GÖNLÜMCE
DEĞİŞİM
Dün bu güne benzemez, yarın ise gelecek,
Sanmayın tarih dünü defterinden silecek.
İnsan unutsa bile hatırlatan tarihtir,
Şaşmaz yolu gösterir, yazısı çok sarihtir!..
MM
GÖZLÜYORUM
Şimdi “jenerasyon” deniyor neslin yenisine, biz “eski” nesilden sayılıyoruz ya, yeni jenerasyon eskiyi bilmez diyoruz, gerçi eskiyi “tarih” bildirir ama yeni nesilde okuma zevki köreltildiği için “tarih” okunmaz, okunmayınca da bilinmez.
Bugünkü sohbetimizde dün’le bugün arasına bir kıyaslama yapalım istedik, bunu yaparken deyeni neslin elinden düşürmediği, hatta yatağına uzandığında bile elinde tuttuğu “akıllı telefon” dün yine vardı, yaşadığım için yazıyorum, Diyarbakır’dan Ankara’daki yakınıma ulaşabilmem için tam yedi saat beklediğimi hatırlarım.
Mesafeleri kısaltan ve türkülere konu olan “kara tren” dün yine vardı ve insanlar Diyarbakır’da binip “Haydarpaşa”da ancak üç gün sonra inerlerdi, eğer yollarda arızalanmamış ise o kara tren, bir türküde dillendirildiği gibi “belki de hiç gelmezdi” bugün ise “hızlı trenle kısaltılıyor mesafeler..
“Tayyare” yani uçak dün de vardı, ancak binenleri parmakla gösterirdi insanlar, bugün ise uçağa binmeyenleri parmakla gösteriyor insanlar.
“Ceride” yani gazete dün yine yayınlanıyordu, İstanbul
Bab-ı ali’de basılan o ceride Diyarbakır’da ancak üç gün sonra okunabiliyordu, tabii kara tren tehir, yani rötar yapmamış, üçüncü günde ulaşmışsa Diyarbakır garına…
“Kundura” yani ayakkabı dün şekil ve isim olarak bilinirdi ama, pek nadir ayaklarda görülürdü, çünkü “cızlavet lastik” görürdü onun görevini, parantez anti parantez söyleyelim cızlavet lastiği de her kes göremezdi ayağında çünkü daha ucuzları vardı.
Dün de var olan “Hastahane” bugün kısaltılmış şekliye “hastane” olarak biliniyor, dün her başı ağrıyanın gitmediği buralara bu gün “başı ağrıyanlar” randevu alarak gidiyorlar baş ağrılarını dindirmek için, bilmiyorum dün baş ağrısını dindirici olarak kullanılan “gripin, nevrozin ve opon” bugün yine üretiliyor mu ilaç fabrikalarında?
Dün Cahit Sıtkı Tarancı’nın gönlündeki memlekette “herkesin bir evi barkı olsun” isterken bugün yazlık evi olmayan sanki yok, olmayanlar ise “tatil” merkezlerine öncede “rezervasyon” yaptırarak gidiyorlar.
“ Makine” bu günkü adı ile “Otomobil” dün özel olarak hiç kimsede yokken, olanlar parmakla gösterilirdi, bugün ise “özel otosu” olmayanlar parmakla gösteriliyor, dün İstanbul’u görme mutluluğunu belirli kişiler yaşar ve İstanbul anılarını ballandırarak anlatırken, bugün İstanbul’u görmeyen kaldı mı ki?..
“Hayat” dün de yaşanıyordu, bugün ise “modern hayat” olarak algılanıyor, ancak dün şehir hayatına duyulan özlem, bugün yer değiştirmiş ve “köy” hayatı özlenir olmuştur, çünkü modern hayatın koşuşturması, yorması var, telefon, su, havagazı ve daha bir çok “faturası” var..
“Gıda” bugün “besin” olarak öğretiliyor yeni nesle dün her şey “organik” iken, bugün organik olanlar ı almaya “asgari ücretlinin” cebindeki dünyalık yetmiyor..
“Sağlık” dün yine “verem, taun, felç” hastalık olarak bilinirken bu gün binlerce hastalık adı sıralanıyor tıp literatürlerinde, misal olarak sadece “göz” dendiğinde bugün aynı göz için bir çok branş oluşturulmuş.
“Spor” dün amatör ruh vardı futbolcunun kalbinde, bugün damarlarında kan yerine “profesyonellik dolaşıyor, bu durum sporun her dalında aynılık taşıyor.
“Siyaset” bu tutku dün sanki yoktu, çünkü “seçim yoktu, olanı ise “açık oy, gizli tasnif” şeklinde vardı, bugün “gizli oy, açık tasnif” var, yukarıdan beri sıraladıklarımıza baktığımızda görürüz ki her şey tersine dönmüş, dünkü Türkiye gitmiş, yeni bir Türkiye gelmiş…
Çok değil, üç çeyrek asır içinde bu kadar değişim gösteren Türkiye daha da değişecek çünkü “Cumhurreisi” denmeyecek bugünkü Cumhurbaşkanına bazılarınca “Başkan” deniliyor, bütün bu değişimlerin yanında bazı siyasetçi tipi hiç değişmemiş ve değişmeyecek gibi!..
Bizim üç çeyrek asırlık zaman içinde gördüğümüz değişimlerin bir kısmını sıraladık, bakalım yeni jenerasyon” daha nasıl değişimleri görecek de kendisinden sonrakilere aktaracak?
Unutmayalım dün “coronavirüs” diye bir hastalık yoktu, maske yoktu, kolera vardı, vardı, verem vardı, temizlik her zaman zaten vardır, dün şehirlerde hastaneler vardı da “şehir hastaneleri” yoktu.
Dün her şehirde üniversite yokken bugün var, var da her şehirde cebinde üniversite diploması taşıyan işsizler de var
Selam ve dua ile.
DEĞİŞİM
Dün bu güne benzemez, yarın ise gelecek,
Sanmayın tarih dünü defterinden silecek.
İnsan unutsa bile hatırlatan tarihtir,
Şaşmaz yolu gösterir, yazısı çok sarihtir!..
MM
GÖZLÜYORUM
Şimdi “jenerasyon” deniyor neslin yenisine, biz “eski” nesilden sayılıyoruz ya, yeni jenerasyon eskiyi bilmez diyoruz, gerçi eskiyi “tarih” bildirir ama yeni nesilde okuma zevki köreltildiği için “tarih” okunmaz, okunmayınca da bilinmez.
Bugünkü sohbetimizde dün’le bugün arasına bir kıyaslama yapalım istedik, bunu yaparken deyeni neslin elinden düşürmediği, hatta yatağına uzandığında bile elinde tuttuğu “akıllı telefon” dün yine vardı, yaşadığım için yazıyorum, Diyarbakır’dan Ankara’daki yakınıma ulaşabilmem için tam yedi saat beklediğimi hatırlarım.
Mesafeleri kısaltan ve türkülere konu olan “kara tren” dün yine vardı ve insanlar Diyarbakır’da binip “Haydarpaşa”da ancak üç gün sonra inerlerdi, eğer yollarda arızalanmamış ise o kara tren, bir türküde dillendirildiği gibi “belki de hiç gelmezdi” bugün ise “hızlı trenle kısaltılıyor mesafeler..
“Tayyare” yani uçak dün de vardı, ancak binenleri parmakla gösterirdi insanlar, bugün ise uçağa binmeyenleri parmakla gösteriyor insanlar.
“Ceride” yani gazete dün yine yayınlanıyordu, İstanbul
Bab-ı ali’de basılan o ceride Diyarbakır’da ancak üç gün sonra okunabiliyordu, tabii kara tren tehir, yani rötar yapmamış, üçüncü günde ulaşmışsa Diyarbakır garına…
“Kundura” yani ayakkabı dün şekil ve isim olarak bilinirdi ama, pek nadir ayaklarda görülürdü, çünkü “cızlavet lastik” görürdü onun görevini, parantez anti parantez söyleyelim cızlavet lastiği de her kes göremezdi ayağında çünkü daha ucuzları vardı.
Dün de var olan “Hastahane” bugün kısaltılmış şekliye “hastane” olarak biliniyor, dün her başı ağrıyanın gitmediği buralara bu gün “başı ağrıyanlar” randevu alarak gidiyorlar baş ağrılarını dindirmek için, bilmiyorum dün baş ağrısını dindirici olarak kullanılan “gripin, nevrozin ve opon” bugün yine üretiliyor mu ilaç fabrikalarında?
Dün Cahit Sıtkı Tarancı’nın gönlündeki memlekette “herkesin bir evi barkı olsun” isterken bugün yazlık evi olmayan sanki yok, olmayanlar ise “tatil” merkezlerine öncede “rezervasyon” yaptırarak gidiyorlar.
“ Makine” bu günkü adı ile “Otomobil” dün özel olarak hiç kimsede yokken, olanlar parmakla gösterilirdi, bugün ise “özel otosu” olmayanlar parmakla gösteriliyor, dün İstanbul’u görme mutluluğunu belirli kişiler yaşar ve İstanbul anılarını ballandırarak anlatırken, bugün İstanbul’u görmeyen kaldı mı ki?..
“Hayat” dün de yaşanıyordu, bugün ise “modern hayat” olarak algılanıyor, ancak dün şehir hayatına duyulan özlem, bugün yer değiştirmiş ve “köy” hayatı özlenir olmuştur, çünkü modern hayatın koşuşturması, yorması var, telefon, su, havagazı ve daha bir çok “faturası” var..
“Gıda” bugün “besin” olarak öğretiliyor yeni nesle dün her şey “organik” iken, bugün organik olanlar ı almaya “asgari ücretlinin” cebindeki dünyalık yetmiyor..
“Sağlık” dün yine “verem, taun, felç” hastalık olarak bilinirken bu gün binlerce hastalık adı sıralanıyor tıp literatürlerinde, misal olarak sadece “göz” dendiğinde bugün aynı göz için bir çok branş oluşturulmuş.
“Spor” dün amatör ruh vardı futbolcunun kalbinde, bugün damarlarında kan yerine “profesyonellik dolaşıyor, bu durum sporun her dalında aynılık taşıyor.
“Siyaset” bu tutku dün sanki yoktu, çünkü “seçim yoktu, olanı ise “açık oy, gizli tasnif” şeklinde vardı, bugün “gizli oy, açık tasnif” var, yukarıdan beri sıraladıklarımıza baktığımızda görürüz ki her şey tersine dönmüş, dünkü Türkiye gitmiş, yeni bir Türkiye gelmiş…
Çok değil, üç çeyrek asır içinde bu kadar değişim gösteren Türkiye daha da değişecek çünkü “Cumhurreisi” denmeyecek bugünkü Cumhurbaşkanına bazılarınca “Başkan” deniliyor, bütün bu değişimlerin yanında bazı siyasetçi tipi hiç değişmemiş ve değişmeyecek gibi!..
Bizim üç çeyrek asırlık zaman içinde gördüğümüz değişimlerin bir kısmını sıraladık, bakalım yeni jenerasyon” daha nasıl değişimleri görecek de kendisinden sonrakilere aktaracak?
Unutmayalım dün “coronavirüs” diye bir hastalık yoktu, maske yoktu, kolera vardı, vardı, verem vardı, temizlik her zaman zaten vardır, dün şehirlerde hastaneler vardı da “şehir hastaneleri” yoktu.
Dün her şehirde üniversite yokken bugün var, var da her şehirde cebinde üniversite diploması taşıyan işsizler de var
Selam ve dua ile.