USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

‘SAMİMİYETSİZLİK VE İKİ YÜZLÜLÜK VAR’

‘SAMİMİYETSİZLİK VE İKİ YÜZLÜLÜK VAR’

Birlik ve Akademik Düşünce Derneği tarafından yayınlanan ve Başkan Recep Tayip Erdoğan başta olmak üzere tüm birimlere takdim edilen özelde Diyarbakır, genelde bölge illerini kapsayan analiz raporunun

Birlik ve Akademik Düşünce Derneği tarafından yayınlanan ve Başkan Recep Tayip Erdoğan başta olmak üzere tüm birimlere takdim edilen özelde Diyarbakır, genelde bölge illerini kapsayan analiz raporunun yayınlandığı her sayfası ciddi konuları aydınlatmaya devam ediyor. Her satırı adeta bir ders veren rapor Diyarbakır’ın farklı ilçelerinde 845 vatandaş ile yüz yüze yapılan görüşmeler neticesinde 60 günde tamamlandı. Bölgedeki siyasi gözlemlere çok farklı bir perspektif kazandıran yazı dizimizin bu günkü konusu aday veya aday adaylarını, Bürokratik oligarşiyi irdeleyen bölümler içeriyor.

Birlik ve Akademik Düşünce Derneğinin yaptığı ve kamuoyu ile paylaştığı Analiz raporunun etkisi hala kulakları sağır edercesine yankılanıyor. Derneğin genel başkanı Muhammed Beybur’un açıkladığı analiz raporunun devamında seçimler sırasında boy gösteren aday adaylarının ve bazı adayların samimiyeti sorgulandı, toplumsal gelişimin önündeki en büyük engel olan Bürokratik oligarşi irdelendi.

İşte o raporda can alıcı Adaylar ve Bürokratik oligarşi başlıklı analiz raporunun devamı:

‘ADAYLAR KENDİLERİ SÖYLEDİ, KENDİLERİ DİNLEDİ’

Ak parti teşkilatları ve mevcut adayların çoğu, seçim dönemlerinde belirli köy ve mahallelere giderek, seçim çalışmaları yapmakta, gittikleri yerlerde kendilerine muhalif seçmen olmadığından dolayı, tümü kendi taraftarları olduğu için, halkın sorunlarından ve dertlerinden bihaber, kendileri söylemiş olup, kendileri dinlemişlerdir. Bu tür adaylar, gittikleri yerlerde muhalif grupların olması ve bu anlamda kendilerini rencide edici sözlerden sakınmak için, seçim esnasında çoğu zaman, sürekli aynı mıntıkaları ziyaret etmişlerdir. 24 Haziran 2018 seçimlerinde, sahada 2-3 adayın dışında, diğer adaylar herhangi bir çalışma yapmamış olup, bu çalışan adaylar ise, gün içerisinde 10-15 köy gezerek, seçmenin sandığa gitmesine ve sonuçlara kısmen de olsa olumlu yansımasına neden olmuştur.

‘KİLİT SEMTLERDE SEÇİM BÜROLARI AÇMADILAR’

Ak Parti Diyarbakır seçmeninin çoğunun ikamet ettiği ve seçimlerin genel anlamda kaderini değiştiren, Bağlar, Ali paşa, Şehitlik, ve Aziziye gibi semtlerde, bu seçimde dahil olmak üzere, yıllardan beri seçim bürolarının açılmadığı, bu semtlerde seçim çalışmaları yapılmadığı ve bu bölgelerde yaşayan halkla bire bir görüştüğümüzde, önemli bir bölümünün, Ak Parti adayları ile birlikte, İl ve İlçe Başkanlarını dahi, tanımadıklarını beyan etmektedirler. Seçim bürosu açan adayların bir kısmı da, gidecek yer ve halkta yüz bulamadıklarından dolayı, sürekli birbirlerinin bürolarını ziyaret etmektedirler.

‘ADAYLARIN BİRÇOĞU HDP GALİBİYETİNİ KABULLENMİŞTİ’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hassasiyetlerini taşımayan, dava bilincinde olmayan, adaylık sürecinde Ankara’ da kamp kuran, gitmedikleri yer ve çalmadıkları kapı kalmayan adayların, listelere girdikten sonra önemli bir kısmının, seçim bürosu açma zahmetine dahi girmediği, seçim bürosu açmayan adayların, seçim bürosu açan diğer adayların peşlerine takıldığı, birçoğunun zaten bu sıralamadan seçilemeyiz düşüncesiyle, HDP’ nin seçimleri kazanacağını önceden kabullenerek, Ak parti lehine sahada çalışma bile yapmadıkları, seçim döneminde tarafımızdan görülmüş olup, seçmen tarafından da şiddetle kınanan ve kabulü mümkün olmayan bir durumdur. 24 Haziran seçimleri belli olduktan ve aday listeleri kesinleştikten sonra, listelere giren bazı adayların, seçmen nezdinde karşılıklarının olmadığı, Ak parti camiasından ve düşüncesinden uzak oldukları, bazı isimlerin terör örgütleri ile irtibatlı oldukları, oy potansiyellerinin olmadığı, bazı adaylar hakkında ciddi anlamda parasal yönden şaibelerin olduğu, seçmene şefkat ve tevazu ile yaklaşmayıp, havadan baktıkları tespit edilmiştir.

‘ADAYLIK DÖNEMİNDE DAHİ MOBİNG UYGULAYANLAR OLDU’

Seçim döneminde bazı Ak Partili adayların, kamu kurumlarında yönetici olarak görev yapan, ancak Ak parti ile uzaktan ve yakında alakası olmayan akrabalarının, daha seçimler bitmeden aday olan akrabalarına güvenip, bu kurumlarda görev yapan Ak Partili ve Devletçi zihniyette olan kamu çalışanlarına ‘’ MOBBİNG’’ uyguladıkları, ‘’bu saatten sonra biz ne dersek o olur ve seçim sonrası sizlerle görüşeceğiz’’ gibi üsluplar kullanarak, kamu çalışanlarını tehdit ettikleri, derneğimize gelen şikâyetler üzerine, tarafımızdan yapılan araştırmalar neticesinde, tespit edilmiştir. Bu ve buna benzer nedenlerden dolayı, bu seçmenlerin 24 Haziran seçimlerinde büyük oranda Ak partiye oy vermedikleri, bazı kurum amirlerinin yanlı ve yanlış tavırları neticesinde, halkın devlete ve adalete olan güveninin zedelendiği ve vatandaşın devletçi zihniyetten uzaklaşmasına neden olduğu gözlenmiştir. Halk, teşkilatların ve Milletvekillerinin yanına gitmeye mesafelidir, çünkü seçimler bittikten sonra ulaşılmazdırlar, bu nedenle teşkilatlar ve Milletvekilleri, halkın ayağına gitmeye, onlara dokunmaya, dertleriyle dertlenmeye, sevinçlerini paylaşmaya, yaralarına merhem olmaya ve onlarla iletişim kurmaya mükelleftir. Milletvekili seçilme gayreti ve çabası içerisinde olanların, fikir ve proje bazında, halka sunacağı elle tutulur somut bir şeyleri olmayanların, kendi partilerine, Devletlerine ve milletlerine faydaları, toplum tarafından tartışılır hale gelir. Bu meyanda “Gidemediğin yer senin değildir, tutamadığın el senden değildir’’ şiarıyla hareket edilmesi gerekir ki, bu kadar emek heba olmasın ve başarı sağlanarak, muvaffak olunsun.

‘TEŞKİLATLARI AİLE ŞİRKETİNE ÇEVİRDİLER’

Geçmiş dönemlerde Ak parti’ den hasbelkader aday olanların ve görev alanların teşkilatları çevrelemesi, ‘’ AİLE ŞİRKETİ’’ haline dönüştürmesi, teşkilata gönül veren Ak parti seçmenleri tarafından kabul görmeyen bir durum olduğu gibi, ciddi anlamda da yadırganmaktadır. Yıllardan beri Diyarbakır’ da bazı ailelerinin kurmuş oldukları  ‘’Derebeylik ve ağalık’’ sistemine karşı, vatandaşların zaman içerisinde vermiş oldukları tepkiler, hafızalardan silinmediği gibi, unutmamak ta lazım. Bu kişiler ve aileleri, yıllardan beri Diyarbakır’ da ki tüm kamu kurumları üzerinde tahakkümlerini halen sürdürmekte olup, kendilerine yakın olmayan ve biat etmeyen kişileri de, herhangi bir makama getirmedikleri gibi, gelmelerine de müsaade etmeyerek, bu anlamda dışlamışlardır. Bu ailelerden gelen baskılar, toplumu kutuplaşmaya ittiği gibi, Ak Partiden ve devletten de soğutarak, halk arasında kırgınlıklara sebep olmuş olup, 24 Haziran 2018 seçim sonuçları, bunun en bariz ve gözle görülür örneği olmuştur.

‘ÇOK SAYIDA ADAY AK PARTİ ALEYHİNE ÇALIŞTI’

Listelere girmek için mücadele eden 217 aday adayının % 90’nı, listeler açıklandıktan sonra, Ak Parti lehine sahada çalışmayı bırakın, birçoğu Ak Parti aleyhine çalışarak, mevcut adayları provoke ederek, Ak Partinin kaybetmesi için, sahada canla başla mücadele etmişlerdir. Bu durum yıllardan beri böyle gelmiş ama bundan sonra böyle gitmemeli, çünkü Diyarbakır’ da halkın verdiği oy, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ a verilen oylardır. Cumhurbaşkanının 24 Haziran 2018 seçimleri öncesinde, seçim listelerinde olan bazı adaylara karşı, halkın vermiş olduğu haklı tepkinin ve olayın vahametinin farkında olması nedeniyle Diyarbakır’ a gelerek, halka hitaben yapmış olduğu konuşmasında, halkın kendisini Diyarbakır listesinde kabul ederek, bu şekilde oy vermelerini istemesi, yaşanan içler acısı tablonun, apaçık göstergesidir. 24 Haziran 2018 seçimlerinde, Ak Partinin Diyarbakır’ da aldığı sonuçta, Cumhurbaşkanının Diyarbakır konuşmasının etkili olduğu, oy anlamında da sandığa olumlu yansıdığı görülmüştür.

‘BÜROKRATİK OLİGARŞİ’

Diyarbakır’ da geçmiş yıllardan günümüze kadar gelen bürokratik oligarşi, Ak parti hükümetleri döneminde, daha yaygın ve çekilmez bir duruma gelmiştir. Diyarbakır’ a atanan bürokratların çoğu, fetö terör örgütü ile bağlantılı olan, bunların emrinden çıkmayan ve bu örgütten aldıkları talimatlarla, bu kurumları yıllarca idare eden kişilerden oluşmuştur. Diyarbakır’ ın eski kolordu komutanı başta olmak üzere, birçok askeri erkânının, fetö terör örgütünden tutuklanıp ihraç edilmeleri, eski Diyarbakır Valisinin ve yine birçok Vali Yardımcılarının tutuklanmaları ve ihraç edilmeleri, fetö terör örgütünün Diyarbakır’ da ne kadar etkili olduğunun, en bariz örneğidir. Yıllar önce gerek geçmiş hükümetler döneminde, gerekse de Ak Parti döneminde, fetö terör örgütüne mensup bürokratların, sürgün anlamında başta Diyarbakır olmak üzere, Güneydoğunun çeşitli illerine gönderildiği ve bölgeyi kaşıdıkları, tüm kesimler tarafından bilinmektedir. Bu kişilerin, Bakanlıklarda görev yapan fetöcü üst düzey bürokratlar tarafından, bu bölgelere gönderilme amaçları, yıllardan beri (PKK) terör örgütünün tahakkümü altında sömürülen kürt halkına, daha fazla zulüm etmek, bu bölgelerde yaşayan halkı, devlet aleyhine kışkırtmak, bölge halkını ayrıştırmak, kin ve nefrete sürüklemek amacı güdülmüş olup, bunu da bölgeyi karıştırarak başarmışlardır. Diyarbakır halkı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ ın fetö terör örgütü ile olan mücadelesine, sonuna kadar güvenmekte ve desteklemektedir. Diyarbakır’ da bu örgüte karşı yürütülen operasyonları, Diyarbakır halkı yeterli ve inandırıcı bulmamakla birlikte, operasyonlara şer güçler tarafından müdahale edildiğini ve bu işin Diyarbakır’ da sulandırılarak, birçok kişinin bu konuda korunduğu düşünülmektedir.

Diyarbakır’ da, bürokratik oligarşinin en çok yaşandığı kurumların başında olan Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlüğü gelmektedir. Bu kurumların çalışanlarının fazla olması ve bu kurumların işlevsel anlamda geniş halk kitlelerine hitap etmesi münasebetiyle, sürekli su istimallere açık olup, bu kurumların daha sıkı bir denetim altında tutulması elzemdir. Tüm kurumlarda hata ve kısmi de olsa su istimaller yaşanabilir, ancak eğitim ve sağlık konusunda, bunun olması ve yaşanması, asla kabul edilir bir durum olmadığı gibi, telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracağı da aşikârdır. Tüm kurumlarda görev yapan idarecilerin bir kısmının, halktan bihaber, kendi menfaatleri doğrultusunda yıllarca bu koltukları işgal eden, halkın dertlerine derman olmayan, çözüm üretmeyen, ulaşılmaz olan ve bu bölgeye proje anlamında, katkısı bulunmayan kişilerden oluşmaktadır. Bu bürokratların bir kısmının geçmişte terör örgütleriyle isimlerinin anıldığı, bu yapılarla birlikte hareket ettikleri, adlarının birçok şaibelere karıştığı, bu nedenlerden dolayı da bu kişilerin güvenlik soruşturmalarının tekrardan geçmişe dönük detaylı bir şekilde yapılması, devlet için bir elzem olup, halkın başlıca talebidir. Bu makamları işgal eden kişilerin, haklarında basına yansıyan olumsuz haberler, yapmış oldukları yanlış iş ve işlemler, Diyarbakır halkı tarafından birebir takip edilip, bilinmekle birlikte, bu olumsuzlukların seçmenler arasında dillendirilip sürekli olarak konuşulması da, sahada Ak Parti hükümetini, eleştirir hale getirmiştir.     AHMET BEŞENK
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...