BİR HİKAYEMİZ OLMALI… - (Ahmet Elhakan'ın Yazısı)

Binlerce yıllık geçmişi olan, medeniyetlere beşiklik eden, tüm dünyaya yüzyıllar önce liderlik rehberlik eden bir ülkeyiz. Senin için dünyayı yarattım diyen bir Peygamber’in ümmetiyiz.

Allah’ın gönderdiği yüce kitap Kur’an, sosyal hayatımızdan tutun, siyasi hayatımız, nasıl yiyip içeceğimiz, komşularımıza nasıl davranacağımız, şimdilerde mahkemelerin bile çözemediği kadın haklarına kadar bizlere yol gösteren bir rehberdir.

Dinimiz, sevgi, merhamet, dostluk, barış dini olarak insanların tümünü kapsamış bir dindir. Allah’ın bu kadar hayatımızı kolaylaştıran kanunlarına rağmen, bu kadar kavga, kutuplaşma, ihanet, şiddet, hırsızlık, yolsuzluk niye…

Ülkemizin, bitmez, tükenmez zenginlikleri, dünya için olmazsa olmaz stratejik konumu, madenleri, denizleri, gölleri, dağları hatta taşları, zengin kültürü, halklarının ülkeye katacağı kazanımlar nasıl göz ardı edilir anlamış değilim.

Ülkeyi bu kazanımlar ve zenginliklerle daha da ileri götürecek, medeni bir şekilde yaşamamızı sağlayacak siyasilerimizin, bu ülkeyi nasıl olur da daha doğduğunda herkesi borçlu hale getirdiği bir ülke haline getirdi..

Herkesin birbirine düşman olduğu bir ülkede kimse, Müslümanlıktan bahsedebilir mi…

Kadınını döven hakaret eden, hatta öldüren bir erkeğe hangi din İNSAN der…

Rakibinin yaptığı iyi hizmetleri alkışlamayan, yaptığı kötü faaliyetleri sonuna kadar takip etmeyen siyasilerin bu ülkeye ne kadar hayrı olabilir…

Yüzyıllardır bu ülkede yaşayan, Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Zengin, Fakir ama hepsinin de İNSAN olduğu bu topraklarda daha ne zamana kadar bu toplulukları SORUN olarak göreceğiz…

Sizce hala TÜRKİYE için kanun yazanların ve bu güzel ülkemizi yöneten siyasilerin, bu ülke için de bir hikaye yazmalarının zamanı değil mi…

Türkiye için yaşayan, devletini, milletini, dinini seven, komşu haklarına saygı duyan, eşine çocuklarına muhabbet besleyen, hırsızlık yapmayan, kul hakkı yemeyen, karakteri, haysiyeti, dini imanı olan  bir insan hikayesi yazmanın zamanı gelmedi mi…