ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ve BAKIŞLAR
Bu makalemizin üzerinden de yıllar geçti
- 04-05-2018 00:01
“Uzun zamandır bu alanda yazmaya çalıştığımız ve kendimizce şekillendirmek için görüşlerimizi sunduğumuz Şehir Araştırmaları Merkezi, yeterince anlaşıldığını sandığımız bir proje değildir. İlk başta kendimizce taraftar toplayacağı sanılan Şehir Araştırmaları Merkezi için ısrarlı vurgularımızdan vaz geçmiş saymayız, kendimizi.
Hayatın her aşamasında insana seslenen ve toplumun hafızası biçimde gördüğümüz Şehir Araştırmaları Merkezi hakkında yazılarımızdan yola çıkılarak bize iletilen sorular, tavsiyeler bulunmaktadır.
Sunduğumuz Şehir Araştırmaları Merkezi’ne dair bilgiler, yazdığımız makalelerle sınırlı değildir. Ancak, konuya duyarlı isimlerin, akademisyenlerin, bu merkezleri ihtiyaç olarak görenlerin ve şehrine vefa borcunu ödeme kaygısı içinde olanların ya da temsilcilerinin katılacağı bir toplantıda, tümüyle sunulabilir, tartışmaya açılabilir. Bir delinin kuyuya attığı düşünceyi, birkaç akıllı kuyudan çıkarmayı fikretmez mi? Bize eza veren sıkıntı bu yöndedir.
Biz, ülkenin en seçkin yazar birliklerinden TYB Sitesi’nde bu görüşlerimizi sıralarken, denilenlerin ne derecede doğru bulunduğunu, bu görüşlerin tarihe, kültüre, dile, inanca, mimarîye, musıkîye, şiire ve diğer alanlara ne gibi yenilikler kazandıracağını üçüncü kişilerin kaleminden yazılı biçimde medyadan duymak isterdik, en azından. Kişi, farklı ve oldukça kapsamlı bir iddia ile ortaya çıkıyor ve bunu defaatle belirtiyorsa, doğruluğunun ya da yanlışlığının ne olması gerektiği hususunda kendisinden tecrübeli kalem erbabından dinlemek ister. Demek ki daha olgunluğa erişmemiş bu projemiz, Şehir Araştırmaları merkezi düşüncesi, zaman istemektedir.
Bu düşüncemize karşı çıkışlarının haklı sebepleri belirtilirse, anladığımız ölçülerde kendimize ve yazdıklarımıza bir çeki-düzen verme endişemiz ortaya çıkacak ve “Şehri Araştırmaları Merkezi” biçiminde düşünegeldiğimiz, bir ille, vilayetle sınırlı değil, tüm ülkeyi kapsayan yeniden bir gelecek inşâ etmenin, hayatın her alanına bunu yansıtmanın çabası tökezlemez olurdu?
Gördüğümüz kadarı ile ülkemiz şu andaki konumu gereğiŞehir Araştırmaları Merkezi’ne hazır değil.
Bu hazır olmama hali, “Belki de taşradantanınmayan bir ismin bu düşünceyi ileri sürmesinden mi kaynaklanır?” kuşkusuna kapılmadığımızı belirtirken, bizim belirttiğimiz ilk düşünce daha ağır basmasıdır.Şehir Araştırmaları Merkezi’ne dair düşüncelerimiz, bir kitabın boyutuna ulaşırken, hala sessiz sedasız kalmanın hayra alamet olmadığını, bu düşüncelerin ve görüşün zamanla unutulması ürpertiyor, kalemi.
Belki bu merkez düşüncemiz, bir sonraki kuşak tarafından ciddiye alınabilir!.. Belki düşüncemiz, başka bir ülkeye ihraç edildikten sonra ithal olunca kıymet kazanır. Nohutun köyden şehre leblebi olarak dönmesinin hikâyesini bilmemek, ne kadar acı verir?
Ortaya konulması milyonlarca Lirayı bulan ve sadece AR-GE kapsamında, çoğu hayat bulmaktan uzak kimi projeleri düşündüğümüz zaman, Şehir Araştırmaları Merkezi kendince birçoğu gönüllülük esasına dayalı çalışanları ile maliyet alanında bile oldukça farklılık taşımaktadır.
Bazen bu proje haline getirdiğimiz, çoğunlukla görüş olarak belirttiğimiz Şehri Araştırmaları Merkezi’ne destek babından kimsenin yardımcı görünmemesi, bizim ya oldukça uçuk ya da memlekete-millete faydalı olan bu çalışmada yalnız bırakıldığımızın ifadesi olarak görülüyor. Belki de yetmişli-seksenli yaşlara gelen kalemlerin hatıralarında yer alan kimi toplumu değiştiren fikirler misali yaşlanmamız mı bekleniyor? Biz, ne kadar yaşayacağımızı bilmiyoruz, açıkça. Geleneğimizde olan, bu.
Bu ülkede Şehri Araştırmaları Merkezi, her ilde kurulmazsa, kurulmasına destek sunulmazsa -bizim düşüncemiz olduğu için değil- gündemine alan bulunmazsa olan bizim düşündüğümüz değerlerin zaman içinde sessizce yitikler biçiminde belirttiğimiz Unutulanlar Galerisi’de hatırlanmamak üzere kendine yer bulabilir.
Bizim çabamız, her şehrin kendi tarihine, kültürüne sahip çıkması, sanatını bilmesi, yaşantısını önemli derecede değiştirecek kalıcı atılımlara girişmesi ve her belgenin, dokumanın bir araya getirilmesi yoluyla yeniden medeniyet alanında öze dönüşü sağlamaktır. Öze dönüş sağlanmak istenmiyorsa, sözümüz kendimize:
-Biz, bu hale neden düştük?”
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...