HER TELDEN!.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)
- 12-07-2021 00:26
G A Z E T E
Haberin doğrusunu hemen verir millete,
Olayın yorumunu “yazar” yapar elbette.
Halkın gözü, kulağı, susmayan ağzı odur,
Yalan haber yayarsa o dedikoducudur!..
MM
SÖZ GELİŞİ
BONAPART VE.. – Geçen gün komşu manavı arayarak: “bugün beklediğim birisi vardı geldi mi?” diye sordum, meraklanarak karşı soruyu sordu: “kim?” kendisine “bonapart deyince anladı ve “geldi” deyince “bana iki kilo gönder” dedim ve başka siparişlerimi de ekledim, kiraz mevsimindeyiz, çok çeşitleri olsa bile “bonapart” adı ünlenmiş..
Bu isim bu kiraz çeşidine, kim, ne için ve ne zaman verilmiş bilinmez ama, merakımı mucip oldu, Savaş kazanmak için inancı, yüreği ve ideali bir yana bırakıp sadece “para para para” diyen Napolyon Bonapart Fransızlar için önemli bir isim olabilir, İslam’a ve müslümanlara ne kadar Fransız olduğu da bilinir.
Bizim tarihimizde de ünlü kumandanlarımız var, ancak hiç birinin adı bu şekilde hafızalara kazılmaz, anadoluda o kadar çok güzel kiraz çeşitleri var ki, mesela “Mardin” kirazının tadı, lezzeti, güzelliği çeşitleri arasında önde gelir, eğer “bonapart” emsal olacaksa Mardin kirazı için de biz “Selahaddin-i Eyyubi” demeliyiz. Yurt dışından gelmesi “bonapart’ kirazına” ayrı bir özellik katmaz, Lice domatesinin de tohumu yurt dışından gelmiş, Lice’liler bir zaman yememişler bu domatesi, çünkü “Frenkista’ndan” geldi diye yememişler, halada tadı, lezzeti ve büyüklüğü itibariyle eşsiz olan bu domates Kürtçede “frenki” olarak alınır, satılır.
BULUNMAZ HİNT KUMAŞI – Bu aynı zamanda bir deyim olarak da halk arasında söylenir durur, bazen “hafifseme” amacıyla kullanılır, bazen ciddi olarak dile getirilir, bu kumaşın hikayesi de yine Diyarbekir’le ilgilidir, şöyle ki:
Hindistan bu kumaşı başkaları bilmesin, üretmesin diye yasak koymuşlar, kontrol ederlermiş Hindistan’a giren çıkanları, Diyarbekir’li bir rahip “ bu kumaş ne menem şeydir, ben gidip öğreneyim?” diye gitmiş hindistan’a orada bulunmaz denilen kumaş gerçekten çok nadide ve güzel bir kumaş, kadınlar bayılıyor o kumaşın güzelliğine, “ipek” hala da nadide bir kumaştır.
Rahip yanında götürdüğü şemsiye veya bastonun içine ipek kumaşının (ipek böceği) tohumundan doldurarak Diyarbekir’e getirmiş ve o günden sonra “bulunmaz hint kumaşının” adı “Diyarbekir kırmızısı” olarak aranan, sevilen ve giyilen bir kumaş olarak dillere düşmüş…
SEMTSEL DÖNÜŞÜM– Adı üstünde kentsel dönüşüm, lakin dönüşen kentler değil, kentlerdeki bazı semtler veya binalar dönüşüme uğruyor, yıkıldığında içinde kalanları ölümle tanıştırma ihtimali olan bina sahiplerine genellikle kentlerin uzak yerlerinde kurulmuş “yeni” binalar veriliyor, bunun içinde borçlandırma yapılıyor, kentsel dönüşüm kararı ile yıktırılacak binanın semti ise önemsizmiş gibi gösteriliyor.
Oysa önemsenmesi gerekir, çünkü yerine yapılan/yapılacak olan bina yenilendiğinde eskisine ödenen paranın çok daha fazlası isteniyor, çünkü para eden “semttir” bir misal Diyarbekir sur içindeki tarihi evler “kentsel dönüşüm” yapılacak diye yıktırıldı, yerlerine yapılan yeni evler ise astronomik rakamlarla satışa çıkarıldı, burada bir “mağduriyet” söz konusudur.
Dede/baba yadigarı güzelim tarihi evler yok pahasına sahiplerinin elinden alındı, oysa sahiplerine kredi ve proje imkanı verilseydi ve bu binaların sahipleri kendi evlerini kendileri inşa etselerdi bu mağduriyet söz konusu olmazdı, eski evinin yerinde şimdi yeni bir ev görenler oradan geçerlerken “burada bir zamanlar benim evim vardı” diyerek “iç” geçiriyorlardır.
Selam ve dua ile.