“HER AN YENİ SARSINTILAR İLE KARŞILAŞABİLİRİZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yaşanan her felaketin bize ülkemizin deprem kuşağında olduğunu gösterdiğini belirterek, “her an yeni sarsıntılar ile karşılaşabileceğimiz gerçeğini tekrar hatırlatı
![“HER AN YENİ SARSINTILAR İLE KARŞILAŞABİLİRİZ”](https://www.ozdiyarbakirgazetesi.com/images/haberler/2020/11/ERDOGAN.jpg)
- 06-11-2020 07:13
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na katıldı.
AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen toplantıda önemli açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir depreminin hemen ardından başlatılan arama kurtarma çalışmalarının sona erdiğini belirterek, “Depremde 114 vatandaşımız hayatını kaybetti, bin 35 insanımız da yaralandı. Yaralılardan 999 vatandaşımız taburcu oldu, 36 vatandaşımızın şu anda tedavisi sürüyor. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, tedavisi süren kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum. Deprem anından itibaren arama kurtarma, enkaz kaldırma, hasar tespiti ve sağlık hizmetleri ile barınma ve gıda destekleri başta olmak üzere depremzedelerin tüm ihtiyaçları eksiksiz karşılanmıştır. Bakan arkadaşlarım, bunun yanında Sivil Toplum Kuruluşlarımız hepsi bölgede seferber olmak suretiyle bu işi yakından takip etmişlerdir. Enkaz kaldırma çalışmaları en kısa sürede tamamlanacaktır. İnşallah bir ay içinde de deprem konutlarının yapımına başlayacağız. Önümüzdeki yıl bitmeden de hak sahiplerine evlerini teslim etmiş olacağız” dedi.
Yaşanan her felaketin bir ders olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Ama ne yazık ki ana muhalefetin başındaki zat, 5’inci gün oraya yapmış olduğu turistik seyahatte ‘5 gün oldu hala enkazlar kaldırılmadı’ diyor. Eğer enkaz kaldırmada bir yarışın içerisine girilmiş olsaydı 5’inci gün enkaz altından çıkarılan o yavru nasıl çıkarılacaktı. Yani bir işi bilirsin konuşursun ama bilmediğin iş hakkında niye konuşursun. Sus da adam sansınlar. İzmir Milletvekilisin, şöyle bir uğrayıp günübirlik gidip dönüyorsun. Senin orada bir defa başından sonuna kadar kalman gerekiyor. Bunu da yapmıyorsun, kalkıp hayatını, her şeyini feda etmeye hazır olan bakan arkadaşlarım, sivil toplum kuruluşlarımız ile ilgili ileri geri konuşuyorsunuz. Hatırlayın, Kızılay ile ilgili de bir şey söylemişti, ‘bir tane Kızılay çadırı görmedim’ demişti Elazığ’da. Şimdi burayla ilgili de Kızılay’a verdiler veriştirdiler. Ya Kızılay tüm imkanları ile orada, AFAD tüm imkanları ile orada ve yaklaşık 4 bine yakın çadır ile orada hazır oldular. Yoğun bir şekilde de çadır kuruluşları hepsi yapıldı. Yani ben çadırda bu süreci geçirmek istiyorum diyen vatandaşımıza hayır çadır yok denmedi. Kaldı ki Kredi Yurtlar Kurumumuzun yurtlarını da biz bu konuda tamamen oraya geçmek isteyen vatandaşlarımıza onları da hazır hale getirdik. İsteyen vatandaşlarımız Kredi Yurtlar Kurumumuzun yurtlarında kalabilirdi. Hangi imkan istenirse bunlar sağlandı” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaşanan her felaket bize ülkemizin deprem kuşağında olduğu, her an yeni sarsıntılar ile karşılaşabileceğimiz gerçeğini tekrar hatırlatıyor” diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkemizde bu konudaki milat hiç şüphesiz 1999 depremi olarak, en yakını olarak söylüyorum yoksa bu işin çok daha gerisi var. Erzincan depreminde 33 bin vatandaşımız rahmetli olmuştu. Şu anda CHP’nin sözcüsünün dedesi de o zaman içişleri bakanıydı. 33 bin vatandaşımız o zaman ebediyete irtihal ettiler. Kalkıp geriye bakıp neler olmuş bunu sorgulama hassasiyetini göstermeyen bu zihniyet, şimdi kalkıyor bu yalan yanlış ifadeleri kullanabiliyor. Büyük Marmara depreminin ardından başlanan mevzuat düzenlemelerini hükümetlerimiz döneminde geliştirerek sürdürdük. Farklı kurumlara dağılmış imkan ve yetkileri bir araya getirerek her depremde en ön safta yer alan AFAD’ı biz kurduk. Niye? İstedik ki bütün bu STK’larımızı bir araya getirelim ve buralarda etki alanlarında bir zafiyet oluşmasın. Belediyelere ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığına konut üretimi ve yenilemesi konusunda çok önemli yetkiler verdik. Mesela İzmir ile ilgili süratle bir adım daha attık. Nedir o? Elimizde, stoklarımızda bin konteynır vardı, bu konteynırları İzmir’de kullanıyoruz. Vatandaşlarımızı o konteynırlarda iskan edeceğiz. Bu arada da inşaatlarımız başlıyor.”
TOKİ’nin 18 yılda tamamladığı, halen inşa ettiği ve projelendirdiği 975 bin konutun Türkiye’de bu alanda çok büyük bir devrim olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Bu şekilde başlayan konut atılımı özel sektörün de gayretleriyle ülkemizde önemli bir dönüşümün gerçekleşmesini sağlamıştır. Ancak halen dönüştürmemiz gereken 6,7 milyon konut bulunuyor. Şu anda İzmir ile ilgili malum depremin olduğu bölge sulak bir bölge. Biz şimdi orada Tarım Orman Hayvancılığa ait bir bölgeyi 1 milyon 400 bin metrekare, burayı rezerv alan olarak şu anda yapılacak olan konutlara tahsis ettik ve şimdi konutları Çevre Şehircilik Bakanlığımız o 1 milyon 400 bin metrekarelik alanda inşaatına başlayacak. İstiyoruz ki zemin sorunu olmasın. Bütün oradaki zeminle ilgili etütler yapıldı, adımlarımız buna göre atılıyor ve genişleme noktasında da daha farklı rezerv alanlarını oluşturmanın gayreti içindeyiz. Bütün bunlardan öncelikli olarak belirlediğimiz 1.5 milyon konutu önümüzdeki 5 sene içinde inşa etmeyi planlıyoruz. TOKİ vasıtasıyla bu yıl 100 bin konutun inşasına başlamıştık. Önümüzdeki yıl 100 bin konutun inşasına daha başlıyoruz. Ayrıca 59 ilimizdeki 268 riskli alan ile 67 ilimizdeki rezerv yapı alanlarıyla ilgili çalışmalarımız sürüyor. Riskli yapı olarak ilan ettiğimiz 688 bin birimin 670 binindeki tahliye ve yıkımları tamamladık. Devlet olarak şu ana kadar riskli yapı tespiti yapılan bir milyon 395 bin bağımsız birimdeki kentsel dönüşüm çalışmaları için 5 milyon vatandaşımıza yaklaşık 15.5 milyar liralık destek verdik. Hiçbir meblağ insanımızın canından daha kıymetli değildir. İstanbul başta olmak üzere deprem riskinin yüksek olduğu şehirlerimizde bu süreci hızlandırmamız gerektiği anlaşılıyor. Bu sadece kamunun imkanları ile olacak bir iş değildir. Milletimizin de oturduğu binanın depreme dayanıklılığını tespit ettirmesi, şayet bu konuda herhangi bir sıkıntı varsa gerekiyorsa kendisi de üstüne biraz koyarak hızla sağlam bina inşası için harekete geçmesi gerekiyor. Ülkemizi deprem başta olmak üzere tabi afetlere hazırlıklı hale getirmek için gece gündüz çalışmayı sürdüreceğiz. Bunun yanında deprem sonrasında devreye girecek afet ve acil durum yönetimi planlarını sürekli güncelliyoruz. Artık depremlerin ve diğer tabi afetlerin ardından çok hızlı ve etkin bir müdahale ile vatandaşlarımızın yanında yer alıyoruz. AFAD’tan UMKE’ye, belediyelerimizden sivil toplum kuruluşlarımıza kadar her kurumumuz kendi görev alanında çok güçlü bir altyapı ve yetişmiş insan kaynağına kavuşmuştur. Eskinin kargaşa ve çaresizlik görüntülerinin yerini düzenli, disiplinli ve bilinçli bir arama kurtarma yardım destek faaliyetleri almıştır. Bir kez daha İzmirli kardeşlerime geçmiş olsun diyor, Rabbimden ülkemizi her türlü afetten muhafaza eylemesini diliyorum” açıklamasında bulundu.
“AK Parti Türkiye’nin en çok üyeye sahip siyasi partisidir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’ye her katılan yeni üye için bir fidanı toprakla buluşturduklarını belirterek, CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine Türkiye’nin çevre konusunda geldiği noktayı anlatarak cevap verdi. Bu yıl içinde yapılan 1 milyon yeni üyeyi temsil eden 1 milyon fidanı toprakla buluşturmayı hedeflediklerini, ancak İzmir depremi sebebiyle bu programın tören kısmını iptal ettiklerini belirten Erdoğan, “1 milyon fidanı toprakla buluşturma çalışması ise şuanda devam ediyor. İnşallah önümüzdeki yıllarda her 3 Kasım’da 1 milyon yeni üyeyi temsilen 1 milyon fidanı toprakla buluşturmayı sürdüreceğiz. AK Parti Türkiye’nin en çok üyeye sahip siyasi partisidir. Diğer partilerin üye sayılarının tamamını toplayın 3 ile, 5 ile çarpın yine de AK Parti’ye yetişemiyor. Madem AK Parti’yi kuran da, yaşatan da millettir, öyleyse üye sayımızın da sürekli artması gerekir. Bu anlayışla 2020’ye girenken 2023 yılına kadar her yıl 1 milyon yeni üye hedefi ile kolları sıvadık. AK Parti’nin 19 yıllık tarihindeki en yüksek yeni üye kaydını gerçekleştirmek suretiyle bu yıl ki 1 milyon yeni üye hedefimize şuan itibariyle ulaşıyoruz. Salgın şartlarının getirdiği zorluklara rağmen şuanda toplamda da 11 milyon 200 bin üye sayısını yakalamış bulunuyoruz. Üyelerimiz kollarını açarak el ele verseler Türkiye’nin bir ucundan diğerine insan zinciri ulaştırabiliriz” diye konuştu.
Teşkilatlara da bir uyarıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletle arasına duvar ören, kendini ulaşılamaz bir yere konumlandırmış, hele hele insanları küçümseyen bir AK Parti yöneticisi varsa, bulunduğu yerde haksız işgalci demektir. AK Parti’nin hiç bir il başkanı, ilçe başkanı, yöneticisi, belediye başkanı, milletvekili, hiçbir temsilcisi milletten kopuk olamaz, kopuk yaşayamaz” şeklinde konuştu.
19 yıl önce “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyerek çıktıkları yolda bu noktaya geldiklerini belirten Erdoğan, “Esasen bugün de özünde 19 yıl önce söylediklerimizi tekrarlıyoruz, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Milletimizin özlemlerinden ve taleplerinden doğan AK Parti’nin sadece millete yaslanan bir parti olduğunu söylüyoruz. AK Parti’nin mayasını milletin attığını, hamurunu milletin yoğurduğunu, kumaşını milletin dokuduğunu söylüyoruz. Sırtını millet dışında herhangi bir güce, beşeri planda söylüyorum, güce, odağa, yapıya dayayanlar siyaset sahnesinden yok olup gittiği halde AK Parti’nin 19 yıldır dimdik ayakta kalmasının sırrı budur. Nereden geldiğimizi, nerede durduğumuzu ve nereye gittiğimizi iyi bilmek zorundayız” ifadelerini kullandı.
İnsan tarihine büyük yürüyüşlerin yön verdiğini belirterek tarihten örnekler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarih boyunca insanlığa yeni istikametler kazandıran milletimiz, AK Parti’yi kurarak 21. yüzyıldaki büyük hamlesini başlatmıştır. Bu hamleyi zaferle neticelendirmek hepimizin en başta gelen görevidir. Her kim bu ulvi vazifenin hakkını vermezse millet ve tarih önünde vebal altına girer. Gerek üye olarak bu kutlu yola giren herkes işte böyle bir sorumluluk üstlenmektedir. Sizlere ve 11 milyon 200 bin üyemizin her birine güveniyorum” açıklamasında bulundu.
“Orman varlığımızı 1,9 milyon hektar artırarak 22,7 milyon hektara ulaştırdık”
AK Parti’nin yeni üyelerini toprağa dikilen fidanlarla karşılanmasının rastgele bir tercih olmadığını belirten Erdoğan, “Bu ülkede yıllarca çevrecilik adına kalkınmamızı, yatırımlarımızı, büyümemizi engellemeye yönelik faaliyetler yürütüldü. Attığımız her adımda belli kesimlerin koro halindeki itirazları ile karşılaştık. Pek çok projemize karşı ulusal ve uluslararası düzeyde kampanyalar yürütüldü. Bunların gerisine baktığımızda hiç birinin de gerçekte çevre hassasiyeti ile ilgisinin olmadığını görüyoruz. Kampanyaları doğrudan veya dolaylı olarak finanse eden yapıların derdinin çevre değil, Türkiye’nin gelişmesini, güçlenmesini engellemek olduğunu bildiğimiz için hiç birini umursamadık. Türkiye’de çevrenin korunmasına en büyük yatırımları biz yaptık” dedi.
AK Parti hükümetleri döneminde Türkiye’de 4,7 milyar fidanı toprakla buluşturduklarını, yıllık fidan üretiminin 75 milyondan 350 milyona çıkartıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülke genelinde yürüttüğümüz ağaçlandırma faaliyetleri sonunda orman varlığımızı 1,9 milyon hektar artırarak 22,7 milyon hektara ulaştırdık. Orman yangınları ile mücadelede dünyanın en başarılı ülkelerinden biri durumundayız. Gördüğünüz gibi teröristler boş durmuyor. Baktılar ki, insanları öldürmekle başarılı olamıyorlar, bu defa sessiz, masum ağaçlarımızı yakmaya başladılar. Bir insan gibi ağaçlar da bizim için bir canlıdır. Ecdadımız Fatih, ‘ormanlarımdan bir ağaç kesenin boynun vururum’ derken bu işe verdiği önem sebebiyledir. Bu teröristler benzini dökerek, Hatay’ın değişik ilçelerinde ormanlarımızı yaktılar. Buralarda ciddi mücadeleler yapıldı ve devam ediyor. Erozyon ile mücadelede çalışmalarımız sayesinde daha önce yılda 500 milyon tonu bulan kaybolan toprak miktarımızı 154 milyon tona kadar düşürdük. Korunan alanların sayısını 175’den 610’a çıkartarak, yıllık ziyaretçi sayısının 5,5 milyondan 52 milyona ulaşmasını sağladık. Tarihimizde önemli yeri olan Sakarya, Sarıkamış, Allahuekber dağları gibi yerlerin korunmasına özel ehemmiyet verdik. Milli parkların sayısını 13 ilave ile 45’e, tabiat parklarının sayısını 233 ilave ile 249’a, daha önce olmayan şehir ormanlarının sayısını 136’ya, bal ormanlarının sayısını 558’e yükselttik. Millet bahçeleri ile şehirlerimizde yeni hayat alanları oluşturuyoruz. Türkiye’nin 11 ilinde 81 milyon metrekare millet bahçesi yapma sözü verdik. Bugüne kadar 77 ilimizde 50 milyon metrekareyi bulan 270 adet millet bahçesinin yapımına başladık. Bunların 35 tanesini milletimizin hizmetine sunduk” diye konuştu.
“Gerçek çevrecilik işte budur Bay Kemal, bunları da öğren”
“Çiftçilerimize 2020’nin 11 ayında 17,1 milyar liralık tarımsal destek verdik” açıklamasında bulunan Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine de cevap verdi. Erdoğan, “Diyor ya ana muhalefetin başındaki zat, ‘çiftçilerimiz aç susuz.’ Defaatle bunları söylememize rağmen kulağı var düşmüyor, gözü var görmüyor, televizyonlarda sürekli anlatıyoruz, anlamıyorlar. Anlamak ta her yiğidin karı değil. Tarım ürünleri ihracatımızın 18 milyar doları bulması bu alanda ülkemizin geldiği yeri gösteriyor. Bazıları ya gıda sektörünün nasıl işlediğini bilmediği ya da sinsilik peşinde koştuğu için Türkiye’nin buğday, mısır gibi ürünleri ithal ettiğini söyleyerek kafaları bulandırmaya çalışıyor. Bizim buğday üretimimiz kendi tüketimimizin üzerindedir. Buna rağmen niye ithalat yapılıyor? Çünkü biz buğdaydan un üretiyor, makarna üretiyor, pek çok gıda madde üretiyor ve bunları da dışarıya ihraç ediyoruz. İhraca yönelik bir ithaldir. Bunu da ülkemizde işlemek suretiyle yapıyoruz. Anlamaz bu işlerden, sadece bol bol iftira atsın. Diğer alanlarda da aynısını yapıyoruz. Bazı ürünlerde spekülatörlerin stok yaparak fiyatları yükselttiğini gördüğümüzde ithalat yolunu açıyoruz. Üreticiyi de tüketiciyi de mağdur eden bu tür stokçuluk faaliyetlerine elbette göz yumamayız. Salgın döneminde tüm ülkeler gıda ürünlerinde ihtiyatlı bir gümrük politikası izlerken Türkiye’nin bunun dışında kalması beklenemez. Bazıları Türkiye’nin tohumda dışa bağımlı olduğunu öne sürüyor. Bizim sadece geçen yılki tohum ihracatımız 155 milyon doları buluyor. Sor be, görevlendir adamlarından birilerini, gelsinler sorsunlar. Ama dert başka. Aziz milletime sesleniyorum, geçen yılki sertifikalı tohum üretimimizde 1 milyon 134 bin ton ile bizden önceki döneme göre 8 kat artmıştır. Ata tohumu projemizde ülkemiz gen kaynaklarını oluşturan bitki çeşitlerini koruma altına alıyoruz. Hükümetlerimiz döneminde tarım ve orman alanında ülkemizin üretim ve ticaret kapasitesini katbekat artırdık. Evsel atıkların geri kazanımı konusunda yaptığımız çalışmalar sonucunda yüzde 35’lik bir seviyeye ulaştık. Bu alanda 100 bin kişiye istihdam sağlayacak ve yılda 20 milyar lira ekonomik kazanç oluşturacak bir geri dönüşüm sistemi kurmayı hedefliyoruz. Şuanda düzenli depolama hizmeti verilen nüfus oranımız yüzde 87’ye çıkmış durumdadır. Geri dönüşüm tesisleri konusunda henüz yüzde 13 seviyesinde olmamıza rağmen yıllık 35 milyar lirayı bulan bir ekonomik hacim oluştu. İnşallah bu oranı adım adım artıracağız. Sıfır atık projemiz yaygınlaştıkça özellikle plastik kirliliğinin azaldığını görüyoruz. Atık su arıtması için de çok büyük yatırımlar yaptık. Biz geldiğimizde sadece 145 atık su arıtma tesisi olan Türkiye, bugün bin 148 arıtma tesisi ile belediye nüfusunun yüzde 87,4’üne hizmet veren bir altyapıya sahiptir. Arkadaşlar, bunlar sıradan işler değil. Bütün bunlar çevreci anlayışın nereye geldiğini gösteren adımlar. Daha da ileriye gideceğiz. İstiyoruz ki denizlerimiz, ırmaklarımız, derelerimiz yapılan kolektör yatırımları ile atık su arıtma tesisleri ile pırıl pırıl olsun. Mavi bayraklı plajlarımızın sayısını 127’den 486’ya çıkarttık. Yerli ve yenilenebilir enerji alanında da çok büyük mesafe kat ettik. Türkiye geçtiğimiz yıl kullandığı elektriğin yüzde 62’sini yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elde etmiştir. Hidroelektrikte Avrupa’da ikinci ve dünyada dokuzunca, rüzgarda Avrupa’da yedinci ve dünyada 12. Sıradayız. Biz iktidara geldiğimizde böyle bir durum var mıydı? İnşallah amacımız yenilenebilir enerjinin her alanında dünyada ilk sıralara yerleşmektir. Gerçek çevrecilik işte budur Bay Kemal, bunları da öğren. Yıllarca bizi çevrecilik üzerinden eleştirenlerin hiçbirinden bu hakikatleri duyamazsınız, okuyamazsınız. Bunlar her şey gibi çevreyi de kendi kısır ideolojik hesaplarının bir aracı olarak kullanırlar. Biz bu dünyanın Rabbimizin emaneti olduğu inancı ile çevreyi korumak için her türlü gayreti göstermeyi sürdüreceğiz. Yeni üyelerimiz adına diktiğimiz fidanlar bu bakımdan çok ama çok anlamlıdır. AK Parti büyüdükçe Türkiye de daha yeşil, daha temiz bir çevreye kavuşacaktır” dedi.
“Hesabi değil hasbi olarak seçecek ve il teşkilatlarımızı böyle oluşturacağız”
Konuşmasının sonunda teşkilatlara seslenen ve kongrelerin sürdüğünü belirten Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Teşkilatlarımızda ‘sen ben’ olayını bir kenara koyalım. Kanaat önderi olan arkadaşlarımızı özellikle tercih ederek il teşkilatlarımızı oluşturalım. Bunu özellikle de ‘nefsi nefsi’ diye bağırarak yapmayalım. Burada bir davanın erleriysek, davanın erleri olarak olaya yaklaşalım. Bakışımız da böyle olsun. Gönül sofrasını böyle kuralım. İnanıyorum ki, siz değerli kardeşlerim bu hassasiyet içindesiniz. Gerek başkan arkadaşlarımızı, gerek il yönetiminde görev alacak arkadaşlarımızı bu hassasiyet içinde, hesabi değil hasbi olarak seçecek ve il teşkilatlarımızı böyle oluşturacağız. Yüzde 30 hanım kardeşlerimizden yönetimlere almanız, yüzde 30 genç kardeşlerimizden yönetimlere almanız, bunun dışında da ana kademeden seçmeniz isabetli olacaktır. Dinamik, sevilen, sayılan, vaktini bu işe ayıracak kadroları oluşturarak yolumuza devam edelim.” İHA
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...