DİYARBAKIR AKREBİ - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)

Surları, karpuzu, folkloru ile ünlü Diyarbakır, Akrebi’nin bolluğu ile de tanınırdı bir zamanlar.

Yörede bu kadar bol akrebin bulunması, sur içi kentteki binaların tümünün toprak damlı, taş ve kerpiçten oluşuna, binlerce yıl önce patlamış Karaca dağ’dan akan yaklaşık 60 metre kalınlığında bazalt, lav tabakasının üzerinde kurulu olmasına bağlanır. Özellikle yazın sıcak günlerinde bolca akrebin görüldüğü sur içi kentte her yıl binlerce kişi bu akrepler tarafından sokulur, bazı vatandaşların hayatlarını kaybettiği bile bilinir.

1950 den önce, DDT’nin kullanımının yaygınlaşmadığı yıllarda evlerde ve sokaklarda o kadar çok akrep görülürdü ki, halk geceleri gruplar halinde akrep avına çıkardı. Bu işin ticaretini yapan bazı gençler geceleri ellerinde fener, maşa ve teneke ibriklerle sokak sokak gezerek akrep toplar, bunları ertesi gün belediyeye götürür karşılığında para alırlardı.

Halk akrepten korunmak için kentteki Rufai şeyhlerine gider onlardan aldıkları afsunlu şekerleri yer, yine afsunlu suların bir bölümünü içer, bir bölümünü de evlerinin çeşitli yerlerine dökerlerdi. Böylece akrebin insanlara dokunmayacağına inanırlardı…

Diyarbakır’da şimdiki altıncılar çarşısı o zamanlarda kasap hane idi, dükkanların yüzde doksan beşi kasap yüzde beş’i de manavdı, bu manavlar arasında arka tarafta bulunan bir küçük dükkanda Rufai Şeyhi Şeyh Güzel kalıyordu ve bu afsunları da o veriyordu, Şeyh Güzelin dükkanında sandıklar içinde ve torbalar içinde asılı binlerce yılan bulunurdu, afsunlanmak isteyen önce buraya gelirdi, Diyarbakır’da bu şeyhin yılanların şahı ile tanınırdı.

Akrebi bu kadar bol Diyarbakır’ın surlarında akrep sembolü da var elbette.

Hangi dönemde, kimler tarafından, ne amaçla yaptırıldığı bilinmeyen bu sembol Dağkapı  ile Çiftkapı arasında yer alır. Tek Kapı’nın güneyindeki ikinci burcun, 12’nci sırasında ve ortada yuvarlak bir daire içinde bazalt taşa oyulmuş kabartmada, yere bağdaş kurmuş şişmanca bir insanın akrebi kuyruğundan yakalayıp kaldırdığı motifi vardır.