USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

6 Şubat depremleri Türkiye’ye ne öğretti? Uzmandan çarpıcı değerlendirme

6 Şubat depremleri Türkiye’ye ne öğretti? Uzmandan çarpıcı değerlendirme

6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde afet yönetimi ve siyaset ilişkisi masaya yatırıldı. Doğal afet uzmanı Muhittin Tekdemir, kriz yönetimindeki eksiklikleri ve çözüm önerilerini açıkladı.

 Mahir YÜKSEL/ ÖZEL HABER -Türkiye, 6 Şubat 2023’te yaşanan büyük depremlerle sarsıldı. Peki, bu felaket afet yönetimi açısından nasıl bir sınav oldu? Doğal afet uzmanı Muhittin Tekdemir, kriz yönetimindeki eksiklikleri ve çözüm önerilerini gazetemize değerlendirdi.

Soru: 6 Şubat depremlerinin ikinci yıl dönümündeyiz. Afet yönetimi açısından bu depremler nasıl bir sınav oldu?

Muhittin TEKDEMİR :6 Şubat depremleri, Türkiye’nin afet yönetimi sistemini ve krizlere müdahale kapasitesini ciddi şekilde test etti. Ne yazık ki, müdahale sürecinde önemli eksiklikler yaşandı. İlk 24 saatte koordinasyon eksikliği, arama-kurtarma ekiplerinin bazı bölgelere geç ulaşması ve lojistik sorunlar, afet yönetimindeki yapısal zafiyetleri gözler önüne serdi. Afet yönetimi sadece bir kurtarma meselesi değil, planlama, koordinasyon ve kriz sonrası iyileştirme süreçlerini de kapsayan bütüncül bir yaklaşımdır.

Soru: Sizce, bu süreçte en büyük yönetimsel eksiklikler nelerdi?

Muhittin TEKDEMİR: En büyük sorun, kurumsal koordinasyon eksikliği ve afet müdahale mekanizmalarının merkeziyetçi bir yapıya sahip olmasıydı. Yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve gönüllü organizasyonların sürece daha hızlı ve etkin şekilde dahil edilmesi gerekiyordu. Ancak bürokratik engeller ve iletişim kopuklukları, bu süreci aksattı. Ayrıca, afet sonrası barınma ve temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan gecikmeler, planlama eksikliklerini ortaya koydu.

Bir diğer kritik eksiklik ise kriz iletişimiydi. Kamuoyuna yapılan açıklamalar zaman zaman belirsiz veya yetersiz oldu. Kriz anlarında güvenilir, şeffaf ve hızlı bilgi akışı sağlamak çok önemlidir. Ancak ilk günlerde resmi açıklamaların yetersizliği, bilgi kirliliğine ve toplumsal güvensizliğe yol açtı.

Soru: Afet yönetiminde merkezi ve yerel yönetimler arasındaki ilişki nasıl olmalı?

Muhittin TEKDEMİR : Türkiye’de afet yönetimi büyük ölçüde merkezi bir yapı üzerinden yürütülüyor. Ancak yerel yönetimler sahadaki en kritik aktörlerdir. Etkili bir afet yönetimi için merkezi ve yerel yönetimler arasında güçlü bir iş birliği mekanizması kurulmalı ve yerel yönetimlerin afet müdahalesine katkıda bulunmasına olanak tanıyan bir çerçeve oluşturulmalıdır.

Örneğin, Japonya’da yerel yönetimler ve toplum temelli afet hazırlık programları oldukça yaygındır. Belediyeler, deprem öncesi hazırlık süreçlerinde aktif rol oynar ve toplumun afet bilincini artırmak için düzenli tatbikatlar yapar. Türkiye’de de benzer bir model geliştirilmeli ve merkeziyetçi yapı içinde yerel yönetimlerin daha fazla yetki sahibi olması sağlanmalıdır.

Soru: Afet yönetimi siyasi kararlarla nasıl şekilleniyor?

Muhittin TEKDEMİR: Afet yönetimi doğrudan siyasi irade ile şekillenir. Bütçe ayrımı, yapı denetimi politikaları, kentsel dönüşüm projeleri ve kriz anındaki müdahaleler tamamen siyasi kararların sonucudur. Deprem sonrası alınan kararlar ve yapılan yatırımlar, siyasetin bir çıktısıdır.

Örneğin, afet sonrası yardım ve yeniden inşa süreci, genellikle siyasi tercihlere göre şekillenir. Kaynakların dağıtımı, hangi bölgelerin öncelikli olduğu, nasıl bir konut politikası izleneceği gibi konular hükümet politikaları doğrultusunda belirlenir. Eğer bu süreçlerde şeffaflık ve hesap verebilirlik sağlanmazsa, afet sonrası eşitsizlikler derinleşebilir ve mağduriyetler artabilir.

Ayrıca, afet yönetimi sadece kriz anında değil, kriz öncesinde alınan önlemlerle de ilgilidir. Yapı denetim sistemleri, şehirleşme politikaları ve afet eğitimi gibi konular siyasi kararlarla belirlenir. Eğer bir ülkede siyasi irade, uzun vadeli risk azaltma politikalarını önceliklendirmezse, büyük felaketler kaçınılmaz hale gelir.

Soru: Sizce bundan sonra nasıl bir afet yönetim modeli benimsenmeli?

Muhittin TEKDEMİR: Türkiye'nin daha etkin bir afet yönetimi için şu adımları atması gerekiyor:

Yerel Yönetimlerin Güçlendirilmesi: Afet müdahalesinde yerel yönetimlere daha fazla yetki ve kaynak sağlanmalı. Belediyelerin afet hazırlık süreçlerine aktif katılımı teşvik edilmeli.

Bağımsız Bir Afet Yönetim Kurumu: Afet yönetimini sadece siyasi otoritenin kontrolüne bırakmayan, bağımsız ve uzmanlardan oluşan bir yapı oluşturulmalı. Bu kurum afet öncesi hazırlıkları ve denetimleri yürütmeli.

Şeffaf ve Hesap Verebilir Bir Kriz Yönetimi: Afet sonrası kaynak dağıtımı ve yeniden inşa süreçleri şeffaf bir şekilde yürütülmeli, kamuoyu bilgilendirilmeli ve denetim mekanizmaları güçlendirilmeli.

Afet Eğitimine ve Toplum Dayanıklılığına Yatırım: Halkın afet anında nasıl hareket edeceğini bilmesi için eğitimler artırılmalı. Japonya gibi ülkelerde okul öncesinden itibaren verilen afet bilinci eğitimi, Türkiye’de de yaygınlaştırılmalı.

Kentsel Dönüşümde Öncelikli Alanların Belirlenmesi: Riskli bölgelerde yapılaşma izni verilmemeli ve mevcut riskli yapılar hızla dönüştürülmeli. Ancak bu süreç rant odaklı değil, bilimsel temellere dayalı olmalı.

Soru: Son olarak, afet yönetimi ve siyaset bağlamında bir mesaj vermek ister misiniz?

Muhittin TEKDEMİR: Depremler doğanın kaçınılmaz bir gerçeği, ancak felaketlerin boyutunu belirleyen insan eliyle alınan kararlardır. Deprem değil, yanlış politikalar ve ihmal öldürür. Eğer bilim ve akılcı yönetim esas alınırsa, Türkiye gelecekte benzer felaketlerin yıkıcı etkilerini en aza indirebilir. Afet yönetimi bir siyasi mesele değil, ulusal güvenlik meselesidir. Bu yüzden her siyasi görüşten bağımsız olarak, bilime ve ortak akla dayalı bir afet yönetim politikası oluşturulmalıdır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
Alş
Alş 6 gün önce
Harika