AYASOFYA’NIN YENİDEN İBADETE AÇILIŞI VE!..

İK SÖZ M A B E T Kul olduğun bilerek girmelisin mabede, Oradan yol açıldı ta ezelden ebede!

İK SÖZ

M A B E T

Kul olduğun bilerek girmelisin mabede,

Oradan yol açıldı ta ezelden ebede!..

MM

GÖZLÜYORUM

AYASOFYA’NIN YENİDEN İBADETE AÇILIŞI VE!..

MEVLÜT MERGEN AMİDİ

Değil Ayasofya gibi tarihin derinliklerinden günümüze kadar gelen bir mabedin kapılarının Müslümanların “yüzüne” kapalı durması, bir namazgahın dahi kendinden beklenen ve isteneni yerine getirmemesi için insanlar tarafından “gadre” uğraması bizi “dilhun” eder, nitekim her vesile ile dile getirdiğimiz Mardin kapı kabristanındaki tarihi namazgahın yerle bir edilmesinden yürekten duyduğumuz “esef” gibi.

Ayasofya’nın kapısındaki “esaret” zinciri  nihayet kırılmıştır, o da bundan böyle yüzbinlerce diğer mabetler gibi müminlere kapısını açık tutacak içinde “alnı” secdeye gelenlerin dualarına “şahitlik” edecektir, Hazreti Allah (c.c.) yeryüzünü Müslümanlara “mescit” olarak tahsis etmiştir.

Çünkü Rabbimiz, kulları sınırları belirlenmiş mabetlere sıkışıp kalmasınlar istemektedir, gerçekten kimliğinde “islam” yazanlar namazın önemini kavradıklarında mevcut mabetlerin tamamı “yetersiz” kalacaktır, bu manada düşünüldüğünde Ayasofya “mazlum mabet”  olmaktan kurtulmuştur denilebilirken cemaat özlemi çeken diğer bütün mabetler ise “mahzun mabet cümlesinden” sayılmalıdır.

Merak eder dururum, acaba ülkemizdeki ibadethanelerin “cemaat” kapasitesi ne kadardır ve vakitlere göre “doluluk” oranları ne kadardır? Merakımı kim nasıl giderir bilemiyorum, bildiğim bu durum bir mahzuniyettir ve giderilmelidir.

Bir şarkı sözünde “Senede bir gün” dendiği gibi “haftada bir gün” doluyor cami ve mescitlerimiz, Cuma namazı saatlerinde caddeler, sokaklar, AVM’ler,  Kafeler insan kaynıyor, umursanmıyor minarelerden yükselen “kutsal çağrının” sesi, sözün burasında önümüzde olup da bize “gün be gün” yaklaşan bir günü hatırlatmak istiyorum, o gün “hesap” günüdür.

O gün kimin kimde “hakkı” varsa alacaktır, ibadethanelerde bulundukları ilin, ilçenin, köyün mezranın halkından davacı olacak ve “hak” talep edecektir, nasıl ki “kul hakkı” önemli ise, “mescit hakkı” da öyle belki daha çok önemlidir, bugün semtlerindeki camilere mescitlere “bigane” kalarak büyük günahlar yüklenenler yarın “o hakkı” nasıl ödeyecekler?

Durmadan camiler, mescitler yapıyoruz çok güzel, bu mabetlerin içini halılarla,   çinilerle, avizelerle “tefriş” ediyoruz bu daha çok güzel, öte yandan bu mabetlere gelmesini istediklerimizi futbol sahalarına, kafelere, kısaca başka adreslere yönlendiriyoruz,  acaba kimi kandırıyoruz böyle yapmakla?

Kimseyi kandırmıyoruz canlarım kimseyi, biz kendi kendimizi “ben yaptım oldu” yanlışının içinde ve “benim oğlum bina okur, döner döner yine okur” tekerlemesini şekerlendirerek sunuyoruz.

Ayasofya bize bu gün bunları söyletti, yarına Allah kerim..

Selam ve dua ile
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...
ÇOK OKUNAN HABERLER