KEÇİ BURCU HİKAYELERİ -11- (Mevlüt Mergen'in Yazısı)
- 09-06-2021 00:04
Günümüzdeki cep telefonlarına “akıllı” deniyor, bu telefonlar için “yapay zeka” diyenlerde var, bu “yapay” sözü öylesine yaygınlaştı ki her konuda her zaman kullanılabiliyor.
Mesela biz bazı “günler için de öyle demiyor muyuz, “sevgililer günü” ya da “anneler günü” gibi bazı günler için, hele bir de “doğum günü” var ki, kutlandığında “evlere şenlik” kadınlar yaşlı görünmemek için ellerinden gelse bütün servetlerini verirken “doğum günleri” geldiğinde nedense yaşlarını gizlemek gereğini duymaz ve “parti” vermek adına masraftan da kaçınmazlar!...
Yine nedense bu yapay günlere “rağbet” fazla olur, çünkü kuyumcu, çiçekçi ve zücaciye esnafı “reklamlarla” körükler bu günlerin daha çok kutlanmasını, ticaretle uğraştığımız günlerde görmüşlüğümüz çok var “sevgililer günü” olduğunda ilkokul talebelerinin bile sevgililerine hediye almak istediklerini.
Sözümüz yanlış anlaşılmasın sevmek, sevgili olmak, sevgili bulmak suç değil, ancak işin gerçeğine ermeden, “moda” kabilinden öyle görünmek veya gösterilmek insanın kalbiyle, ruhuyla alay etmek gibidir.
“Sanmak” yani aşık olduğunu sanmak, aşk yürekte doğup bütün benliğini sarmıyorsa bir insanın o zaman anlaşılır ki “yapay aşk” bu olsa gerek, bir misal verecek olursak, sözün burasında şunu belirtelim biz bu hikayeleri sizlerle paylaşırken bir sevdamızı gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
Bizim sevdamız “Diyarbekir sevdasıdır” tutkunluğumuz ise bu şehrin taşına toprağına yani tarihi yapılarından ziyade “manevi” yapısınadır, yoksa o tarihi yapılar “aynen” olmasa da benzerleri bazı şehirlerde vardır.
Bu şehrin manevi yapısını oluşturanlar ise, başta bazı peygamberlerin, sahabe-i kiramın ve birçok Allah dostu insanın kabirleri, menkıbeleridir.
İhtimaldir anlatacağımız olay daha başka zamanlarda daha başka kişiler tarafından da anlatılmış olabilir, biz bu olayın Diyarbekir’de geçmiş olabileceğini “var” sayarak anlatmaya çalışacağız, şöyle ki;
“Resullullah (s.a.v.) Efendimizin ümmetinin içinde gerçek aşıklar çoktur, bunlardan bazıları O’nu rüya aleminde görürler, fakat bir kişi var ki her tarafa:
-Ben Peygamber aşıkıyım ancak onu rüyamda bir türlü göremiyorum, bu dert beni bitirecek, derdime deva olacak birisini arıyorum dermiş.
Bu adama birisi:
- Senin derdine deva olacak bir bilge kişi var, istersen git ona derdini söyle.
-İstemez miyim, hemen söyle gideyim..
O bilge kişinin adı ve ev adresini alan peygamber aşıkı olduğunu sanan kişiye verilir, biz o adama “yapay aşık” desek olur mu acaba?
Bu sözde aşık o bilge kişinin “Tirpe sipideki” evine varır ve kapısını çalar, kapıyı kendisine bilge kişi açar.
- Evladım hayırdır, ne istersin?
- Derdime derman ararım efendim, onun için size geldim.
- Kapının önünde bekleme buyur içeri, içeride derdini olduğu gibi bilge kişiye anlatır, bilge kişi:
-Her derdin derman vardır evladım, hele sen bu gece benim misafirim ol, yarına Allah kerim bakalım o ne gösterecek?
Bilge kişi misafirine kalacağı odayı gösterir, hemen içeride hanımına der ki.
-Hanım misafirimiz var, sen güzel bir Diyarbekir yemeği yap, yalnız tuzunu bırakırken biraz “cömert” davran” der, hanımı bilge kişinin her işinde, sözünde bir hikmet ve keramet olduğunu bildiği için:
-Tamam efendim der..
Yemek pişip sofraya getirilinceye kadar sohbet ederler, mutfaktan “yemek hazır” sinyali gelince bilge kişi sofra örtüsünü yere serer ve gidip yemeği getirir, birlikte oturulur yemek sıcak olduğu için tuzun farkına varılmaz, yapay aşık doyasıya yer ve gözlerini uyku bürür, bilge kişi:
-Evladım sen bu gece yat, sabah namazında görüşürüz dedikten sonra misafirin odasına su bırakmak adetini uygulamaz, misafir biraz uyuduktan sonra rüya görmeye başlar, kendisini “Hatun” kastalının başında kana kana su içer görür.
Daha sonra Dicle nehrinin kenarında ve şehirde ne kadar kastal, çeşme varsa hepsinde su içtiğini görür ama gerçek susuzluğu bir türlü geçmez bu halde sabahı bulur, sabahleyin bilge kişi misafirinin odasına gelir ve_
-Gecen nasıl geçti evladım? Diye sorar.
-Efendim hanım teyzemiz yemeğin tuzunu biraz fazla bırakmış olacak sizde yattığım yere su bırakmayı unutmuş olacaksınız ki sabaha kadar kendimi çeşme başlarında su içerken gördüm der..
Bilge kişi:
-Evladım sen suya hasret çektiğin için hep su başlarını çeşmeleri gördün rüyanda eğer sen gerçekten Hazret-i peygambere aşık olsa idin onun hasreti senin ciğerini yakacak ve onu görecektin der..
Günümüzdeki yapay aşıklara bir örnek olsun diye bu olayı anlattık, şunu da hatırlatalım bilge kişiler Diyarbekir’in hemen her mahallesinde, hatta her küçesinde bile bulunurdu, şimdi mi?
Arayan bulur dersek yeterli olur m?
Selam ve dua ile.