BİR KONU, SAYIN VALİMİZDEN BİR İSTEK!.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

KÜÇE BAŞI

Konu şu: Sevgili peygamberimizin (s.a.v.) “gerçek” olduğuna inandığımız mübarek sakalı şerifleri Diyarbekir’de iki mabette bulunmaktadır, bunlardan biri Cami-i Kebir,  diğeri vakf-ı zürriyet olan Rağıbiye nam-ı diğeri Defterdar mescididir.

Asırlar öncesinden son yıllara kadar süre gelen uygulamada her sene Ramazan-ı Şerif ayının “kadir” gecesinde mübarek “saka-lı şerif” ziyarete açılır ve Müslümanlar gelip bu mekanlarda ziyaret ederler (di).

Ancak bu uygulama son yıllarda daha çok Müslüman ziyaret etsin diye Ramazan ayının son gecelerinde şehirdeki bütün camilere götürülerek ziyaret gerçekleştirilir.

Sayın Valimizden isteğimiz şu: Bu uygulama yanlıştır, çünkü halkın ayağına götürülerek ziyaret ettirilen mübarek “Sakal-ı şerif”  belli bir yerde oluşturulacak “Sakal-ı Şerif”  dairesine konularak Müslümanların o dairenin olduğu yere giderek Ramazan ayı boyunca ziyaret etmesi, hem “saygı” yönünden, hem de “inanç turizmi” yönünden önemlidir.

Böylece Sakal-ı Şerif dairesi yıl boyunca bu şehre gelenler tarafından da ziyaret edilmiş olur, bu mübarek ve mukaddes emanet böylece “güvenlik” adına  “daha sıkı korunmuş olur.

Şu üç mekandan biri tercih edilirse eğer önerimizidir:

1 - İç kale denebilir ki güvenlik açısından korunan ve çok ziyaret edilen müzelerle doludur, burası mekan olarak tercih edilebilir,

2 - Cami-i Kebir ve Sahabeler camisi de bu emanetin korunduğu, saklandığı yerler olabilir, tercih sayın Valilik makamınındır.

3 – Bir zamanlar Diyarbekir’lilerin her sabah namazdan çıkışlarında bu şehrin ilk sahabe valisi olan “Sultan Sa’sa (r.a.) hazretlerinin kabri şerifinin bulunduğu tarafa dönerek fatina okuyup dua ettikleri makan, şu anda burası bu isimle anılan  bir mescit veya kütüphane şeklini almıştır, Sakal-ı Şerif dairesi burada da olabilir.

Bu isteğimiz gerçekleşirse şöyle bir yararı da görülür, milletimizin sevgili Peygamberimize (s.a.v) karşı sınırsız muhabbeti vardır, bunu bilen bazıları bu muhabbeti gerçek olmayan, ancak gerçekmiş gibi gösterdikleri bazı şeyleri ziyaret ettirerek “istismar” etmektedirler, bu durum böylece önlenebilir.

Ancak, bu durum ziyaretçilere samimi niyetleri sebebiyle “vebal” yüklememekte, yanlış beyanda bulunanları “günaha” sokmaktadır,  bu günah “tedbir” alma durumunda olanlara da ihmalleri sebebiyle “sirayet” eder, günahtan sakınmak gerekir diye düşünüyoruz.

Sözünü ettiğimiz “sakal-ı şerif” dairesi “örnek” olarak daha başka şehirlerde de vardır ve Müslümanlar ziyaret edebilmektedir, misal olarak İstanbul’da “Eyüp Sultan” camiini gösterebiliriz, komşumuz Mardin’de dahi böyle bir ziyaret mekanı bulunmaktadır.

Sözümüzü noktalarken şöyle demek isteriz, bu isteğimiz hüsn-ü kabul görsün, “böyle gelmiş böyle gitsin” denmesin, inanç turizmi noktasından çok zengin olan Diyarbekir’imiz bu yönüyle daha da önemsenmiş olsun..

Sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa’ya olan (s.a.v)  muhabbetimiz bize böylesi bir istekte bulundurmuştur, yineleyecek olursak sayın valimiz Ali İhsan Su Diyarbekir’e hoş geldiniz, size “hayırlı” bir hizmet kapısını hatırlatmış olmak bizim için ayrı bir “mutluluk” vesilesidir..

Berhudar olasınız, ömrünüze bereket sevgili okurlarım.

ŞİİR

ALLAH RESULÜNE

Haddim olmayarak  -

Ak duygular içinde, güzellikte öndesin,

Tende ipek gibisin, ve de gülden incesin.

 

Mutsuzluk girdabında boğulurken insanlık,

Kıyamet sabahında mümine güvencesin.

 

İnsanlığın baş tacı ve de gaye insansın,

Peygamberlik ufkunda yücelerden yücesin.

 

Cennetin serinliği gözlerinin içinde,

Taptaze bir baharsın çağlar boyu esersin.

 

Güneş karı eritir, varlığın günahları,

Zulmün bulutlarını çözdü dağıttı sesin.

 

Zatınla doğdu güneş ve parladı nur çağı,

Enbiya sultanısın ya Resul çok güzelsin.

 

Zatını gören gözler pırıl pırıl parlıyor,

Semanın nur kandili, yıldızlara şulesin.

 

Motif motif işledin İslamın gergefini,

Müşriklere üzüntü, müminlere neşesin.

 

Cennete giden yolun başlangıcı sendedir,

Yaratılmışlara sultan, yaradana “bende”sin.

 

Rabbim sevince seni sevdirdi kullarına,

Sana hasret gözlerin akıttığı seldesin.

 

Adın Allah adıyla hatırlandı iç içe,

Nakışın her çiçekte, laledesin, güldesin.

 

Çağrını kabullendik, girdik Hakkın yoluna,

Sen bize “ümmet” de ki, Rabbimiz de “kul” desin!..

MEVLÜT MERGEN AMİDİ

Diyarbekir, 07.06.1990