İMRENİYORUM!.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)
- 02-06-2022 07:10
ŞİİRLİYORUM
Diyebilirim ki 1917 yılından bu yana geçen beş yıl içinde bırakınız “balkon sefasını” balkona dahi çıkmadım, neden denirse 53 yıllık hayat arkadaşımın vefatından sonra “darıldım çiçeklere/kokulara renklere/elveda tüm zevklere” şeklinde yazdığımı şiirimi yaşamaya daha doğrusu yalnızlığımı yaşamaya başladım.
Bir ay önce bir doktorun “D3 vitamin eksikliği” teşhisi ile balkona çıkmamın güneşlenmemin gerekliliği ortaya çıkınca odama açılan balkon kapısını aralayıp çıkmaya başladım.
Balkona çıkınca gördüm ki, “yalnız” değildim” bazıları kedi, köpek gibi hayvanlara “can dostları” deseler de daha başka can dostlarını da gördüm,
Her sabah cıvıltılarıyla uyandığım adeta “Yusuf’u tutun” diye feryat edenlerin yanı sıra “serçe” kuşlarıdır” can dostu dediğim ve imrendiklerim.
Evet serçe kuşlarına imrendim, çünkü imrenilecek yaşayışları var bu can dostlarının, bir kere oldukça “özgürdürler” eğer aşağılarda bir çocuk elindeki sapanla onları gözlemiyorsa “can düşmanları” yok, “rızık” endişesi hiç çekmiyorlar.
Günah işleme endişeleri olmayan diğer bütün kuşlar gibi serçe kuşlarının rızıkları balkonlardan hanımların silkeledikleri masa örtülerinden yere düşen kırıntıların içindedir minnacık vücutlarındaki sabahları boş olan“taşlıklarını” akşama yuvalarına dönerken dolmuş görürler. ..
Birbirleriyle çok rahat haberleşiyorlar, kim bilir belki de sevgiliye aşk şarkılarıdır ötüşlerindeki nağmeler, kanatlarım olsa da onlarla
akşam karalığında uçsam ve yuvalarındaki yaşayışlarını daha yakından görsem de biz insanlar hakkında neler üşünüyor ve söylüyorlar öğrensem diye düşünüyorum,
Mutluluklarını görebiliyorum daldan dala konarken sergiledikleri sevinçli hallerinde, sonra kendime dönüyor ve şunu soruyorum acaba bu can dostlarının içinde, şair var mıdır, şiir severler mi?
ŞİİR
53 yıllık can dostuma
Ruhumda fırtına yüreğimde sen,
Duygularım darmadağın başı boş.
Sanadır hasretim bir bilebilsen,
İçmedim…görenler dese de sarhoşş.
Krlangıçlar döndü, yuvaları şen,
Leylekler pek mutlu, şak şak ötüyor.
Akasyalar açtı, bahçeler gülşen,
Beklenti içinde ömür bitiyor.
Ben seni beklerim, mezar da beni,
Gözlerim ufukta ve yağmur dolu.
Uçaklar trenler getirmez seni,
Yorgunum aşamam bu zorlu yolu.
Umudum tükendi, bak şimdi akşam,
Yıldızlar gülüyor yalnızlığıma.
Gelsen de bunları sana anlatsam,
Seninle ağlasam yalnızlığıma!..
Kuşlara imrenirken haksızlık ettiğimi de anladım, öyle ya ben bu balkonda yalnız olduğumu düşünürken onların benim gibi olmadıklarını anlamaz gibi davranıyorum, hem sonra gerek onların kalbinde ve gerekse benim kalbimde bir dostun sevgisi var ki, o dost kendisini seveni mezarda bile yalnız bırakmaz.
Yüce Rabbimiz bize “şah damarımızdan daha yakın olduğunu söylüyor” biz bu yakınlığı hissettiğimizde bırakınız serçeler, Yusufçuk’lar gibi ötmeyi bülbülleri bile susturabiliriz ve bizim dışımızdaki bütün canlılar bize imrenir..
Evet insan “imrenilecek” tek yaratıktır, çünkü Allah ona hazırlamıştır cennetini, cennette şehitlerin ruhlarının kuş gibi konduğu“tuba” dallarını, içimdeki ses bana: “istiğfar et, diye seslendi, imreneceksen şehitlere imren, Allah dostlarına imren, serçeler ve Yusufçuklar senin gibi fanidirler, ölüm ise fani olanlar içindir, şehitler için değil, Allah dostları için değil..
“Kahır” tüten şiirimi değil, umut ve sevgi tüten şiirin yorumunu sevdim, okurlarımla paylaşmayı da sevdiğimi söylemeliyim.
Berhudar olasınız, ömrünüze bereket sevgili okurlarım..