Kabusu Yaşadık

6 Şubat 2023, Türkiye için tarihin en acı günlerinden biri oldu. Kahramanmaraş merkezli dev bir deprem, ülkenin güneydoğusundan batısına kadar geniş bir alanda yıkım yarattı. Yüzyıllardır var olan şehirler, dakikalar içinde yerle bir oldu. Havanın aydınlanmasıyla birlikte, felaketin boyutları netleşmeye başladı. O gün, güne kabusla uyandık; hayatlarımız bir anda değişti, kentlerimizi kaybettik, sevdiklerimizi aradık, belki de kaybettik.

Saatler 04:17’yi gösterdiğinde, bir anda yer altı, sanki tüm evrenin altı üst olmuşçasına titremeye başladı. Her şeyin bir anda değiştiği o anı hatırlamak bile yürek parçalayıcı. Yataklardan fırlayan insanlar, çığlıklar, evlerin duvarlarından düşen parçalar, camların kırılması… Gözlerimizle görmediğimiz ama kulaklarımızla duyduğumuz bir felaketin içindeydik. Depremin şiddeti o kadar büyüktü ki, sanki yer kabuğu yerinden oynuyor, dünya dönmüyordu.

Bina çöküşleri, yıkılan yapılar ve çıkardığı sesler, hala kulaklarımızda çınlıyor. O anki korkuyu, panik ve çaresizliği anlatmak çok zor. Kimse ne yapacağını bilemedi. Herkes birbirine yardım etmeye çalıştı.

Deprem anından sonra, gözlerimizi araladığımızda, her şeyin ne kadar farklı olduğunu fark ettik. Şehirler yerle bir olmuştu. Kendi şehri olan insanlar, evlerinden, işlerinden, yaşam alanlarından oldular. 6 Şubat’tan sonra, o sabah herkesin yaşadığı yalnızlık ve kayıp duygusu bir hüzün seli gibi şehirlere yayıldı. Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Adıyaman, Diyarbakır, Malatya, ve diğer iller… Her biri farklı bir acı taşıyordu. O sabah bir anlamda, hepimiz farklı ama aynı kabusu yaşadık.

Halkın çoğunluğu geceyi uykusuz geçirmişti ve sabah saatlerinde, evlerinden, sokaklardan, okullardan, hastanelerden gelen korkunç görüntüler sosyal medyada hızla yayıldı. Yıkılan binaların altında kalanların, enkazlardan çıkarılan yaralıların görüntüleri, kalbimizi parçaladı. Kimi aradığını bulamıyor, kimisi ise enkaz altından sesleniyordu. Yıkımın boyutları, gözlerimizin gördüğüyle sınırlıydı. Gerçek, çok daha korkunçtu.

Her ne kadar felaket anı korku ve yıkım içinde geçse de, insanlar arasındaki dayanışma ruhu da o sabah başladı. Deprem anında sokaklarda, çöküşlerin olduğu yerlerde arama-kurtarma ekipleri, belediyeler, gönüllüler birbirlerine yardım etmek için koştular. Umut, enkaz altından çıkarılan her canla yeniden doğuyordu. Depremden sonra her şehre yönlendirilen ekipler, o büyük travmanın ortasında bir yaşam ışığı gibi parlıyordu.

Çok kısa bir süre sonra, Türkiye’nin her yerinden yardımlar gelmeye başladı. İnsanlar, sokaklarda sıcak yemek dağıttı, su taşıdı, giysi yardımları gönderdiler. Birçok gönüllü, kaybolanları bulmak için gece gündüz demeden çalıştı. Bu büyük felakette, bir yanda acı, diğer yanda ise insanların birbirlerine verdikleri destek vardı.