Engellilerin engeli, kaldırımlar!

Yaya olmak, çok zor...

Sebebi de içinde hiçbir şekilde mimarinin dolayısıyla mantığın olmaması!

Yaz aylarında akşam olunca insanlar kendini dışarı atıyor. Akşam serinliğinde yürümek ya da herhangi bir yere gitmek için.

Ama kaldırımlar ya çok dar ya da farklı sebeplerle darlaştığı için tek kişi bile yürümekte güçlük çekiyor.

Bizim bile bu denli yürümekte, yol almakta zorlandığımız kaldırımlarda engelliler nasıl yol alacak?

Sözüm ona, engellilerin kullanması için ‘sarı çizgi olarak bilinen bantlar ve engellilerin iniş çıkışlarını kolaylaştırmak adına rampalar yapılmış!

Fakat sarı bantların tam ortasında ya ağaç var ya tabela ya elektrik direkleri ya da masa sandalye atan esnaf var.

Rampaların olduğu yerlerde ise genellikle araçlar park ediliyor.

Belediyeler tarafından yapılan kaldırımlar, her bakımdan engel dolu...

Kaldırımlardaki sarı bantlar, görme engelli vatandaşların bastonlarıyla dokundukları sarı çizgi üzerindeki küçük çentikleri hissederek yollarını bulabilmelerini sağlıyor.

Sarı bandın üzerinde yürüyen görme engelliler çukurlara düşmeden, araç yoluna çıkmadan, dönemeçlerde bir yere çarpmadan yola devam edebiliyorlar.

Ancak yukarıda bahsettiğim sebeplerden ötürü kaldırımlar engel dolu.

Görme engelliler gibi felçli ya da yürüme engeli olanlar da günlük hayatta çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalıyor.

Tekerlekli sandalye kullananların yaşadığı en büyük problemlerden biri de kaldırım ile yol arasında bağlantı görevi gören ve engellilerin rahat bir şekilde kaldırıma çıkmalarını sağlayan rampaların kullanılmasını engelleyen, engellerin var olması. 

Ben olayın anlaşılmadığını düşünüyorum. 

Çünkü neden yapıldığı, kimin için yapıldığı, olması ya da olmaması gereken tüm detayların bilinmemesinden kaynaklanıyor. 

Burada eğitim devreye giriyor. 

Immanuel Kant diyor ki “İnsan eğitilmesi zorunlu olan tek yaratıktır.” 

Sırf yapmak için değil de niçin yapıldığını anlamak ya da anlatmak gerek.

Oysa engelleri kaldırmak olmaydı amaç. 

Neyse kısacası eğitim şart hocam.