Kekemelik rahatsızlığının dünyada 4 bin yıllık geçmişinin olduğunu biliyormuydunuz/ Dil ve Konuşma Terapisi Bölüm Başkanı Profesör Doktor Ahmet Konrot, kekemeliğin 4 bin yıldır bilinen bir sorun olduğunu söylüyor. Akıcı konuşmayı sağlamanın zor olmadığını ifade eden Prof. Dr. Konrot, akıcı konuşmanın günlük yaşam içerisine aktarılabilmesinin önemini vurgu yaparken, “4 bin yıldır varlığını bildiğimiz bir sorun” diyor.Hemen, hemen hepimizin rastladığı ve bazı insanların kendini ifade etmekte güçlük çektiği kekemelik rahatsızlığının bilinen 4 bin yıllık geçmişi var.Kekemelik farkındalığının önemine işaret eden Prof. Dr. Ahmet Konrot, sorunun bilimsel boyutta çözümü için çaba harcadıklarını kaydetti ve ekledi:<strong>‘SORUNU FARK ETMEK İÇİN ONU YAMAMAMIZ GEREKMİYOR’</strong>“1988’den beri 22 Ekim Uluslararası Kekemelik Farkındalık Günü olarak kutlanıyor. İlginç değil mi? Aşağı yukarı 4 bin yıldır varlığını bildiğimiz bir sorunun, farkındalığının yıl olarak başlaması, 1988. Bir sorunun farkında olmak için illa ki o sorunu yaşamanız gerekmiyor. Bizler de sorunun bilimsel boyutta çözümlenebilmesi için çabalıyoruz. 2017’den beri Kekemeler Derneği Türkiye’de bu etkinliği başlatarak, Dünya Kekemelik Günü farkındalığı etkinlikleri çerçevesinde, bizleri yönlendirmeye çalışıyor. Ben bugün, meseleyi kekemelerin talepleri ve onların kapasiteleri açısından değil, dil ve konuşma terapistlerinden beklenen talepler ve onların kapasiteleri açısından irdelemek“Benzer şeyi ben de yaşadım. Yıllardır ben de işitme cihazı takmaktan kaçındım. Ne zaman ki işitme sorunumun olduğunu kabul edip de işitme cihazımı takıp sınıfa girdim, işte o zaman daha farklı bir konuma geldim. Ama duyarsızlaşma da o kadar kolay kazanılabilecek bir şey değil. Dil ve konuşma terapistinin bunu size tek başına kazandırabileceğini düşünüyorsanız, orada biraz yanılıyorsunuz. İşte onun için sorunun sahipleriyle, bu duruma iyi niyetli çözüm bulan kişilerin ve kurumların bir araya gelmesi çok önemli”“Akıcı konuşmayı sağlamak o kadar da zor bir şey değil. 10 – 15 dakika içerisinde bir tekniği kullanarak yaptırırsınız ama önemli olan, bunun günlük yaşam içerisine aktarılabilmesi için vereceğiniz uğraş. Asıl sihirli nokta burası. Asıl zor olan kısım burası. Dil ve konuşma terapistlerinin mutlaka soruna bireysel olarak yaklaşması lazım. İlk mezunlarımızı 1986’da verdik. Özel Eğitim’de de aynı şekilde. Umarız dil ve konuşma terapistliği mesleği de günün birinde bir yerlere gelecek. Ama hiçbir zaman unutmayalım ki 4 bin yıldır ortadan kalkmayan bu sorun, bıçakla kesilir gibi ortadan kalkmayacak. Şunu söylemeliyim ki bir sorunu tek başına bir kişinin çözebilmesi, hiçbir zaman mümkün değildir. Eğer ben bir şeylerle tek başıma baş edemezsem; bir psikolog, psikiyatrist arkadaşımdan da desteğini istiyorum, istemek durumundayım ve bunu yapmazsam, bir şeyleri eksik bırakırım diye düşünüyorum.” <strong>AHMET BEŞENK</strong>