10 Gözlü Köprü bir efsanedir, Diyarbakır’ın simgesi gibidir ve asırlardır Dicle’nin en taşkın zamanlarında, modern teknoloji ile yapılmış betonarme köprüler devre dışı kaldıklarında bile bu köprü geçit vermiş insanlara.Bu Köprü Kırklardağı eteğinde, eski Silvan yolu üzerindedir. Mervanlılar döneminde ve 1065 yılında kesme taştan inşa edilmiştir. Üzerindeki kitabelerden, köprünün Hükümdar Nizamüddevle Nasr tarafından Mimar Yusuf İbn Übeyd’e yaptırıldığını anlıyoruz.Ne var ki bazı araştırmacılar bu köprünün daha eski çağlara ait olduğunu, Merveniler döneminde büyük bir onarım gördüğü görüşünde.Bu 10 Gözlü Köprünün bir öyküsü var.Malabadi Köprüsü gibi bir aşk masalı olması da ilginçtir.Eski çağlarda, Dicle’nin hızlı akan azgın sularını geçmek, karşı köylere gitmek pek mümkün değildi. Her yıl yüzlerce insan sulara kapılır, boğulurdu.Kent halkı buna çare olarak Dicle üzerinde bir köprü yapmayı kararlaştırmış.Bunun için kentin ileri gelenleri aralarında para toplamak üzere bir araya gelmişler.Ne var ki, bu toplantıya kentin en zengin adamlarını çağırmamışlar. Çünkü bu adam çok zengin olduğu için cimri olarak da tanınırmış.Toplantıya katılanlar bir türlü yeteri kadar para toplayamamışlar. Tam dağılacakları sırada cimri dedikleri adam gelmiş ve köprüyü tek başına yaptıracağını söylemiş. Herkes şaşırmış. Adam; “Evet siz beni cimri olarak tanıyorsunuz. Doğrudur ben öyle rast gele para harcayan biri değilim. Ama böylesine hayırlı bir iş için de para harcamaktan kaçınmam..” demiş.Ve dediği gibide tek başına köprüyü yaptırmış.Adamın 10 oğlu varmış. Her birinin adına bir göz inşa ettirmiş. Asıl önemlisi de köprünün temeli atılırken 10 oğlu ile birlikte gelip ayaklardan birinin temeline bir kazan dolusu altın gömdürmüş. Eğer bir gün köprü yıkılırsa, bu altınlarla yapılsın diye. Sonra insanlar şaşırmak için her bire göze ‘’Altın bu ayakta değil diğerindedir’’ diye bir kitabe koydurmuş..’’İşte 10 Gözlü Köprü’nün Diyarbakır folklorunda bir başka özelliği de var.Bilindiği gibi Diyarbakırlılar, Dicle’yi kutsal sayar ve Tanrı’ya giden yol olarak kabul eder.Bu yüzden her Kurban Bayramı akşamı, çok sayıda kadın ve genç kız, ikindi namazından sonra 10 Gözlü Köprü’ye gider köprünün tam ortasına geldiklerinde yüzlerini kıbleye döndürerek, önceden hocalara yazdırdıkları Tanrı’ya dilekçelerini sessizce dualar okuyarak Dicle nehrine bırakır.Şimdilerde susuz kalan Dicle Nehri suları bir zaman önce Fiskayasına kadar yükselirdi, ve bu Nehrin kışın buz tuttuğunda üzerinde at arabaları odun taşırdı. Buz kalınlığı bir metreyi geçtiği söylenir ö dönemde yaşayan insanlar tarafından.