Mizgin TABU - ÖZEL HABER - kayapınar ilçesi son yapılan nüfus sayımı ile birlikte nüfus olarak Diyarbakır’ın en büyük ilçesi haline geldi. Maalesef ilçenin büyümesi kendi ile beraber çarpık kentleşme, göç ve hasarlı yapılar sorunlarını getirdi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) 2024 yerel seçim için adaylarını önseçim ile belirledi ve Kayapınar’da yapılan seçimde Eğitmen olan Cengiz Dündar birinci olarak, DEM Partinin Kayapınar Belediyesi eşbaşkan adayı oldu. Biz de kendisi ile seçim ve ilçenin genel durumuna ilişkin bir röportaj gerçekleştirdik.
İşte Öz Diyarbakır Gazetesinin özel röportajı
Diyarbakır’ın en büyük ilçesi olan Kayapınar da eş başkan adayısınız, bize kısaca eş başkanlık sisteminden bahsedebilir misiniz?
Eş başkanlık eşitlikçi yaşam felsefesine dayanan, toplum her alanına eşitlik ilkesi üzerinden bir yaklaşımı esas alan ve en önemlisi de toplumsal sorunlara kadın bakış açısıyla yaklaşan ve çözüm üretmeyi esas alan bir sistemdi.
Yönetim erkine, şekilsek olarak iki koltuğun veya iktidarın paylaşılması olarak yaklaşmaktan öte eril zihniyete karşı bir hamledir.
Kayapınar’a daha iyi hizmet verebilmek için ekibinizi oluşturdunuz mu, bu ekipte kadın ve gençliğin yeri nedir ve bu ekipte hangi meslek gruplarını özellikle değerlendireceksiniz?
Yerel yönetimler kamusal alanın bir parçası dolayısıyla bir hukuka tabi olan resmi kurumlardır. Mevcut hükümetin ülkesi nasıl yönettiği ve mevcut kamusal alanı nasıl tesis ettiğini tüm kamuoyu çok iyi bilmekte.
Burada görülmesi gerek temel hususlardan bir tanesi de kayyım gasplarıyla yönetilen Doğu’daki belediyelerde uygulanan personel politikalarıyla diğer belediyelerde uygulanan politikaların birbirinden çok farklı olduğu gerçeğidir. Kayyım rejimi ile yönetilen tüm belediyelerde tüm stratejik birimler vasıfsız ve liyakatsiz kadrolarlarla doldurulmuş ve pozisyonları yasa ile güvenceye alınmış.
Bizler yeni bir personel ve yönetim mekanizmalarını tüm bunlara rağmen elbette ki hayata geçireceğiz ama bunun için belli bir zamana ihtiyacımız olacak. En basitinden direk sözleşmeli personel alımı yapılamıyor, bunun için KPSS şartı getirilmiş, dolasıyla bu koşulları yerine getiremeyen hiçbir teknik ve uzman kadrosu ile direk çalışamayacağız.
Yine kadın ve genç arkadaşlar boyutuyla ifade etmek gerekirse, eşit temsiliyet ilkesini esas alan bir parti gerçeği ve seçim beyannamemiz var, dolayısıyla bu esaslar doğrultusunda ileriki süreçlerde kadro politikamızı gerçekleştireceğiz.
Size göre yerel yönetim ekseninde sivil toplum örgütlerinin önemi nedir? Kayapınar de bu STK’lar ile nasıl ilişki geliştireceksiniz?
Bizim ilk günden beri temel yaklaşımımız siyasetin demokratikleşmesi ve vesayetten çıkması üzerinden yeni alanların inşa edilmesi gerektiği gerçeğidir. Bunu da üçüncü alan olarak ifade ettiğimiz sivil toplumun geliştirilmesi ve toplumun bu alanda da örgütlenerek demokratik süreçlere katılımını olarak görüyoruz.
Bu konuda geçmişten günümüze yerel yönetim politikalarımızı hem oluştururken hem de toplumsal alanda yaşamsallaştırmada STK ve DKÖ vb. esas alma ve ortaklaşma temel politikamız olmuştur. Bu esasta hem kadın, gençlik hem ekoloji, çevre eğitim sağlıktan tutalım spor, sağlık dezavantajlı kurumlarda göçe ve DKÖ’lerin hassasiyetlerini esas alan bir yerden politikalarımızı oluşturmayı esas alıyoruz.
Bu temelde kentin tüm dinamikleriyle yaptığımız istişare ve çalıştaylarla önümüzdeki dönemin politikalarını belirleyeceğiz. Dolasıyla yerelin hassasiyetlerini baz alan bir yerel yönetim politikasını hayata geçireceğiz.
Belediyecilik biraz resmi, biraz özel, biraz da siyasal bir kurumdur. Hep bu kurumlarda çalışmanın zor ve sıkıntılı bir is olduğu ifade edilir? Bu gerçeklik ya da algıyı ortadan kaldıracak nasıl bir yönetim anlayışı vaat ediyorsunuz?
Öncelikli olarak demokratik, katılımcı ve özgürlükçü bir yerel yönetimler politikasını esas alacağız. Tüm toplumsal kesimlerin kendini yerel yönetimlerin öznesi hissedeceği Demokratik, ekolojik ve Kadın özgürlükçü politikaları esas alan ve bunun zihniyetini kamusal alan dışında tesis etmeye çalışan halkçı yerel yönetimler anlayışını vaat ediyoruz.
Mevcut kayyım yönetiminin halkın belediyesine hangi anlayış, yöntem ve uygulamalar ile zarar verdi, kayyım yönetiminin belediyeye bırakmış olduğu borç miktarı, belediyenin yapılarının başka kurumlara devri ve satılmalarını tespit edebildiniz mi?
Kayyım politikalarının özünde zamana yaydırılmaya çalışan beyaz bir soykırım gerçeği var. Bir şey ise iradi süreçlerine sahip çıkan kürdün sistem dışına itilmesi ve iradesizleştirilmesine yönelik ciddi bir kırım politikasına maruz bırakılması durumu var. Kürdün asli değerlerinden koparmayı, dilinden kültüründen ve tarihsel geçmişinden ve kimliğinden soyutlamaya çalışan, bu rejimin son yıllarındaki temel uygulama alanı kayyım politikalarıdır.
Kayyımın değerlere yönelik kırımı kadar fiziki mekânlarında işlevleri boyutuyla Türkistan sentezli yeni rejime örgütlenme ve zihni dönüşüm gerçekleştirecekleri alanlara dönüştürmeye yönelik politikaların
Maalesef Diyarbakır geneli gibi Kayapınar da uyuşturucu ve bağımlılık başlıca sorun haline geldi, gençler, kadınlar, çocuklar, yetişkinler hatta yaşlılar bile bağımlılık ile boğuşmakta, bu konuda nasıl bir yol izleyeceksiniz ve hangi kurumlar ile iş birliği geliştireceksiniz?
Öncelikli olarak uyuşturucunun kullanma oranının artması ile toplumu yozlaştırmaya çalışılmasına ilişkin coğrafya ve zaman kavramı ile birlikte ele almamız gerekir. Bir diğeri de içinden geçtiğimiz sürecin bir umutsuzluk ve geleceksizlik üzerinden bilinçli bir şekilde kurgulanmaya çalışıldığını iyi okumak gerekir. Yeni temelde bilinçli bir şekilde kurculanmış ve sistematikleştirilmeye çalışan bir devlet politikası ile karşı karşıya olduğumuzu iyi tahlil etmemiz gerekiyor. Tüm bu okumaların ışığında öncelikli olarak toplumda bir umut ve gelecek sunabilecek alternatif yaşam alanları sunmak gerekiyor. Yine ailelerin bu konuda bilinçlendirilmesi ve desteklenmesi gerekir. Bunu da toplumsal örgütlülüğü ve bilinçlenmeyi artırarak yapabiliriz. Bu temelde uyuşturucu ile mücadele merkezlerini kurmak gerekiyor. Bu merkezler tıbbi merkezler olarak işlev görecek ve aynı zamanda psikolojik destek görevini görecek kurumsal mekânlar olacak. Bu yönlü politikalarımızı tüm belediyelerle ortak stratejik planlara dahil ederek genel politikalarımız haline getireceğiz. En temelinde uyuşturucuya bulaşmamış gençlerimizi bu illetten uzak tutacak alternatif etkinlik alanları ve kültürel sanatsal aktivitelere teşvik ederek alternatifsiz olmadıklarını göstereceğiz.
Kayyım yönetim dil ve kültür çalışmalarını yapan kurumları kapattı, belediyecilikte dil ve kültür çalışmalarının önemi nedir, bu konuda ne tür kurumlar oluşturacaksınız ve çalışmalar yürüteceksiniz?
Kayyım rejiminin temelinde asimilasyon ve hafıza kırımı vardır. Asimilasyon ve hafıza kırımının en sonuç alıcı yönteminde yüzyıllardır dil ve kültür üzerinden yaşamsallaştırmaya çalışılmaktadır.
Kayyımların işgal ettikleri belediyelerde ilk iş olarak çok dilli belediyeciliğe yönelik geçmişte oluşturulan ve geliştirilen ne varsa hepsine saldırmış ve alanlardaki hizmetlere son vermiştir. Tarihsel kültürel değerlerden tutalım Kürdün hafıza mekanizmalarına kadar her türlü Kürdi değer gündelik yaşamın dışına itilmiş ve hiçselleştirilmiştir. Bu konuda durmadan, aralıksız yeniden inşa edeceğiz ve yeniden yaşamsallaştıracağız.
Cengiz Dündar kimdir?
Dündar 1977 yılında Diyarbakır'da doğdu, 2000 yılında Dicle Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulundan mezun oldu. 1997 ile 2000 yılları arasından HADEP Gençlik Kollarında görev aldı. 2000 yılından itibaren Eğitim Sen ve Diyarbakır KESK Şubeler Platformunda sosyal sorumluluk projeleri, Emek Akademisi, Yerel Gündem 21 ve Eğitim Sen Hukuk Komisyonunda görev yaptı. Eğitim Destek Evlerinin Koordinasyonunda ve 2009 yılında Amedspor’un kuruluşunda görev alan Dündar, 2014 yılında kadar kulübün başkanlığını yaptı. 2009-2014 arasında Mezopotamya Kulüpler Birliği Kurucu üyeliği ve Asbaşkanlık yapan Dündar, 2017 yılında ilk önce Karaman’a sonra Siverek ilçesine sürgün edildi. Dündar, Amed’e döndükten bugüne Eğitim Sen ve KESK bünyesinde STK ve sosyal sorumluluk çalışmaları yürüttü.
Mizgin TABU