HAVAİ FİŞEKLER ÇOK KORKUTUYOR!.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

GÖNLÜMCE

FİŞEK

İster “havai” olsun, isterse gerçek olsun,

Patlatmayın bunları, “can”  korkudan kurtulsun.

Düğünde neşe olur, korkutmak asla olmaz,

Canlıları üzersen, mutluluk yerin bulmaz!..

MM

SÖZ GELİŞİ

Evinizin çevresinde birden fazla “düğün” salonu var sizde gecenin bir vaktinde uykuya henüz dalmışsanız, duyduğunuz şiddetli patlamalarla uykunuzdan uyanır ”acaba ne oldu, bir yere saldırı mı oldu” bilmezliğinin içinde sersemler, daha sonra yakınınızdaki düğün salonlarından birinden geldiğini içinizden bir  “vela havla”  çekerek  nedenini anlarsınız bu şiddetli patlama sesinin.

Bu şehirde yaşayanlar çok daha şiddetli patlama sesleriyle uyanmışlardır uykularından,  yani teröre ve patlamaya yabancı değiller, ancak nicedir düğün salonları kapalı idi, sözünü ettiğimiz “havai fişek” patlamalarına “mola” verilmişti, terör sebebiyle patlamalar artık duyulmuyordu, 1 Temmuz itibariyle bu mola sona erdirildi ve deyim yerinde ise “atışa devam” denildi.

Kadim dost, öz be Diyarbekir’li, bu şehrin saygın iş adamlarından biridir, “Aziz Kadri Özyıldız” şu anda yıllarca “gazi köşkünü “müstecir” olarak ziyaretçileri için hem bakımlı ve hem de “sakin” bir ortamda hizmete sundu, geçen gün “yerel” medyada adı geçti bu Diyarbekir sevdalısı bu güzel insanın, çünkü “sıkıntısı” vardı.

Gazi Köşkü “Esfel” bahçelerine çok yakın ve bu bahçelerde yüzlerde kuş çeşidi barınıyor, kuşlar ise yakınlarında patlatılan “havai fişek” seslerinden ürküyorlar, Aziz Kadri: “kimseye söz yetiremezsem kendime yetirebilirim” diye düşünmüş olacak ki kendi hizmet alanı içinde yapılacak düğünlere “havai fişek” yasaklaması getirmiş, Aziz Kadri’yi öteden beri tanırım ve severim.

Severim çünkü yüreğindeki insan ve diğer canlılara karşı olan sevgisini, saygısını yakından bilirim, çok nadir kuşların barındığı “Esfel” bahçeleri Gazi köşküne çok yakın, Aziz Kadri Özyıldız’ı bu “örnek” davranışından ötürü tebrik etmemek ne mümkün?

Yakın zamanlara kadar görülen Diyarbekir düğünleri sanki tedavülden kalktı, unutuldu o güzelim gelenek ve görenekler, yatsı namazından hemen sonra biterdi düğün merasimi, bitişi de havai fişek patlatarak değil damadı sağdıcı ve birkaç arkadaşı küçelerde tekbir getirerek, gazel okuyarak yürütürlerdi, damadı dünya evine teslim edince artık herkes “Allah mesut, bahtiyar etsin” temennisi ile evlerine giderdi.

Düğün evinin içende özellikle Çarşamba akşamları erkekler tarafından  seslendirilen “ki zavalar, ki paşalar, kadınlar tarafından ise “ki bukeler” yankılanırdı, düğün evi güzel sesliler tarafından okunan yerel türküler ve mayalarla şenlenirdi, çünkü insana, komşulara saygı söz konusu idi, şimdi tablo tamamen tersine döndü.

Düğün salonları şimdi tamamen “gürültü” merkezi durumuna gelmiş, “anfi”  bu gürültünün kaynağı, Ali Osman oğlumun düğünü Antalya’da bir salonda yapıldı, ne bir türkü, ne bir maya, ne bir şarkı yansıtılmadı salondakilere sadece “oyun” oynansın diye çaldı çalgılar, şunu söyleyeyim eskilerin deyimiyle “mıtriban” yani çalgıcılar bile yok bu salonlarda, oyun dedikleri şeyin ne figürleri vardı, ne de bir ismi…

Düğünlerde “havai fişek” yasağını bütün düğün salonları uygulamalıdır, çünkü hemen hepsi yerleşim alanlarının içindedir, bırakın derin uykuya geçenleri, hastalar vardır, bebekler vardır, her şeyden öte gürültüden rahatsız olan başka canlılar vardır.

Bu alışkanlık acaba bize nereden geldi, bu kültürü kim getirdi, kim geliştirdi de kim yasaklayacak?

Aziz Kadri Özyıldız’ı kutlarım, tebrik ederim ve isterim ki bu örnek davranışı bütün düğün salonlarında hayata geçirilmiş olsun, varsın havai fişek satanlar biraz “zarar” etsinler, ki onlar  çini zarar söz konusu değil, topu açılışlar, merasimler onlara zarar ettirmez!..

Selam ve dua ile.