Bir Kazağın Ne Kadar Önemi Varmış - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)

Şimdilerde 5-10 tane kazağı olanlar, iki üç defa giydikleri zaman modası geçti diye, ya bir tarafa atar, ya da birilerine vererek yenilerini alarak kendilerini tatmin ederler.

Şimdi birde eski yıllarda bir kazak almak için anasına dil döken Zeynoya bakın; Zeyno bulaşıkları avluda soğukta yıkayıp bitirmiş, leğene doldurduğu kapları mutfağa doğru taşırken, anasına yılışık yılışık yaklaşır.

Zeyno; ‘’Kız ana, sana bir şey söyleyeyim kızmayasın. Komşumuz Halime ablanın kızına aldığı o kırmızı kazağı gördün? Bir tanede bana alsana? Zaten hadır Bayrama da az kaldı. Öyle güzel bir kazak almış ki..’’

Kaynanasından yediği azarla iyice sinirlenen Ana ayağındaki nalının bir tekini çıkarıp kızına fırlatır. Nalın az farkla gider avlunun gölgelik bir yerinde tahtadan yapılma kasnağın üzerinde duran hebenelerden birine çarpar. Hebene kırılır. Kadın hışımla kızına bağırır.

‘’Kız bana bak, gelirsem seni ayağımın altına alırım, saçın pırçık pırçık ederim ha. Bu cazu kari zaten bana yeti. Bide sen başıma çıkma.. Bak senin yüzünden habenede kırılırdı. Şimdi bunu da görse üstüme iyice açılır, kıyameti koparır… Oooof, of. Ne bahtsız karıyım. Çocuklar bir dert, kaynana bir dert…’’

Bu sırada sokak kapısından komşu Halime bacının kızı Zeyno salına salına içeri girer. Üzerinde yeni aldığı kazağı vardır.

Zeyno, yeni kazağı gösterme bahanesiyle yakasını kollarını düzelte düzelte seslenir.

‘’Emine abla anam selam edi. Eğer işin yoksa çay yapmış, deyi gelsin bizim kapıda biraz oturak, bir çay içek, komşularda gelecekler’’

Emine hanım kıramp girmiş belini zorlukla doğrultmaya çalışırken Zeyno kıza döner.

‘’Ha kızım Zeyno sensen, Hoş gelmişsen. Valla kızım anan selam söyle, çok yorgunam, sabahtan beri canım çıkmış iş yapa yapa. Hiç dermanım yok. Belim kırıldı eğile eğile. Şimdi de mutfağa girip, akşama bir şeyler hazırlayacağım. Biraz sonra bizim herif çarşıdan gelir, bir tatsızlık çıkmasın. Zatani kaynanam da bahanededir. Başıma âli kıran baş kesen olmuş. Bir Dakka otursam kıyameti koparır valla.

Ha kızım anan söyle, eğer biraz kuru patlıcan poçiği varsa bahan göndersin, akşama biraz hebenisk pişireceğim. Çoktandır yememişiz. Komşulara da selam söyle… Kız Zeyno kazağını güle güle giyesen. Nereden aldın? Belki ben de bizin Semra’ya bir tane alırım. Valla onu da çok mahrum ediyoruz…’’

Zeyno kazağının beğenilmesinden çok mutlu, eteğini kollarını düzeltmeyi sürdürür.

‘’Geçen gün çarşıya çıkmıştım. Mağazada gördüm. Akşam babama söyledim o da aldı. Zatani, ben elbiselerimi mağazadan alıyam. Eğer Semra’ya da alırsaz, anama söyle beraber gidelim. Mağazayı göstereyim…

Sağ ol kızım sağ ol…

Zeyno kapıdan çıkınca Emine Hanım söylenir.

‘’Hele bakın nasılda kureleni, dünya görmemiş…