ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZİ’NDE EDEBİYAT-YAYIN DÜNYAMIZ (1)
Şehir Araştırmaları Merkezi’nde Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları, başlı başına yer tutmaktadır, kuşkusuz
- 27-04-2018 00:01
SelahaddiniEyyûbî, şehri alırken Diyarbekir Kütüphanesi’nde kayda geçen 10.40.000 (Bir milyon kırk bin ) ciltlik ganimetten sadece Kadı Fazıl’ın payına düşen kitap sayısı kâmilen yetmiş deve yükü kitaptır. Bu pay, Mısır’a, İskenderiye Kütüphanesi’ne taşınmıştır.
Şehir araştırmalarımızda rastladığımız bu rakamın sadece 140.000 Cilt kitap olduğunu ifade edenlerin şaşkınlığı, milyonu aşan sayı karşısında muhakkak şaşkınlığa sebebiyet vermiştir. Yazılanlara baktığımızda bu rakamın kabullenilmesi söz konusu değildir.
Ebu Şame’nin kaynak alındığı makalelerde geçen bu rakam, Ali Emirî Efendi’nin Amid-i Sevda Mecmuası’nda ser levha olurken, “Vaktiyle” ile başlayan makale, maalesef günümüzde yeterince işlenmemiştir.
Öncelikle Şehir Araştırmaları Merkezi’nde Merhum Emirî’nin eserlerinde geçen isimlere ait eserlerin tespit edilerek, kopyalarının temini esastır.
Sonrasında Kitap Dostu Şevket Beysanoğlu’nunEmirî’den mülhem tespitleri önemlidir. Cumhuriyetten doksanlı yıllara sarkan dönemde ortaya konmuş Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları adını taşıyan dört ciltlik eserinde yer alan yazarlar, şairler ve düşünce adamlarının eserleri derlenmelidir.
Ansiklopedist Yazar İhsan Işık’ın son dönemde hazırladığı Diyarbakır Ansiklopedisi’nden özetlenerek ortaya çıkan eseri, hem Ali Emiri Efendi’yi hem de Şevket Beysanoğlu’nu derli toplu yaşayan isimlerle bir araya getirmesi açısından son çalışmadır.
Şehir Araştırmaları Merkezi’nde bu şehrin olduğu kadar diğer şehirlerle ilgili fikir ve sanat adamlarının çalışmaları her ne kadar bir araya getirilmek istenmişse, yayınlanan eserlerin tümünü temin mümkün değildir. Sadece Diyarbakır üzerinden yürüttüğümüz çalışma kapsamında derli toplu bir fikir ve sanat adamları kitaplığı mümkün görülmektedir.
Edebiyat’ta, Sanat’ta, Düşünce’de eser vermiş isimlerin ayrım yapılmadan bir araya eserleriyle toplanması, bunun kitaplıklarda buluşturulması hem günümüze gelmiş eserler hem yarına taşınacak olanlar için önemlidir.
Gittikçe sanal ortama endekslenen günümüz yayıncılığına baktığımızda bu eserlerin ve isimlerin önemli bir bölümünün unutulduğunu ifade etmek, yeni bir keşfin ürünü veya tespiti olmaktan uzaktır.
Günümüzde şehrimizde edebiyat, sanat ve düşünce alanında şairlerin, yazarların ve fikir adamlarının eserlerinin bir araya getirilmesi, zorluklar sebebiyle gerçekleşmemiştir.
Bizim içinde olduğumuz Şehir Araştırmaları Merkezi’nin bu işi hakkıyla kotarması, bizim bunu iddia etmemiz, gerçekle bağdaşmaz. Çünkü bu eserleri eksiksiz olmasa dahi yeterli oranda bir araya getirmek, ancak bir ekip işidir, kararlı, imkânı geniş birkaç sponsor kuruluşun desteğiyle söz konusu olabilir.
Günümüzde hangi ismin eserinin olması gerektiği üzerinde tartışmanın anlamsız olduğunu ifade edelim. Mevcut olanın hangisinin yararlı, gerekli olduğu üzerinde bizim tasarruf hakkımız olamaz. Çünkü böylesi bir merkez için eserin adı ve yazarı sorgulanmaz. Yayınlanan ne varsa merkez içinde yerini bulur. Bu az sayfalı bir şiir kitabı olur veya sekiz sayfalı bir çocuk kitabı. Önemli olan eserlere imza atmış isimlerin çalışmalarını derleyip toparlamaktır.
İşin ide tarafı, fikir yönü tartışmaya açık olmamalı, tartışmalara kapalı şekilde bu eserlere bakılmalıdır. Bu merkez anlayışı, bir şahsın kendi zevkine göre oluşturulamaz. Amaç, kuşatıcı, kapsamlı ve herkese hitap eden, araştırma yönü olan merkez ise, birbirine zıt düşüncelere sahip isimlerin her eserinin hayat bulduğu özelliğe sahip kılınmalıdır.
Bu merkezde Ziya Gökalp de Süleyman Nazif de Sezai Karakoç da Ahmed Arif de aynı biçimde yerini alır, daha on altısında kitap yayınlayan genç de aynı vasfa sahip bilinmelidir. İsimlerin etkisi, kendi kuşaklarının üzerinde bıraktığı tesirler, günümüze geliş biçimleri hangi isimlerin çalışmalarına yansımışsa, dergilere, gazete makalelerine, araştırmalarına konu olmuşsa derli toplu sunulmalıdır.
Şehir Araştırmaları Merkezi Edebiyat Kitaplığı’nda düşünce ve sanat dalları, farklılık arz eder; edebiyat, kendi içinde dallara ayrıldığı gibi. Tarih, nasıl eskiden edebiyatın bir şubesi ise, bu şube kendi içinde bölümlemeler gösteriyorsa aynı metot, tarihi de kapsar, dönemlere isim olur.
Edebiyat, sanat ve düşünce, elbette bir şehir monografisinde süreli yayınlardan ayrı tutulmaz. Yaptığımız tespitlere ve ulaştığımız kaynaklara göre Diyarbakır’da yayınlanan gazete sayısı altmışın üzerinde yetmişten fazla sayıya ulaşmıştır. Bu sayı toplamında birkaç kez yayınlanan kimi kamu kurumlarıyla kuruluşlarının yayınlarının kimisi yer almaz.
Bir festivale dair yayınlanan gazete, ertesi yıl bültene ya da dergiye dönüşebilir. Bazen bir gazete isminin önüne Demokrat adını alır, bir dönem sonra başka bir adla yayınlanır. Bu tarz değişimleri göz önünde bulundurduğumuzda Diyarbekir Gazetesi’nin çıkışının üzerinden günümüze süreli yayıncılıkta gazete sayısının yetmiş-seksene çıkması düşünülemez.
Çoğunlukla bir kişinin bazen birden çok gazete yayınlayarak resmî ilan pastasından fazla yararlanma isteği söz konusudur. Aynı gazetenin başka bir gazetede haberlerinin fotoğraflarıyla sadece haber başlıkları ve manşetlerle değişiklikler sonrası yer aldığını bilmekteyiz. Bir gazetecinin Diyarbakır’ın her ilçesinde birer gazete çıkarması, bu gazete sayısının oldukça fazlalaştırdığını söyleyebiliriz.
Dönemin şartlarında Diyarbakır Ümmid Matbaası’nda tümü basılan onu aşkın gazete, sadece bulundukları ilçenin adını taşımakta, haber olarak fazla bir değişikliğe sahip görünmemektedir. İdil’de bile çıkan gazetenin Diyarbakır’da o dönem basıldığını ve sahibin “Diyarbakırlı” olduğu düşünülürse sayının fazlalığı, gazeteciliğin gazetecilik olma yanında ticarî renk taşıdığını özellikle belirtelim.
Haftalık ya da aylık yayınlanan çoğu gazetenin zaman içinde unutulduğu şehirde, bu gazetelerin arşivlerine ulaşmak, günümüzde dahi zorluklar yaşamamıza sebebiyet vermektedir. Kimisi 1, 2, 3 Sayı çıkan haftalık gazetelere ulaşım güçlüğü söz konusudur.
Gazetecilikle ilgili cemiyetlerin, derneklerin arşiv oluşturmaması, zamanla mevcut arşivlerin zaman aşımı gazete sahiplerinin dışında gazete mevcudiyetine sahip çıkmamalarına zemin hazırlamıştır. Şehrimizde spor gazetesinin dahi çıktığını belirtmek, günümüzde ilginç gelebilen bir ayrıntıdır. Günlük spor gazetesi yayıncılığı, ülke genelinde pek yakın geçmişe sahiptir.
Yaptığımız araştırmalarda temin ettiğimiz birçok haftalık gazetenin, konuyla ilgili yayınlanan kitaplarda ele alınmadığını belirtelim. Dört farklı araştırmacının şehirde ikamet etmemesi, işleri sebebiyle Ankara, İstanbul, Adana gibi şehirlerde kalmaları, sadece dönemlerinde mevcut gazetelerden haberdar olmalarına imkân vermiştir.
(DEVAMI YARIN)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...