İnternet Çağı Çocukları

 

Bugünün çocukları, bizim hayal bile edemeyeceğimiz bir dünyada büyüyor. Ellerindeki tabletlerden dünya ile iletişim kuruyor, oyun oynuyor, yeni şeyler öğreniyorlar. Ancak bu kolaylıkların ve sınırsız imkanların ardında, başka bir gerçek var: Onlar, dijital dünyanın yalnız çocukları.  

Ben çocukken sokakta arkadaşlarla oynadığımız oyunların tadı bambaşkaydı. Akşam ezanı okununca eve dönmek zorunda olmak bile bir kuraldan çok, hayatın güzel bir parçasıydı. Şimdi ise çocukların sokak yerine ekranlara yöneldiğini görüyorum. Bir yandan bunun onları teknolojiyi erkenden öğrenen bireyler haline getirdiğini düşünüyorum; diğer yandan, acaba yüz yüze iletişim kurmayı mı kaybediyorlar diye endişeleniyorum.  

Dijital dünya o kadar geniş ki, bir çocuk aynı anda bin farklı dünyaya adım atabilir. Bu, olağanüstü bir fırsat gibi görünüyor. Fakat her fırsat bir risk de taşır. Sosyal medya, çocuklara eğlenceli vakit geçirmenin yanında, sürekli bir karşılaştırma tuzağı da sunuyor. “Ben neden onlar gibi değilim?” sorusu, çocukların zihinlerine çok erken yaşta yerleşiyor. İşte bu, belki de dijital çağın en büyük tehlikesi.  

Peki, biz bu durumda ne yapıyoruz? Çoğu zaman bir ekrandan diğerine koşturup duruyoruz. Çocuklarımıza “telefonunu bırak” derken, kendi elimizdeki telefona gözümüz kayıyor. Belki de önce bizim değişmemiz gerekiyor. Onlarla birlikte bir oyun oynayıp, gerçek bir sohbet edebilmek için zaman yaratmalıyız. Çocuklar sadece kurallarla değil, örneklerle öğrenir.  

İnternet, çocuklar için bir dünya kapısı açıyor. Ancak o kapının ardında ne olduğunu onlarla birlikte keşfetmemiz şart. Onlara sevgiyi, merakı ve doğruyu yanlıştan ayırt etmeyi biz öğreteceğiz. Çünkü teknolojinin hızına yetişmek zor olsa da, çocuklarımızın kalbine dokunmak hâlâ elimizde.  

Bugün, ekranların arkasında büyüyen çocuklar yarının dünyasını şekillendirecek. Belki de onların sayesinde daha yaratıcı, daha bağlı bir toplum göreceğiz. Ama bunu başarabilmeleri için onlara sadece teknolojiyi değil, hayatı da öğretmeliyiz. Ve bunun yolu, onlarla gerçek bağlar kurmaktan geçiyor. En nihayetinde, bir çocuğun kalbine dokunmadan, onun dünyasına dokunamazsınız.