MEVSİMLİK İŞÇİLERİN UZUN GÖÇÜ BAŞLADI
- 15-05-2020 00:10
Peyas Mahallesi'nden gidecek olan Demir ailesinin evinin olduğu sokakta heyecanlı bir telaş var. Kapı önünde peynir bidonları, yağ kutuları, un çuvalları, erzak torbaları, yatak, yorgan ve kilimlerin olduğu hurçlar, giysi valizler yığılmış bekliyor.
Kadınlar ve çocuklar sokakta son hazırlıkları tamamlarken, bir diğer evin bahçesinde erkekler, köz ateşinde demledikleri çay içip minibüs şoförünün yolcu listesinin kontrolünü bitirmesini bekliyorlar. Kontroller tamam, Bağıvar Mahallesi'nden gelecek iki aileyi taşıyan minbüsün de buraya doğru yola çıktığı haberi gelince, herkeste bir hareketlenme başlıyor.
Mehmet Demir ailesiyle beraber Tokat'ta gidecek diğer iki ailenin de çavuşluğunu yapacak.
Virüsten dolayı üç aydır hiç bir iş yapamadığını söyleyen Mehmet, tarım işçiliği dışında başka bir işinin olmadığını söylüyor.
Mehmet'in eşi Fahriye, çocuklarının eğitimi için her yıl bu yola çıktıklarını anlatıyor.
"Yoksulluktan dolayı gitmeye mecburuz, okullar açılıncaya kadar çalışıyoruz, biriktirdiğimiz para ile çocuklarımızın eğitim ve dersane masrafını da karşılıyoruz" diyor.
Mehmet ve Fahriye'nin altı kızı var ve büyük kızlarının eşi yedi ay önce kalp krizinden ölünce, iki küçük torunuyla beraber kızlarının sorumluluğu da onlara kalmış. Çalışacakları süre zarfında kızı eve göz kulak olacak.
Fahriye'nin Eğitim Fakültesi'nde okuyan kızı ortanca kızı Kevser ise ailesi ile birlikte yıllardır tarım işçiliği yapıyor. Bu sayede üniversiteye kadar okuyabilmiş. Kameraya konuşmak istemeyen Kevser, tarım işçiliğinin zorluklarına dikkat çekiyor.
"Günde bazen 12 saat çalışıyoruz ama kadınlar için çok daha zor" diyerek işçilerin üretimdeki en önemli ayak olduğunu vurguluyor.
Bu yola beraber gideceği arkadaşı da Antalya, Bursa, Adapazarı, Aydın, Manisa gibi birçok şehre mevsimlik işçi olarak çalışmaya gittiğini, deneyimlerine dayanarak bazı işverenlerin çok hoşgörülü, bazılarının da işçiden parayı kesmek için kırk dereden su getirdiğini anlatıyor.
"Bize hor gözle bakanlar da çıkıyor ama biz olmasak o ürünler tarlada kalacak" diyor. O, eğitime devam etme konusunda Kevser kadar şanslı değil. Ailesiyle beraber her yıl en az iki üç şehre çalışmaya gittiğini söylüyor.
Şu an üniversite ikinci sınıf öğrencisi olan Kevser, yüksek lisans yapmak istediğini, okul bitinceye kadar ailesi ile işçilik yapmaya devam etmek zorunda kaldığını söylüyor.
"Tarladan kazandığımızla geçiniyoruz. Yine bu para ile üniversite eğitimimi sürdürmeye çalışıyorum" diyor.
Demir ailesinin sokağında birçok komşuları da tarım işçisi. Bazıları önümüzdeki aydan itibaren Malatya'ya kayısıya gidecekmiş. 40 yıldır hayatını tarım işçiliği ile kazanan Hıdır Koçyiğit, bu yıl gidiş tarihini oğlunun sınav takvimine göre hazırlamak zorunda kalmış.
Tarım işçiliği ile dört çocuğunu okutan Hıdır, bir oğlunun Tıp, diğeri Fen fakültesine devam ettiğini söylüyor. Liseye giden iki çocuğundan biri de 28'inde üniversite sınavına girecek.
"Oğlumun sınavından sonra gideceğimi başka çaremiz yok" diyerek mevsimlik tarım işçilerinin çalışma koşullarını da " rezillik" olarak tanımlıyor. Hıdır, bu "rezalete" çocuklarının eğitimi için katlandığını ekliyor.
"Kayısı, fındık, sebze, domatesi bezelyeye gidiyoruz. Orada cereyanı, suyu, ocağı olmayan çadırlarda sürünüyoruz. Topraklı, bulanık su içiyoruz ama buna rağmen mecburen gidiyoruz, gitmezsek aç kalacağız. Dört öğrencim var, sigortam yok emekliliğim yok, evimin tapusu bile yok. Çocuklarım da bizimle geliyor ve iki ay içinde kendi okul harçlıklarını çıkarıyorlar, başka gelirimiz yok."
Koronavirüs salgınını hatırlatınca "Virüs var evet, ama ölsek de mecbur gideceğiz, ne yapalım, Açız, yoksa aç kalacağız..." diye yanıtlıyor.
Bağıvar Köyü'nden hareket eden minübüs de gelince, torbalar ve valizler tek tek minibüsün arkasındaki ek bagaja yüklenmeye başlıyor. O minibüsün içinde bebekli işçiler de var. Vakit gece yarısını geçtiği için yolcuların bir bölümü uyuyor.
Fahriye, sahurda yemek için hazırladığı yemeği, oturacağı koltuğun önüne bırakıyor ve oruçlu ya da oruçsuz tarlada çalışmanın çok zor olduğunu anlatıyor. İşçiler geride kalacak aile üyeleri ve akrabalarıyla tek tek vedalaşıp minibüsteki yerlerini alıyorlar. Ve akrabalarının hayır duaları ile varış noktaları olan gecenin karanlığında yedi saatlik Tokat yolculuğu başlıyor.
Kalkınma Atölyesi, mevsimlik işçilerle ilgili hazırladıkları raporda, 10 bin tarım işçisinin Nisan 2020 ayı itibariyle beş ay boyunca devam edecek ve 20 ili kapsayacak bir hareketlilik içinde olacağını belirtti.
Milyonlarca mevsimlik gezici işçinin çalışma takvimi ise şu şekilde sıralandı:
İşçiler her yılın Mart-Kasım aylarında:
Gaziantep'e Antep Fıstığı, Sebze, Sarmısak, Zeytin’
Nisan-Kasım aylarında:
- Sivas'a Şekerpancarı, Kuru Fasulye, Kuru Soğan, Patates, Nohut, Kimyon’a
- Şanlıurfa'ya Antep Fıstığı, Sebze, Pamuk, Mercimek
- Hatay'a Taze ve Kuru Soğan, Pamuk, Havuç, Maydanoz toplamaya
Mayıs-Temmuz aylarında:
-Rize, Artvin, Trabzon'a, Çay’a
Temmuz’da:
-Malatya'ya Kayısı’ya
Ağustos’ta
- Düzce'ye, Sakarya'ya, Samsun, Ordu, Giresun'a fındığa;
Yılın 12 ayı tarımın yapıldığı Adana'ya ise işçiler narenciye, yazlık-kışlık sebze, kavun, karpuz, patates, taze-kuru soğan toplamaya gidiyor.