GÖNLÜMCEİSRAFŞimdi herkes çıkıyor ailece masrafa,Güvendir “banka kartı” yol açsa da israfa.Arta kalan yemekler ekmek bile çöptedir,Sanılmasın “zahire” eski gibi küptedir!..MMSÖZ GELİŞİGünümüzde “söz” söyleyen çok olsa da “öğüt” veren yok gibi, oysa insan ne kadar bilgin olsa da yine öğüde muhtaçtır, insan kulağı iki şeyle dolmalıdır birisi öğüt, diğeri güzel ses, ne kadar okunursa okunsun okumakla “sağlıklı” bilgi edinilmiyor, geçmiş zamanlarda insanlara öğüt veren “bilge” kişiler vardı, bunların sayısı da öyle çok değildi, günümüzde ise binler, belki on binler civarındadır kendini bilge sayan, ekranlarda boy gösterenler.Hem gönül ehliydi, hem de bilge bir insandı, merhum “Seyyid Sadreddin Arvasi” mesai çıkışında birkaç arkadaş Ulu Cami civarındaki bir dostun dükkanının önünde oturur ve o zatın sohbetlerini “can” kulağı ile dinlerdik, o etrafında toplanan bizlere nasihat ederken derdi ki:“Çarşıya çıktığınızda, evinize bir şeyler alacağınız vakit, “şu olmasa da olur” derseniz rahat edersiniz, ama “olmazsa olmaz” dediğinizde yükün altından kalkamazsınız” derdi, günümüzde “olmasa da olur” diyenleri pek göremiyoruz, da “olmazsa olmaz”cıların çarşı pazarı kapladıklarını, büyük alış veriş merkezlerinden, büyük mağazalardan çıkmadıklarına tanık oluyoruz.Bir yandan insanın içindeki harcama arzusu, diğer yandan o arzuyu körükleyen reklamlar, insanları alış verişe götürmekte, borçlanmalara yol açmakta, borçlar ödenemediğinde ise yuva yıkımlarına bile sebep olmaktadır.Peki evlerimize eşya almamızın bir ölçüsü yok mudur, her konuda bizlere örnek olan ve bizlerinde onu örnek olarak almamız gereken sevgili peygamberimizin bu konudaki mübarek bir sözünü sizlerle paylaşmak istiyorum, diyor ki: “Bir döşek, erkek için, bir döşek kadın için, bir döşek de misafir için (yeterli)dir. Dördüncü şeytan içindir”Bu mübarek sözüyle sevgili peygamberimiz; Ev eşyası alırken ihtiyaca göre yapılmalı ve israfa sapılmamalıdır. İsraf, sorumsuzca ve sınırsız bir masraf yolunu takip etmektir. İleri, geri hesap etmeden saçıp savuran, şeytanın yar ve hem demidir” demektedir.Bir kitapta okumuştum, zatın biri bir arkadaşını ziyaret gider, misafir gittiği evdeki o zamanın şartlarına göre lüks denilen eşyaları görünce içinden, “bu arkadaşıma yanlışını hatırlatayım, israftan kaçındırayım” diye düşünür, çünkü gerçek dostun sözü acı da olsa doğrudur ve dostçadır.Namaz vakti geldiğinde misafir abdest almak istediğini söyleyince ev sahibi misafirinin eline su dökerken misafirini n aldığı abdeste de dikkat kesilir, misafir yüzünü yıkamaya sıra geldiğinde dört defa su vurur, o sırada ev sahibi; Suyu dört kere yüzünüze vurdunuz, bu israf değil midir?” der, misafir için taşı gediğine koymanın zamanı gelmiştir: “Ya!.. der, senin evin içindeki o lüks eşyalar israf değil de benim abdest suyunu dört kere yüzüme vurmam mı israftır?” mesaj yerini bulmuştur.“Demode” oldu diye sokağa atılana, artık ikinci el alım satıcıları bile iltifat etmiyorlar kullanılmış mobilyalara, milyarlarca lira harcanan mobilyalar, koca bir duvarı kaplayacak şekilde televizyonlar, dairelerin içindeki lüks donanımlar, akıllı daireler, israfta nerelere geldiğimizi göstermesi bakamından düşündürücüdür..?Günümüzde ekonomi “tüketim” üzerine dizayn edilmiş bir ekonomidir, üreten değil, tüketeniz, bu bakımdan da “ithalat”ımıza ödenen paralar, hükümetlerin yakındığı “cari açığı” körüklemekten öteye geçmiyor, aile bütçelerinde gelir-gider dengesi sağlanması zorunlu ise hükümetlerin de gelir-gider dengelerini sağlaması gerekir, bu bakımdan tüketimi değil de üretimi artırıcı tedbirlere yönelmeli diye düşünüyoruz?Söze merhum Sadreddin Arvasi ile başladığımız için onun bir özelliğini anlatarak bitirelim; kendisine “efendim bizim çocuk hastalandı” dense idi o çocuğun sağlık haberini alıncaya kadar yemeden içmeden kesilirdi, böylesi ne hassas bir kalp taşıyordu yüreğinde, ruhu şad olsun.Selam ve dua ile.