Akciğer kanserinde en etken maddenin sigara olduğuna dikkat çeken Onkoloji ve Göğüs Cerrahisi uzmanları, meme kanserinde ise beslenmenin önemli olduğunu aktardı.
Medical Park Elazığ Hastanesi’nde kanser farkındalık haftası nedeniyle Tümör konseyindeki uzman doktorlar bir araya gelerek bilgi verdi. Düzenlenen programda kanserde erken teşhise, gelişen teknolojilere ve nedenlerine değinildi.
Kanserin normal bir hücrenin anormal bir hal alması olduğuna değinen Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ramazan Yıldız, “Farklı dokular şeklinde ortaya çıkmasıyla oluşmaktadır. Kansere en önemli etken sigaradır. Akciğer kanseri bunlardan biridir. Bunun dışında beslenme alışkanlığı da önemlidir. Meme kanseri gibi birçok kanserde beslenme çok önemlidir. Kanser, bulunduğu tipe ve bölgeye göre değişmektedir. Akciğer kanseri, öksürük, balgam, nefes darlığı, göğüs ağrısı şikayetleriyle karşımıza gelebilir. Bir mide kanseri, midede ekşime, yanma şikayetiyle gelebilir. Bağırsak kanseri dışkı alışkanlığında değişiklik, kanama gibi semptomlarla gelebilir. Bu şikayetler olduğunda doktora başvurma çok önemlidir. Erken teşhis konduğunda ameliyat ve koruyucu tedavilerle tekrarlanması önlenir. Bu hastalar ömür boyu hastalıksız yaşama devam ettirilebilir. Geç kalındığında ise hasta 4. evre şeklinde karşımıza gelebilir. Tedavi sürecinde sıkıntılar olabilir" dedi.
"Tarama yapılması çok önemlidir"
Hangi tür kanserlerde daha dikkatli olunmasıyla ilgili bilgi de veren Doç.Dr. Yıldız, "Tarama yapılan kanserler çok önemlidir. Burada meme kanseri çok önemlidir. 15 yıl önce bize gelen hastalara popülasyonuyla şimdiki hastalara baktığımızda eskiden evre 3 -4 hasta ağırlıkta iken şimdi ise daha erken evre 1-2 hastalar daha çok karşımıza çıkmaktadır. Bu bizim için çok değerli noktadır. Momografi 40 yaşından itibaren yapılması gerekiyor. Bağırsak kanseri açısından 50 yaşından itibaren kolonoskopi taraması çok önemlidir. Akciğer kanserinde 30 yıl sigara içmiş birinde 55 yaşından itibaren ince kesili bir akciğer tomografisi önerilmektedir” ifadelerini kullandı.
"Akciğere bıçak değmez diye bir anlayış vardı yanlış"
Akciğer kanserinin nedeninin yüzde 90 oranında sigara olduğuna dikkat çeken Göğüs Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Tayfun Kermenli, “50 yaşında 20 yılık sigara içen biri için akciğer kanseri olma ihtimali yüksektir. Bu hastalarda kanser riski 20 kat artmıştır. Akciğer kanserli hastalarda 20 yıldan fazla sigara içen varsa bu hastalarda mutlaka düşük doz tarama önerilmektedir. Akciğer tomografisi ile yapılan taramalar sonucunda erken evrede kanser saptanırsa bunlara cerrahi uygulanmaktadır. Akciğer kanserinde yüzde 20 oranında cerrahi şansı olmaktadır. Cerrahi uygulanamayan grubu düşündüğümüzde çok küçük ama bizim için çok şanslı hastalar. Eskiden yanlış bir anlayış vardı. Akciğere bıçak değmez. Değdiğinde yayılır diye bir inanış vardı. Bu tamamen daha önceki tanı eksiğinden kaynaklanıyor. Şimdi ise tanı ve cerrahi yöntemlerin artmasıyla bu risk ortadan kalktı. Bu gibi sistemlerle cerrahi uygulamaktayız. Kapalı sistemleri daha çok öneriyoruz. Teknolojinin artmasıyla kapalı sistemlerdeki gelişmelerle birlikte hastanın hem konforu artı hem de ameliyat sonrasında daha çabuk iyileşme sağlandı. Aynı zamanda ameliyat sonrası uzun süren ağrılar azalmış oluyor. Açık ameliyatla 2 yıl süren ağrıları kapalı ameliyatla azaltıyoruz. Bazen hiç ağrı çekmeyen hastalarımız da oluyor” diye konuştu. İHA
Medical Park Elazığ Hastanesi’nde kanser farkındalık haftası nedeniyle Tümör konseyindeki uzman doktorlar bir araya gelerek bilgi verdi. Düzenlenen programda kanserde erken teşhise, gelişen teknolojilere ve nedenlerine değinildi.
Kanserin normal bir hücrenin anormal bir hal alması olduğuna değinen Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ramazan Yıldız, “Farklı dokular şeklinde ortaya çıkmasıyla oluşmaktadır. Kansere en önemli etken sigaradır. Akciğer kanseri bunlardan biridir. Bunun dışında beslenme alışkanlığı da önemlidir. Meme kanseri gibi birçok kanserde beslenme çok önemlidir. Kanser, bulunduğu tipe ve bölgeye göre değişmektedir. Akciğer kanseri, öksürük, balgam, nefes darlığı, göğüs ağrısı şikayetleriyle karşımıza gelebilir. Bir mide kanseri, midede ekşime, yanma şikayetiyle gelebilir. Bağırsak kanseri dışkı alışkanlığında değişiklik, kanama gibi semptomlarla gelebilir. Bu şikayetler olduğunda doktora başvurma çok önemlidir. Erken teşhis konduğunda ameliyat ve koruyucu tedavilerle tekrarlanması önlenir. Bu hastalar ömür boyu hastalıksız yaşama devam ettirilebilir. Geç kalındığında ise hasta 4. evre şeklinde karşımıza gelebilir. Tedavi sürecinde sıkıntılar olabilir" dedi.
"Tarama yapılması çok önemlidir"
Hangi tür kanserlerde daha dikkatli olunmasıyla ilgili bilgi de veren Doç.Dr. Yıldız, "Tarama yapılan kanserler çok önemlidir. Burada meme kanseri çok önemlidir. 15 yıl önce bize gelen hastalara popülasyonuyla şimdiki hastalara baktığımızda eskiden evre 3 -4 hasta ağırlıkta iken şimdi ise daha erken evre 1-2 hastalar daha çok karşımıza çıkmaktadır. Bu bizim için çok değerli noktadır. Momografi 40 yaşından itibaren yapılması gerekiyor. Bağırsak kanseri açısından 50 yaşından itibaren kolonoskopi taraması çok önemlidir. Akciğer kanserinde 30 yıl sigara içmiş birinde 55 yaşından itibaren ince kesili bir akciğer tomografisi önerilmektedir” ifadelerini kullandı.
"Akciğere bıçak değmez diye bir anlayış vardı yanlış"
Akciğer kanserinin nedeninin yüzde 90 oranında sigara olduğuna dikkat çeken Göğüs Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Tayfun Kermenli, “50 yaşında 20 yılık sigara içen biri için akciğer kanseri olma ihtimali yüksektir. Bu hastalarda kanser riski 20 kat artmıştır. Akciğer kanserli hastalarda 20 yıldan fazla sigara içen varsa bu hastalarda mutlaka düşük doz tarama önerilmektedir. Akciğer tomografisi ile yapılan taramalar sonucunda erken evrede kanser saptanırsa bunlara cerrahi uygulanmaktadır. Akciğer kanserinde yüzde 20 oranında cerrahi şansı olmaktadır. Cerrahi uygulanamayan grubu düşündüğümüzde çok küçük ama bizim için çok şanslı hastalar. Eskiden yanlış bir anlayış vardı. Akciğere bıçak değmez. Değdiğinde yayılır diye bir inanış vardı. Bu tamamen daha önceki tanı eksiğinden kaynaklanıyor. Şimdi ise tanı ve cerrahi yöntemlerin artmasıyla bu risk ortadan kalktı. Bu gibi sistemlerle cerrahi uygulamaktayız. Kapalı sistemleri daha çok öneriyoruz. Teknolojinin artmasıyla kapalı sistemlerdeki gelişmelerle birlikte hastanın hem konforu artı hem de ameliyat sonrasında daha çabuk iyileşme sağlandı. Aynı zamanda ameliyat sonrası uzun süren ağrılar azalmış oluyor. Açık ameliyatla 2 yıl süren ağrıları kapalı ameliyatla azaltıyoruz. Bazen hiç ağrı çekmeyen hastalarımız da oluyor” diye konuştu. İHA