bakiyede yoksul iflahın keser!..

MM

SÖZ GELİŞİ

Hem var, hem de yok “pahalılık” denilen canavar, var çünkü bir ürünü almak için uzatılan eli yakıyor, asgari ücretli iseniz pazara gitmek cesaretinizi gösterdiğinizde cebinizdeki paranın sıcaklığı bir anda Sibirya soğuğuna dönüyor, eve geldiğinizde “hanım bunlarla ay sonuna kadar idare edelim” demek durumunda kalırken hanım bir size, bir de içerde “aş” bekleyen yavrulara bakarak: “bey bizim idareden başka bir şey yaptığımız mı var? diyor..

Pahalılık yok, olsaydı eğer şu lüks daireler, villalar, otomobiller milyar dolar ödenerek kapışılır mıydı, demek ki pahalılık hem var hem yok, dar gelirliye var, tuzu kuruya yok, tuzu kuru derken son zamanlarda muhalefet ne kadar çok dillendirir oldu bazı kişilerin birden fazla yerden maaş aldıklarını, muhalefet bu, dili durur mu, durmuyor ve söylüyor: “birileri asgari ücret alırken, birileri ayda birkaç yerden 70-80 bin lira alıyor”

Sözün burasında bir “fıkra” geldi aklıma, ille de anlat diye de tutturdu, konuya açıklık getireceğine inandığım için anlatıyorum: “Eskiden özellikle Ramazan aylarında iftar yemeği verilir, yemeğe çeşitli insanlar çağrılırdı, yemekten sonra ziyafet veren kişi misafirlerini uğurlarken “bahşiş” kabilinden bir şeyler verirdi.

Bir sofrada dini bütün birisi bir de Bektaşi dedesi de var, hane sahibi dini bütün kişiye sorar: “alkol, kadın, gece hayatı var mı?”  aldığı cevap: “Haşa bunlar haram şeylerdir, bize yakışmaz” bu cevap üzerine bir sarı lira hediye olarak verir dini bütün kişiye.

Aynı soru Bektaşi dedesine sorulunca. “bulursak eyvallah!” cevabını alan hane sahibi bu kişiye de bir kese dolusu sarı lira verir, bir sarı lira alan kızmıştır, sormadan duramaz: “beyim ben gibi dini bütün birine bir sarı lira verdiniz,  helal haram bilmeyen şu zındıka bir kese sarı lira verdiniz, bunu size yakıştıramadım”

Hane sahibi şöyle der o soru soran kızgın kişiye: “mirim, baktım ki senin hiç masrafın yok, bir sarı lira sana yeter diye düşündüm, ancak bu adamın masrafı çok olduğu için ona da bir kese sarı lira verdim” der, kıssadan hisse, anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna yine az! …

Pahalılığı körükler durur yabancı paraların hız kesmeden yükselişi, cebimizdeki liraların sürekli değer kaybedişi, elbette ki asgari ücretli için, memurlar için, emekliler için kısaca bütün “dar” gelirliler için pahalığın “daniskası” vardır, ancak tekrar edelim “tuzu kurular” için pahalılık yoktur.

“Dar” gelirliler fıkramızdaki dini bütün kişi misali bir yaşam sürdürürken, yüksek gelirli olanların nasıl bir yaşam şekilleri var onları da oturdukları lüks villalara, otomobillere, “nemalandıkları” şirketlere ve daha başka gelir yollarına bakarak görüyoruz.

Önemli olan ister zengin, ister fakir “helal lokma” yiyebilmektir, kazancını helal yoldan kazanmaktır, çünkü bu dünya üzerinde yaşayanlar gibi “fani” bir dünyadır, yanlış anlaşılmasın çok kazananları “haram” yer diye itham etmiyoruz, “haram kazanç” her sınıf insanda görülebilir, sözün sonunu. “Barış Manço getirsin: Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı”

Selam ve dua ile.