Ağrı'da anneleri ile buluşması için ağıllardan çıkarılan kuzular, kokusu ve sesi sayesinde yüzlerce koyun arasından annelerini rahatlıkla bulup süt emiyor. Bu anlar izleyenlere adeta terapi gibi geliyor.
Doğal güzellikleri, yaklaşık 2 bin rakımı ve harika doğası ile ülkeden farklı bir coğrafya gibi olan Ağrı merkeze bağlı köylerde ikamet eden vatandaşların gelir kaynakları arasında tarım ve hayvancılık önemli bir yer tutuyor.
İki milyona yaklaşan küçükbaş hayvan varlığı ile Ağrı, ülkede önemli bir yere sahip.
Harika doğası ile insanlara görsel şölen sağlayan kentin farklı bölgelerinde bugünlerde çeşitli tatlı telaşlar var.
Bu telaşlardan biri yaklaşık iki aylık olan kuzuların yetiştirilmesi telaşı. "Baharın habercisi" olarak adlandırılan ve sevimli halleriyle ilgi odağı olan kuzular, şimdilerde annelerinden ayrı bir ortamdaki ağıllarda tutularak hem ot yeme hem de su içme alışkanlığını öğrenmeleri sağlanıyor.
Kuzuların sütle beslenip gelişimlerinin daha hızlı olması için sabah ve akşam saatlerinde ağıllardan çıkarılıp anneleriyle buluşturulma anı ise renkli görüntüler oluşturuyor.
Kuzular yüzlerce koyun arasında annesini buluyor
Konuldukları ağıl kapısının açılmasıyla koşarak sürünün arasında karışan yüzlerce kuzu, koku ve ses sayesinde yüzlerce koyun arasında annelerini bulup süt emiyor.
Kuzuların arasından dişiler damızlık olarak sürüde bırakılırken, erkekler ise çevre il ve ilçelerdeki tüccarlara satılıyor.
Kuzular ve anneleri arasındaki bağın kendilerini etkilediğini belirten yetiştirici Ahmet Aktay, buluşma anlarının kendilerine terapi gibi geldiğini söyledi.
Ağrı merkeze bağlı Badıllı (Badılya) köyünde yetiştiricilik yapan besici Aktay, koyun beslemenin tatlı ve zor yanlarının olduğunu söyledi.
Ahmet Aktay, "Koyunlarımızın hepsi damızlıktır ve bunlardan 300 tanesi doğurdu. 300 tane anaç 300 tanede kuzu var bizim. İlgileniyoruz hayvancılıkla. Sabah erken anaç koyunları bırakıyoruz yaylaya otlamaları için. Yaklaşık 3 saat otladıklarından sonra geri getiriyoruz kuzuları onların sürüsüne katıyoruz. Annelerini emiyorlar ve daha sonra anneleri ile birlikte otlamaya çıkıyorlar. Benim için kuzuların anneleri ile buluşması bir terapi gibi geliyor." ifadelerini kullandı.
Hayvancılığın zorlu taraflarının olduğunu hatırlatan Aktay, "Hayvancılık aynı zamanda biraz zahmetli oluyor, çoban sıkıntısı var. Artık eskisi gibi kimse çobanlıkta yapmak istemiyor. Her yıl 2 tane çoban tutuyorum, bayağı masraflı ve zahmetlidir. Kış mevsiminde de yaklaşık 5 ay hayvanlara bakıyoruz. Her ay iki çobana ortalama 60 bin TL maaş veriyoruz." dedi.
İlke Haber Ajansı