DOĞAL FELAKETLERİN ÖNÜNÜ ALMAK MÜMKÜN MÜ?
- 08-02-2020 00:05
Özellikle ülkemizde üst üste yaşanan felaketleri düşününce Allah'a dua edip "Bizi daha büyük felaketlerden koru" demekten kendimizi alamıyoruz.
Diyarbakır'da da şiddeti hissedilen Elazığ Depremi'nde Gezin, Sivrice ilçeleri ve köyleri, Malatya'nın Pötürge ve Doğanyol ilçeleri ve köylerinde hayatını kaybedenlerin sayısı 38 oldu. 1600'e yakın insan da yaralandı.
Van'ın Bahçesarar ilçesine giden yüksek bir geçitte yaşana yoğun kar ve tipiden sonra düşen çığ ile önce 5, daha sonra arama kurtarma çalışmasına katılanların üzerine düşen ikinci çığ ile hayatını kaybedenlerin sayısı 41'e yükseldi.
Çığ altında kalanların kurtarılması işlemi devam ederken İzmir'den, İstanbul'a giden Pegasus firmasına ait bir yolcu uçağının yoldan çıkarak üç parçaya bölündüğü ve 3 yolcunun öldüğü, 175 yolcunun yaralandığı haberleri düştü.
Doğal felaketler yetmemiş gibi şimdi de Çin'in Wuhan eyaletinde görülen ve Çin'de şu ana kadar 636 kişinin öldüğü Corona Virüsü salgını baş gösterdi. Türkiye'de de görülmeye başlandığı haberleri insanlarda endişeye neden olsa da Sağlık Bakanlığı bu söylentilerin doğru olmadığını açıkladı.
Halihazırda Çin'de başta Wuhan olmak üzere birçok eyaleti hayalet şehire çeviren salgın Çin'den sonra en fazla vakanın görüldüğü yer Japonya'da demirli bir yolcu gemisinde tespit edildi.
İçinde 3 bin 700 yolcu bulunan gemide 61 yolcuda corona virüsü tespit edilmiş. Gemi en az iki hafta karantina altında tutulacak .
Bir süreden beri ülkemizde de görülen ve ölümle sonuçlanan domuz gribi vakalarında da artış oluyor maalesef. Diyarbakır il Sağlık Müdürlüğü'nden yapılan bir açıklamaya göre Diyarbakır'da da domuz gribinden hayatını kaybeden bir vatandaş olmuş.
Tüm bu yaşananlar korku filmi sahnesi gibi gelse de hayatımızı çok yakından etkileyen şeyler ve doğa karşısında ne kadar aciz olduğumuzu gösteren emareler gibi gözümüzün içine bakıyor adeta.
Doğal felaketlerden korunmak mümkün mü, bazı durumlarda belki evet. Farklı deprem kuşakları üzerinde yer alan ülkemizde inşa edilen yapıların depreme dayanıklı olması belki daha az zarar ve kayıpla sonuçlanabilecek iken bir binada onlarca insan can verebiliyor maalesef.
Belediyelerin ve muhatap kurumların denetimi arttırması, ceza ve yaptırım gibi sıkı uygulamalar ve elin japonu bunu nasıl başarıyor diye kafa yorma mesaisi yapıp, ders alıp bunu uygulasaydık, yaşanan depremlere bu kadar can kaybı vermemiş olurduk.
Binanın cafcaflısına yüz binlerce para koyup ev alıyor insanlar ama yapının ne kadar sağlam ve dayanıklı olduğu kimse önemsenmiyor, en ufak sallantı da hadi gelin köyümüze geri dönelim nameleri okunmaya başlanıyor.
Peki çığ felaketinin önü alınabilir mi? Elbette ki kar ve tipiye engel olamayız, ama birçok Avrupa ülkesinde ne yapılıyor diye bakmak lazım. Biliyorsunuz bizim ülkemizden daha dağlık ve daha sarp coğorafik alanlara sahip ülkeler var ve o adamlar çığ tehlikesini nasıl bertaraf ediyor diye şöyle bir bakıp inceleyip uygulasaydık belki de bu kadar insanı kaybetmemiş olurduk.
Avrupa'da kar yağışının fazla olduğu yerlerde belli aralıklarla denetimli olarak dinamitler patlatılarak çığın önü alınmaya çalışılıyor. Bahçesaraylılar kışın bir yere gitmesin diye yorum yapan da çıktı. Bu çözüm mü peki? Elbette değil. Eğer Van, Kars, Bitlis, Muş gibi bölgelerde belli aralıklarla çığ düşme tehlikesi olan yerlerde kontrollü patlamalar yapılsaydı belki bu felaketin önü bir nebze olsun alınmış olurdu.