TARİHİN İLK BULUŞLARININ ANA YURDU ÇAYÖNÜ
Diyarbakır'ın Ergani ilçe merkezine yedi kilometre uzaklıkta bulunan, Hilar Köyü ve kayalıklarının karşısında 55 yıl önce kazımaya başlanmış Çayönü Höyüğü böylesi bir emeğin sonucunda ortaya çıkartılm
- 21-09-2019 00:02
Burası, birçok yönüyle insanlık tarihine ışık tutan önemli yerleşim yerlerinden biri.
Cilalı Taş Devri olarak da ifade edilen Neolitik Devir, buzulların erimesi ve insanlığın yerleşik hayata geçtiği, tarımsal üretimin başladığı geçiş evresi olarak tanımlanıyor. Çayönü Höyüğü ise, kollektif bir hayatın sürdüğü Neolitik sürecin Türkiye'deki en önemli örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.
Arkeolog Halet Çambeş ve Robert J. Braidwood tarafından İstanbul ve Chicago Üniversiteleri ortaklığı ile hayata geçen karma proje ile önemli keşifler yapılıyor ve 1963'de yapılan yer tespitinden sonra alanda Çayönü'nde yapılan ilk kazı 1964 yılında başlıyor. Bu proje aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra Güneydoğu Anadolu'da yapılan ilk bilimsel kazı.
Çayönü insanlığın yerleşik hayata geçişin ilk örneklerinde. Burada yaşam millattan önce 9300 yıllarında başlıyor. Milattan önce 6300 yıllarına kadar üç bin yıl aralıksız devam eden süreçte insanlar avcı, toplayıcı düzenden tarım ve besiciliğe geçiş yapıyor ve küçükbaş hayvanları evcilleştiriyor. Yaşanan iklim sorunları ve aşırı yağışlar nedeniyle insanlar burada yarı göçebeliğe geri dönme evresine geçiyor.
55 yıllık bir geçmişi olan Çayönü kazı çalışmaları 92'de güvenlik sebebiyle kesintiye uğruyor. 2015 yılında başlayan kazılara ise Çambel'in öğrencisi Doçent Doktor Aslı Erim Özdoğan başkanlık yapıyor.
Özdoğan, Halet Çambel'in öğrencisi ve 1978 yılında daha üniversite öğrencisi iken bu alandaki kazılara katılmaya başlamış.
Bölgede bakır yaygın bir maden ve yapılan kazılarda insanlığın bakır madenini ilke defa Çayönü'nde işlemeye başladığı ortaya çıkmış. Bakırın ısıtılarak ve soğuk dövme tekniği ile yapılmış çeşitli takı öğeleri, kakmalar ve bız gibi aletler de madencilik tarihinin ilk örnekleri olarak kabul ediliyor.
Çayönünde üç bin yıl aralıksız devam eden hayatta hasır, keten ve sepet dokumacılığı, dericilik gibi dokumacılığın ilk örnekleri yapılıyor. Volkanik bir taş olan obsidyenin alet yapımında kullanılması ise yine ilk defa burada görülüyor ve köy sakinleri zamanla obsidyen alet yapımında ustalaşmaya başlamışlar.
Bir beton dökme tekniği olarak kabul edilen 'Terazzo' tekniği ise ilk defa Çayönü'nde uygulanmaya başlıyor.
Mimari tarihinin ilk örnekleri de altı ana evresi olan Çayönü Yerleşim yerinde ortaya çıkıyor.
Doçent Doktor Özdoğan, çanak çömleksiz Neoltik Çağda evlerin, yapıların da canlı kabul edildiği bir geleneğini olduğunu aktarıyor. Bu geleneğe göre yapıların da canlılar gibi belli bir ömrü var ve bir süre sonra bu yapıların da öldüğü kabul ediliyor.
"Öldüğü kabul edilen yapıların daima bir yerleri tahrip edilerek gömülüyor. Bazı yapılarda gömme işleminden önce çok ciddi bir yakma işlemi yapılıyor. Yapıyı eşyalarla birlikte yakıyorlar ve dolgusunun içini doldurarak terk ediyorlar."
Yapıların yakılarak gömülmesi işleminden dolayı şimdiye kadar Çayönü'nde duvar sıvası kalıntılarıyla karşılaşmamışlar. Ama bu sene yapılan kazıda duvar sıvası örneklerine rastlamışlar. Bu keşif, ekibi heyecanlandırmış görünüyor.
"Neolitikte bir bezeme sıva tekniği var ama Çayönü'nde yapılar çok şiddetli yangınlarla yakıldığı için obsdiyen aleteler bile eriyor. Bu yüzden sıva parçalarına rastlamamız ancak mucize olur çünkü eriyorlar ama burada bazı yapıların duvarında sıvalar gördük."
Bu buluş ise kazı ekibini heyecanlandırıyor. Bulunan sıva parçaları, önümüzdeki yıl yapılacak kazı çalışmaların heyecanını da arttıracağa benziyor.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...