Genç Yaşta Hayatını Kaybeden Sevdalılar - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)
- 08-11-2022 08:31
Sonra’dan Onur Palas’ın arkasında, asıl mesleği kunduracı olan Hayik’in açtığı ‘’Tek-tekçi’’ Damla Meyhanesi’ni, ardından İnönü Caddesi ile Tekbeden arkasındaki dar sokakta açılan “Bekirin Yeri”ni mesken tutmaya başladılar bu genç yaşta hayata gözlerini kapayanlar. İki yerede belli kimseler gelirdi. Tümü sanatçı ruhluydular. İlk kez gelenler de kısa süre içinde havaya uyar, mevcut ortamı bozmamaya özen gösterirlerdi. Tahsin Hevedanlı, Sezai Yılmaz, Necip Başak, Av. İhsan F. Biçici, Ressam Naci Sağal, Muzaffer ve Recep ustalar.
Kebapçı-Tiyatro sanatçısı Eyüp Usta, Tiyatro Sanatçısı Edip ve Şeref Değer, Ses sanatçısı Yusuf Hakkı Tapan kardeşler, Hayik’in yeri Damla’daki şiirli gecelere ayrı bir renk, ayrı bir tat ve neşe katarlardı.
Bu şiir dolu geceleri sanatçı ruhları ve yetenekleriyle yaşatıp Diyarbakır’ın bir dönemine damgalarını vurmuş bu Diyarbakır Sevdalıları’nın çoğu birkaç yıl içinde peş peşe Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde geçirdikleri trafik kazalarında vefat ettiler. Önce Sezai Yılmaz, ardından Tahsin Hevedanlı, sonra Edip Değer ve Necip Başak…
Tümü de genç ve en verimli çağlarında göçüp gittiler bu dünyadan
Yazık oldu…
Tahsin Hevadanlı’ya çok sık okutulan bir şiiri vardır.
Otuz yıldır bu defa tekerlendi ayağım,
Gazaplarla belalar, yağın, üstüme yağın.
Her çizgi bir ızdırap buruşmuşsa yanağım,
Feleğin rüzgârından saçlarım darmadağın.
Buda ikinci şiiri…
Ah, beklemek seni, beklemek öyle ateş ki
Bu ateşle yanacak bütün hayatım belki.
Benim için saadet, senin yolunda ölmek,
Bu ömre, tek bir vuslat kaydediver, yeter ki
************
Gönlüm bekler, ya fakat şu ömrüm beklemezse?
Gelişini görmeden, toprak beni çekerse.
Sen üzülme sevgilim, her doğuş ölmek demek,
Mahşerde buluşmak var, bu dünya kaydetmezse…