VAKIF ANLAYIŞIMIZ!..

İLK SÖZ V A K I F En hayırlı yatırım, sadaka-i cariye, İnanan “cennet” görür bakınca ileriye!

İLK SÖZ

V A K I F

En hayırlı yatırım, sadaka-i cariye,

İnanan “cennet” görür bakınca ileriye!..

MM

GÖZLÜYORUM

VAKIF ANLAYIŞIMIZ!..

MEVLÜT MERGEN AMİDİ

Ayasofya mabedinin yeniden ibadete açılmasıyla gündeme geldi ve hayli konuşuldu “vakıf” konusu.

Sanki sınırı önceden çizilmiş gibi fazla detayına girilmedi bu önemli konunun, “vakfetmek” dünya malını kutsallaştırmak demektir, şöyle de diyebiliriz “vakfetmek dünya malını öte aleme taşımak demektir.

İslam’da “teklif” akıl sahiplerine olduğu için “Müslüman akıllı insandır” deriz,

Akıl sahipleri ise bu dünyanın fani olduğuna inanır, ötesindeki “ebediyet” yurdunu bilir ve kendini o yurda hazırlar, bu inancın içinde “hayat” bulmuştur “vakıf” anlayışımız.

Bir iğneden bir fabrikaya, bir tarladan bir memlekete kadar ne varsa “dünya malı” olarak vakfedilir, hatta vakfedilmiştir.

Vakfedilen şey her ne ise dokunulmazdır, amacına uygun olarak kullanılır, böylece üzerinde “tasarrufta” bulunacaklara da “yol” gösterilmiş olur.

Vakfeden hayatta olmasa bile onu ayakta tutmak sonradan gelenlere aittir, nitekim “Osmanlı” devlet olarak altı asır süresince varlığını bu inançla sürdürmüştür.

Devlet, nesilden nesle intikal ettiği için her teslim alan onu korumuş, sınırlarını genişletmiştir.

Şöyle diyebiliriz; “Osmanlı bir vakıf devlettir” ya da “Osmanlı bir vakıf devletidir”

Temelinde “sağlamlık” olan her bina gibi içten ve dıştan yapılan bütün “yıkım” gayretlerini boşa çıkarmıştır, konu üzerinde çok konuşulacak bir konudur, zamanın akışı içinde düşüncelerimizi dile getirmeye niyetliyiz, tabii Allah izin verirse..

86 yıl önce müzeye dönüştürülen  “Ayasofya” yalnız mıdır böylesi bir uygulamaya tabi tutulan başka “tarihi” mabetler? Yokmudur, gayri Müslimlere satılanı, yıktırılanı, yerine, çeltik, buz fabrikası yapılanı?

Gönül arzu ederdi ki, Ayasofya yeniden ibadete açılırken “vakıf” dosyası da açılsın..

Tarihe karışmış insanları yargılamak, hatta suçlamak onları cezalandırmak büyük bir yanlışın göstergesidir, onlardan “iblis” bile elini çekmişken bazıları cenneti, cehennemi varmış gibi konuşabilmektedir, onları yaratan onları zaten yargılamıştır.

Tarih, üzerindeki külleri eşelenemez olan değil, onun içinde sergilenen “yanlışı” görebilmektir.

Tekrar edelim, yanlışı işleyenlerden öte o yanlışı oluşturan inancı, zihniyeti sorgulamak ve tekrarını önlemektir, tarihin insanlardan istediği budur.

Vakıf mallarına dokunulamaz, bu hassasiyetin en çok gösterildiği yerdir Diyarbekir.

Diyarbekir’li “eğer birisine bir kötülük yapılacaksa, vakıf malı olan bir ağaçtan bir dalı koparıp o kişinin evinin avlusuna, bahçesine atmak o kişiye yapılacak en büyük “kötülük” olduğuna inanır, çünkü vakıf malı “beytül-mal” olarak bilinir.

Nasıl ki, “Osmanlı vakıf devlettir” dedik, aynen onun gibidir, Mekke, Medine, Kudüs, Şam ve Diyarbekir vakıf beldelerdir.

Sözü detaylandırmaya çalışmak uzatacağı için meramımız anlaşılsın istedik, buralara hizmet buralar gibi kutsaldır, “ihanet” ise ebedi hüsrandır.

Vakıf yüce dinimizin yapılmasını ön gördüğü üç “sadaka-cariye” güzelliğinin birinin ta kendisidir.

İslam sadece dünya malını vakfettirmez, ilim tahsil etsin diye neslini de “vakıf” ederek, gerçek ilmi ve alimi de “koruma” altına alır, kazanırken “hayırlı mal” istendiği gibi “hayırlı evlat” istenir..

Selam ve dua ile
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...
ÇOK OKUNAN HABERLER