MEDENİYET BAHÇESİ & ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZİ-2

Bu şehirde kültürle sanatla ilgili resmî kurumlar, kuruluşlar vardır, elbette. Bu şehirde devlet sağlık kurumları da var, bildiğiniz üzere. Devlet Hastanesi, Tıp Fakültesi, Sağlık Ocakları olmak üzere birçok tıbbî hizmet sunan kurumla kuruluş vardır. Bunun yanında özel hastanelerin varlığı da söz konusu. Ne yazık ki kültürle sanatla edebiyatla ilişkili gördüğümüz resmî kurumlarla kuruluşların bu şehirle ilgili çalışmaları ve çabaları kaplumbağa hızında bir seyre dahi sahip değildir. Kimi zevat tiyatro sahnesinin olduğunu belirtebilir. Kimi sanat müziği korusunun varlığını öne sürebilir. Hatta çocuklar için açılmış kütüphaneleri işaret edebilir. Birkaç konferans salonunda yapılan etkinlikleri belirterek, “Daha ne yapılsın?” şeklinde sitem dolu karşı çıkışlar sergileyebilir.

Bir belediyenin çöp toplayarak şehri tertemiz hale getirmekle övünmesi söz konusu olamaz. Zaten bu belediyenin kendi aslî işidir. Belediye kalkıp, içme suyunu yeteri kadar şehre getirdiğini övünerek belirtemez. Bu hizmet, belediyeye ait görevdir. Aynısı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müdürlüğün de görev alanı içindedir. Üniversitenin gerçekleştirdiği kimi etkinlikler de var olmasının gereğidir.

Şehir Araştırmaları Merkezi’nin ete ve kemiğe bürünmesi söz konusu olduğunda üsteleneceği sorumluluktan doğan görev anlayışı, denilebilir ki bu güne kadar yapılmış olan alanındaki hizmetlerin çok üzerinde olacaktır.

Katıldığımız fuarlarda standımızı ziyaret eden milletvekilleri el sıkışmış, adlarına imzalanıp verilen kitapları yardımcıları alarak, stanttan hızla uzaklaşmıştır. Bir ya da birkaç kitabın maliyetinin ne olduğunu, kitabı ya da kitapları yazanın masrafının ne olduğunu, telif haklarının ne anlama geldiğini bilmekten uzaktır.

Adeta benim vekilim, şairimin, yazarımın yazdığı eseri okumakla bana, seçtirenine olan görevi yerine getirmektedir. Benim vekilim, seçtirdiğim milletvekili, yazılan kitaplardan şehri öğrenecekse şehrini tanımasın daha ehvendir. Şehrini tanımayan, o şehirde doğmamış, şehre milletvekili adayı oluncaya kadar gitmemiş, şehri görmemiş birisine kalkıp şehri tanıtmak, bizim görev alanımız içine girmez, Azizim.

Bir şehirde yazarı, şairi, araştırmacısı şehir için didinip çaba harcıyorsa, otuz sene içinde kimseden bir zeytin dalı kendilerine uzatılmıyorsa, bir toplantıya davet edilmiyorlarsa, görüşleri alınıp üst yetkili kurullara iletilmiyorsa, partilerin şehre dair çalışmalarında kendilerinden fikir alınmıyorsa, şairlerin, yazarların, araştırmacıların yaptıkları ya boş şeylerden ibarettir ya da anlaşılanları yok hükmündedir.

Bir şehirdeki yöneticinin evinde ve iş yerindeki kitaplığında o şehre dair en az yirmi-otuz kaynak eser bulundurulması elzemdir. Kalkıp birkaç şairin şiiri kitabını, iki yazarın romanını gösterecekse o zat ya da zatlar, kimse kusura bakmasın.

Her yetkilinin kitaplığında o şehrin ekonomisine, tarımına, hayvancılığına, sanayisine, sosyolojisine, inançlarına, coğrafi özelliklerine, tarihine, edebiyatına, musıkîsine, mimarisine, sporuna, sağlığına ve benzeri alanlara ait toplamda yüzü aşkın eser olmalıdır.

O şehirde yayınlanan günlük ve haftalık gazetelerin, aylık ya da iki-üç aylık dergilerin bulunması mecburî olmalıdır.