DİYARBAKIR VE KIRAATHANE KÜLTÜRÜ - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)

Diyarbakır’da bir zamanlar Kıraathane kültürü vardı, Kentin büyükleri, ileri gelenleri genellikle belli başlı kıraathanelerde oturur, sohbet ederlerdi.

Balıkçılarbaşı yakınında, sonradan Bağdat Banyo evi olan bir bölümü Yemeniciler çarşısının içine kadar uzanan Terakki Kıraathanesi, şimdiki Vakıflar Çarşısının yerinde bulunan Çulcular Çarşısı’ndaki Havuzlu Kahve, Ulu Cami yakınındaki Fethi Acet’in, Afganlı Hacı ve Ali Çavuş’un çayhanesi, Melikahmet Hamamı’nın kuzeyinde cadde üzerinde büyük Melikahmet Parkı, Mardinkapı’da Abbasın Parkı, Çarşı Karakolu sokağı köşesindeki Şafak Kıraathanesi, yine Gazi Caddesi üzerinde Çarşı Karakoluna yakın Dicle Kıraathanesi, Dağkapı’daki Cumhuriyet Kıraathanesi ve Yalova Kıraathanesi, Ziyagökalp İlk okulu sokağındaki Ahmet Zoko’nun Kıraathanesi büyüklerin uğrak yerleriydi. Semtlere göre, kentin büyükleri, bilardo ve ping-pong oyun bölümleri olduğu gibi bazılarında sahnede bulunuyordu. Kente gelen bazı Meddahlar, kantocular, tiyatro ve ses sanatçıları bu sahnelerde gösteri yaparlardı. Büyüklerin bulunduğu bu kıraathanelere durumu uygun olmayan kimse, hele küçük yaşta çocuklar kesinlikle giremezlerdi.

O yılların çayhaneleri de kıraathaneleri de, şimdiki kahvehaneler gibi öyle aylakların, işsizlerin, berduşların dolaştığı kokuşmuş, pis mekanlar değildi. Her yerin kendine özgü saygınlığı vardı. Temizliğe önem verildiği gibi, kılık kıyafeti düzgün olmayanlar alınmazdı. İçeri giren esnaf bir kenara ilişir saygılı bir şekilde çayını içer, büyüklerin sohbetlerini dinler, kendi aralarında kısık sesle sohbet ederlerdi. Bazılarında Romanlar, masallar, çoğunlukla da Hazret-i Ali cenklerini, büyük aşk masallarını anlatan kitaplar ve destanlar okunurdu. Belli saatlerde okunan kitapların devamı ertesi gecelere kalırdı. Bu kıraathanelerin bazıları tam anlamıyla birer eğitim yeriydi.

Bunlar içinde en önemli Kıraathane, Şu anda yıkılan gökdelenin yanında ikinci katında bulunun Naylon Kadrinin Kıraathanesiydi, bu Kıraathaneye, Üst düzey askerler, Hakimler, Savcılar, Avukatlar, Belediye reisleri,   Diyarbakır’ın ileri gelen zenginleri ve tanınmış insanları gelirdi, burada kravatsız tek bir insanı göremezdin.

Naylon Kadri lakabını, inceliği, mütevaziliği, güler yüzü ve giydiği kıyafetinden ve yol yürüyüşü dolayısı ile bu lakabı almıştı, çok güzel ince teker bir bisikleti vardı, bisikletin üzerinde o kadar çok aksesuar vardı ki görenler hayretler içinde kalırdı, o kadar nazik bir şekildeş bisiklet kullanırdı, dönüp bakmamak mümkün değildi.

İşte Diyarbakır’ın bir zamanlardaki Kıraathaneleri ve Kahvelerini  şimdilerde görmek mümkün değil.