Kılıçaslan’ın Mezarı - (Ferda Taşçı'nın Yazısı)
- 13-03-2023 07:36
Mezarın bulunuş hikâyesi, bir gazetecinin Diyarbakır Valiliğine gönderdiği ve mezarın Silvan’da olduğunu belirten bir mektupla başlıyor. Valinin talimatıyla Dicle Üniversitesi bünyesinde ivedilikle oluşturulan beş kişilik bir komisyon, hemen ilçeye giderek saha çalışması yapıyor, şehir dışından antropologlar da zaman zaman araştırmaya katılıyor. Önce ilçedeki mezarlıklar tetkik ediliyor, mezar olması muhtemel yerler inceleniyor, bu arada eski kaynaklar taranıyor ve yöre halkının bilgisi de değerlendiriliyor.
Sonrasında ilçe merkezinde bulunan Orta Çeşme adlı parkta yoğunlaşan kazıların 5. gününde, yerin iki metre derinliğinde Sultan Kılıçaslan ve kızı Saide Hatun için yapılan ve Kubbetü’s Sultan adıyla anılan türbe kalıntısına ve mezarlara ulaşılıyor.
Mezarla ilgili yapılan araştırmalarda ortaya çıkan antropolojik bulgularla, taşların Selçuklu süsleme formunda olmasına, yerli halkın anlattıklarına ve tarihi kaynaklara bakılarak, bulunan bu mezar tartışmasız Kubbetü’s Sultan olduğu belirtiliyor.
- Kılıçaslan, Anadolu fetihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın oğlu ve Anadolu Selçukluların ikinci sultanı, Atıyla Habur Çayı’nı geçerken üzerindeki zırhın ağırlığı yüzünden boğularak şehit olmuş.
Tarihi kaynaklar, sultanın naşının kıyıya vurduğu yerden alınarak, o dönemdeki Silvan valisi ve aynı zamanda 1. Kılıçaslan’ın atabeyi Humartaş Süleyman tarafından Silvan’a getirildiğini ve burada adına yapılan türbeye defnedildiğini aktarıyor bize.
Anadolu’nun yurt kalınmasında önemli rolü olan 1. Kılıçaslan’ın mezarının bulunuşu, bu büyük sultanın isminin yaşatılması açısından, önemli bir vefa örneği. Bu keşfin, aynı zamanda, Diyarbakır’ın kültür tarihine de ciddi katkı sunacak bir gelişme olduğunu söyleyebiliriz.