Ramazanın Bereketi - (İhsan Özdemir'in Yazısı)

Ramazan, yani oruç ayı başladı mı, eski Diyarbakır’da sosyal yaşam bir başkalaşırdı

Ramazanın Bereketi - (İhsan Özdemir'in Yazısı)
Ramazan, yani oruç ayı başladı mı, eski Diyarbakır’da sosyal yaşam bir başkalaşırdı. Toplumlar arasındaki ilişkilerde de belirgin bir değişim olurdu.

Örneğin; Hıristiyanlar kesinlikle açık yerlerde uluorta sigara içmez, yemek yemezlerdi. (Ama ne var ki bu asırda bu dönemde Hıristiyanların yapmadığını Müslüman olarak geçinenler yapıyor, işte eski Diyarbakır’la yeni Diyarbakır arasındaki fark) Hatta okuldaki sokaktaki Hıristiyan çocukları bile karşımızda yemek yemezdi ve karşımızda bir şey yememeye özen gösterirlerdi.

Çarşılardaki Lokantaların, çayhanelerin çoğu kapanırdı. Kentteki yabancılar için açık olan az sayıda lokanta ve çayhanelerin camlarına dışarıdan içerisi görünmesin diye kalın siyah pereler çekilirdi.

Oruç tutamayanlar, İster Müslüman olsun ister Hıristiyan kesinlikle açık yerlerde bir şey yemez, içmezlerdi. Bunlar yemek saatlerinde ya evlerine gider, ya da dükkânlarının kuytu bir köşesine çekilir ihtiyaçlarını giderirlerdi. Kimse kesinlikle açıkta uluorta yerde sigara içmezdi.

Ramazan ayı boyunca hemen her evde özel yemekler yapılmasına özen gösterilirdi. Bu yemeklerin bir bölümü iftara yakın saatlerde üstü örtülü tepsiler içinde mahalledeki yoksul ailelere gönderilirdi.

Bu geleneğe her zaman uyulmakla birlikte ramazan aylarında daha bir dikkat edilirdi.

Kapıya gelen dilenci kesinlikle boş çevrilmez, eğer varsa elindeki kaba yemek doldurulur. İftar saatinde ise avluya alınır yemek yedirilirdi. (O zaman ki dilenciler aç oldukları için gelirdi, şimdiki dilenciler gibi servet için değil)

Büyüklerimiz, akşam saatlerinde kapıya çıkar, sokak’tan geçen yaşlıları tanıdık olsun, olmasın iftar için davet ederlerdi…

Ramazan ayında mevsim yaz ise, mutlaka meyan şerbeti bulunurdu.

Erkekler teravih namazından sonra çayhanelere giderlerdi.

Diyarbakır’da her semtte ünlü çayhaneler vardı. Bu tür çayhanelerin çoğu Ulu cami çevresindeydi. Bazılarında teravih namazından sonra romanlar, masallar, çoğunlukla da HAZRET-İ ALİ cenkleri, Leyla ile Mecnun, Zaloğlu Rüstem, Battal Gazi, Şah İsmail, Yusuf ile Züleyha, Arzu ile Kamber, Ferhat ile Şirin, Mem-u Zin masalları okunurdu.

İşte eski ramazanda bu güzellikler vardı. Hepsi kayboldu gitti.

 
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...
ÇOK OKUNAN HABERLER