DİYARBAKIR ULU CAMİ ‘’BEŞİNCİ HAREM’’ - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)
- 12-08-2022 07:53
Bunlar dışında İnal oğlu Mahmut ve veziri Nisan oğlu Müeyyedüddin Ebu Ali Nisan adını Ulu Cami minaresinde 1115 tarihli ve yine caminin doğuya bakan kapısı üstünde Nisan oğlu Aliye ait olmak üzere iki kitabe vardır.
Keza caminin güney kısmının avluya bakan yüzünde Anadolu Selçuklu Sultanı Gıyasüddin Keyhusrev’in 1241 tarihli, Artuklu Melik Salih’in 1330 tarihli ve Osmanlı Padişahı IV. Mehmed’in birer fermanı yazılıdır.
Ulu Caminin batı kesiminin mühim bir kısmını Akkoyunlu Padişahı Uzun Hasan’ın tamir ettirdiği, bu bölümün dış tarafında bulunan kitabeden anlaşılmaktadır.
Caminin kuzey batı bölümünü Osmanlılar devrinde Atay beyi Emir Ahmed Zırki yaptırmıştır. Bunu gösteren 1528 tarihli kitabe mevcuttur. Caminin mihrap kısmı, 1712 yılında maktulzade Vezir Ali Paşa’nın valiliği sırasında, cami mahfelinin aynı valinin kethüdası Hüseyin Ağa tarafından yaptırıldığı ve caminin halkın yardımlarıyla 1824 yılında esaslı bir tamir gördüğü, mukayyıthanenin 1837 tarihinde inşa edildiği, caminin minaresinin yıldırım nedeniyle yıkılması üzerine de 1839 senesinde onarıldığı ve de avludaki şadırvanların 1849’da inşa edildiği manzum kitabelerden belli olmaktadır.
Cami, çeşitli devirlere ait kitabeleri, mimari özellikleri itibariyle büyük bir değer taşımakta olup, görenleri hayretler içinde bırakmaktadır.
Ulu Caminin giriş kapıları üzerinde de yine çeşitli motifler, kabartma hayvan ve meyve şekilleri ile kitabeler vardır. Özellikle ana giriş kapısı olan ve basamaklarla camiye inilen doğudaki kapının üzerindeki kitabenin her iki yanında boğaya saldıran kaplan kabartması büyük ilgi görmektedir. Batı yönüne açılan küçük kapının üzerindeki taşa oyulmuş çok zarif yaprak ve meyve motifleri arasında çoğunlukla üzüm motifinin görülmesi çok ilginçtir. Ulu Cami’de halen Hanefiler ve Şafiler iki ayrı bölümde ibadet etmektedir.
Türkiye’de ve hatta Dünyada Hanefiler ve şafilerin ayrı ayrı namaz kıldıkları tek cami Diyarbakır’daki Ulu Camidir.