DİYARBAKIR'DA DUA MEKANLARI!.. -12- (CAMİ-İ SAFA) - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

KÜÇE BAŞI

DUAMIZ VE P O ST A C I

Günümüzde bilgisayar ve cep telefonu aracılığıyla “mesaj” denilerek yapılan haberleşme geçmişte güvercin kuşlarıyla, “tatar” denilen postacılarla yapılırdı, her iki halde de meram aynıdır, yine meramı aynı olan ve fakat adı değişen bir “postacı”  vardır ki, onlara “sail” deniyor, aramızda iken öte aleme göçen ailemizle haberleşmeyi o postacılar sağlıyor, bakınız Allah dostlarından birisi olan “İbrahim Nehai (r.a.)” bu postacıları nasıl tarif eder: “sail bizim ahiret postacımızdır, her hangi birinizin kapısına geliyor “ailenize bir şey gönderecek misiniz?” diyor” biz ise kapımız çalındığında bize birileri  bir şey gönderecek diye beklenti içinde olduğumuzdan bir şeyler göndermek aklımızın ucundan bile geçmiyor; acı fakat gerçek!..

Oysa postacının görevi emaneti yerine teslim etmektir, bizim yaptığımız güzellikleri onları alır ötelere götürür ve yerine teslim ederler, kargocular da aynı değil midir, yolladıklarımızı kendilerine verdiğimiz adreslere teslim etmiyor lar mı?

Yeter ki bizim “kolimizin içi güzelliklerle dolu olsun, kendilerine ulaştığında  sevinsin bizden önce gidenler”

NOKTA: Bizden haber bekliyor bizden önce gidenler,

Akraba defterine bizleri kaydedenler!..

HALK ARASINDA HER NE KADAR ”PALU YA DA PARLI CAMİ OLARAK BİLİNİYORSA DA  DOĞRU OLAN “CAMİ-İ SAFA” CAMİSİDİR, GEREK CAMİ VE GEREKSE MİNARESİ  EŞİ BULUNMAZ BİRER SANAT ESERİDİR.

MİNARESİNİN BELLİ BİR KISMI “KADİFE” İLE ÖRTÜLÜR, CUMA GÜNLERİ MERASİMLE AÇILIRMIŞ, AÇILDIĞINDA İSE HER TARAFINDAN MİSK-Ü AMBER KOKULARI ETRAFA, MAHALLEYE YAYILIRMIŞ.

CAMİ VE MİNARESİ BU ÖZELLİĞİNİ SON ZAMANLAR KADAR SÜRDÜRMÜŞ, MAALESEF DAHA SONRALARI SANKİ KİMSESİZLİĞE TERK EDİLMİŞTİR.

NİTEKİM FOTOĞRAFTAKİ GÖRÜNTÜLER “SAHİPSİZLİĞİN” GÖSTERGESİ OLMUŞTUR, CAMİNİN HEMEN YAKININA DİKİLEN ELEKTRİK DİREGĞNDEN ÇEVREYE YAYILAN KABLOLARIN OLUŞTURDUĞU ÇİRKİNLİK ÜZÜNTÜDEN ÖTE BİR ÖZELLİK TAŞIMAMAKTTADIR.

ZIRH - Hazret-i Allah (c.c.) Davud (a.s.)’a demiri musahhar kıldı, onunla istediği şekilde işler yapardı, bu işler arasında idi demirden yaptığı” zırh”a tepeden tırnağa bürünür, düşmanın saldırısından korunurdu, o günden bugüne insanlar “zırha” bürünür oldular, kimi kibir zırhına büründü, kimi “gaflet” zırhına, askerler için de her çağda zırhlar yapıldı, ancak öyle bir “zırh” var ki, onu aklı erenler kullanıyor, çünkü kişinin aklı ermezse ne kendi nefsini tanıyabilir, ne de ezeli düşmanı olan şeytanı, işte bu iki düşmana karşı giyilmesi gerekendir “iman zırhı”  Kişi o zırha bürünürse iki dünyasını “abad” eder, yoksa?

Yoksa’yı söylemeye gerek yok!..

NOKTA: Bürün kardeşim bürün, iman zırhı koruyor,

Öz nefsinle birleşen İblis her an vuruyor!..



PARLI “SAFA CAMİİ” İÇ MEKAN

DİYORUM Kİ ACABA BU CAMİ BAŞKA BİR YERDE OLSAYDI BÖYLE BİLİNMEZLK ZIRHNA MI BÜRÜNDÜRÜLÜRDÜ? YILLARDIR KAPISINA ADIM ATAMAMIŞ OLMANIN HUZURSUZLUĞU İÇİNDEYİM..

DİYARBEKİR SUR İÇİNDEKİ 16 MİNARELİ CAMİDİN BİRİSİDİR CAMİ-İ SAFA.. GÖNÜL ARZU EDER Kİ BU CAMİ BEŞ VAKİT NAMAZDA MÜSLÜMANLARA YETEMEMİŞ OLSUN, AMA MAALESEF BİR KAÇ TANE BEL BÜKÜLMÜŞ HTİYAR VE EV YAKINIĞINA RİAYET EDEN KİŞİLERDEN ÖTE CEMAATE ÖZLEM ÇEKMEKTEDĞR, TIPKI DİĞER CAMİLER GİBİ..

BİZİM AKLIMIZIN ALMADIĞI ŞUDUR, BÖYLESİ MABETLERE RAĞMEN YENİBAZI CAMİLERİN İNŞA EDİLMESİ,YÜKLÜ HARCAMALARIN YAPILMASIDIR, GERÇİ SUR İÇİNDE BU 16 MİNARELE CAMİNİN YANINDA HER KÜÇEDE BİR MESCİT BULUNURDU, ÇÜNKÜ HEPSİ DE DOLAR DOLAR BOŞALIRDI..

SAFA CAMİİ GÖRÜNTÜLERİ ÜZÜNTÜLÜREMZİN ARTMASINA VESİLE OLSA DA BU HAZİNE MİSALİ MABETLER BİLİNSİN, UNUTULMASIN İSTİYORUZ.

SAĞLICAKLA KALINIZ ÖMRÜNÜZE BEREKET SEVGİLİ OKURLARIM.