DİYARBAKIR’DA TİCARET - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)
- 21-12-2021 08:22
Diyarbakır’ın ünü günümüze kadar varan, birçok sanat dalı gibi kuyumculuk, gümüş telkari işçiliği, sedef kakmacılığı yakın zamana kadar Anadolu’nun dört bir yanında nam salmıştı. Ne var ki günümüzde, bu sanatlardan sadece kuyumculuk, sıkıştığı dar bir alanda faaliyetini sürdürmektedir.
Kuyumculuk sanatının ününe verilecek en çarpıcı örnek, Bağdat’taki İmam’i Azam Türbesi’nin altın işlemeli kapısıdır. Bu şahane işlemeli kapı Diyarbakırlı kuyumcu ustaları tarafından yapılarak Bağdat’a gönderilmiştir.
İmam’ı Azam Türbesi için kapı ile avize ve kandillerin siparişi, Bağdat’ı fetihten dönerken Diyarbakır’da 71 gün kalan Osmanlı Padişahı IV. Murat tarafından verilmiştir. Padişahın siparişini, Diyarbakır’da Kuyumcuların Piri olarak kabul edilen ünlü usta Ahmet çelebi yerine getirmiştir.
Konya’da, Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin türbesinin gümüş işlemeli ikinci kapısı da yine Diyarbakır kuyumculuğunun şaheserlerinden biridir.
Diyarbakır ipekçiliğinin yaygın olduğu yıllarda puşuculuk da (İpek şal ve yazma dokumacılığı) gelişmiş bir sanat dalıydı. Kentin çeşitli yerlerinde kurulu tezgahlarda dokunan, kök boyalarla renklendirilmiş ipek puşular ve Diyarbakır Mantini, Kirpasları (Çadır bezi) yün dokuma Kutnileri, Anadolu’nun dört bir yanına, bu arada Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine de gönderiliyordu.
Diyarbakır’daki bu ticaret canlılığı birinci Dünya Savaşı yıllarında, genç sanat erbabının askere alınarak çeşitli cephelere sevk edilmeleri, ayrıca da Ermeni ustaların ayrılmaları sonucu geriledi. Bunda elbette Avrupa pazarlarının kapılarını Osmanlı’ya kapatmış olmalarının da etkisi oldu.
Savaş sonrasında dar bir alanda faaliyetini sürdüren İpekçilik de son 50-60 yıl içerisinde dutlukların sökülerek konut alanına dönüştürülmesiyle kayboldu, ünlü Diyarbakır puşuculuğu da anılara da kaldı.
Halen Diyarbakır’da bazı sanatlar yanında bakırcılıkta can çekişiyor diyebiliriz. Şimdilerde üç beş usta bu sanatı devam ettirmede direniyor.
Eskilerde Diyarbakır’da ticaretin yoğun olduğu çarşılar yanında, her ürünün belirli alış veriş merkezleri vardı. Bunlar Hasan Paşa hanı, Buğday Pazarı, saman pazarı, kömürcüler çarşısı.
Eski Yoğur Pazarı yakınındaki Eski Bursa Hanı da ticaretin yoğun olduğu bir yerdi. Burada Sadece Karacadağ yağı, yanında mazı ve kitre ticareti vardı.