Diyarbakır’da Kavurma Günleri - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)
- 25-10-2022 07:22
Kışın şiddetli geçebileceği ihtimaline karşı ilk, yakacak hazırlığı yapılırdı, odun, kömür alınırdı. Sonra evlerin toprak damları sıvanır, boya badana yaptırılır.
Eskiden sur içi evlerinin hiç birinde kalorifer yoktu. Kentteki tek kaloriferli bina Vilayet Konağıydı. Taş kömürü sobası da çok az sayıda evde vardı. Tüm binalar odun sobası ile ısınırdı.
Bu yüzden odun önemli bir malzemeydi.
Kentin odun pazarları çeşitli semtlerdeki boş arsalarda kurulurdu. Önemli odun pazarları Eski Yoğur Pazarı ile İç kale surları bitişiğindeki Arbedaş gözesi yakınındaydı.
Kente odun, Dicle Nehri üzerinden KELEK dediğimiz sallarla getirilirdi.
Günümüzde Dicle Üniversitesi’ne ulaşımın sağlandığı fiskayası köprüsünün kurulduğu kıyılara yanaşan keleklerden indirilen odunlar eşek ve katırla odun pazarlarına taşınırdı. Satışlar burada yapılırdı.
Ayrıca gezici odun satıcıları da vardı.
Eşeklere, katırlara yüklenmiş odunları mahalle aralarında gezdirilir, götürü pazarlıkla satılırdı.
Halk arasında bu alış verişe ‘’Arabi bazar’’ deniridi.
Sokaklarda sırt odun satıcıları da vardı. Bunlar da ‘’Bir arkha kuru odun, kuru odun’’ diye bağırır, hem odun satar hem de evin kapısı önünde ellerindeki dehre ve baltalarla odunları sobalara sığacak ölçüde kırarlardı. Bir arkha odun, yaklaşık 25-30 kilo gelirdi.
Kuşkusuz kış hazırlığı sadece yakacakla olmazdı.
Yiyecek içinde bu ayda hazırlıklar başlanırdı.
Çeşitli turşular kurulur, pastırma yapılır, şehriye dökülürdü, kavurma yapılırdı. Ayrıca kurutmalık sebzeler alınırdı. Kurutmalık bamya, yeşil fasulye, dolmalık güveçlik patlıcan, biber, kabak, hatta domates alınır, Bunlar yıkanır, ayıklanır, temiz bezlere serilir, bazıları da iplere dizilir kurutulurdu.
Biber ve Domates salçası da bu aylarda çıkarılırdı.
Bu arada kışlık zahire hazırlanırdı. Bazı aileler buğday pazarından hazır bulgurluk kaynatılmış dövme alırken, bazı evlerde bulgurluk buğday alınır evde kaynatılırdı.
Avlularda, bahçenin bir köşesine kurulan sacayağı denilen üçgen demirlerin üzerine yerleştirilmiş kazanlarda kaynatılan bulgur damlarda kurutulduktan sonra mahalle aralarındaki DİNKLERE gönderilirdi.
Dinglerde bulgurları gözleri bağlı atların çevirdiği büyük yuvarlak taşların altında dövülürdü.
Köylerde ise bulgurlar büyük taş dibeklerde ağır tokmaklarla dövülürdü.
Dinklerde, ya da dibeklerde dövüldükten sonra kurutulan bulgurlar daha sonra mahalle aralarında sırtlarında makineleriyle ‘’Bulgur çekeeen, bulgur çekeeen’’ diye dolaşan seyyar bulgurculara çektirilirdi.
KAVURMA GÜNLERİ
Evlerde kesilmiş koyunların etleri, ya da kasaptan alınan gövde etler yumruk büyüklüğünde doğranır, bolca sadeyağ ve kuyruk yağı ile büyük kavurma kazanlarına atılarak pişirilirdi.
Kavurma günü yakın akrabalar evde toplanır, bir yanda etler pişerken bir yandan da kesilmiş ciğeri ve yüreği ile kebaplar yapılırdı.
Avlunun uygun yerinde ya da mutfaktaki ocakta gür ateş üzerine kurulu, sacayağı denilen demirden üç ayağın üzerine konulmuş büyük kazanlarda yapılan kavurmanın içine ekmek ve ayva atılırdı.
Fokur fokur yağda kavrulan etlerin arasında ayva da yavaş yavaş pişirilirdi. Etler kavrulduktan sonra bir miktar alınır, yağa batırılmış ekmeklerin üzerinde, üstü örtülü tabaklara konur, mahalledeki yoksul aileler ve komşulara dağıtılırdı.