Bismil önemli bir tahıl merkezi, Bismil’de görünenden çok görünmeyenin peşine düşelim biraz.
Bismil için Diyarbakır’ın yeni ilçelerinden derler, ama toprağı çok eskidir. Burada bakışlarınızı görünenin ötesine ya da toprağın altına çevirmelisiniz çünkü ilçenin asıl hikâyesi zaman içinde üstü örtülen eski uygarlıklardan gizlidir. O yüzden Bismil, ziyaretçilerine ancak derinden ve sabırla bakıldığında görülebilecek çok özel bir yolculuk vadeder.
Höyükler etrafında gerçekleştirilecek bu yolculuğa gelin birlikte bakalım; kenarında çobanların, koyunlarını otlattığı, çiftçilerin ekinlerini biçtiği o höyüklerin içinde arkeologlar neler buldu.
Bismil’in Üçtepe Köyü’nde, Dicle Nehrinin kollarından biri olan Göksu Çayı’na yakın ve Göksu Ovasına hâkim olan bir tepe, Üçtepe ya da Kerh Höyüğü olarak biliniyor.
Arkeologlar arasında her ne kadar ihtilaflar olsa da bu höyükten çıkan bazı buluntuların Asur İmparator’luğunun ‘eyalet başkenti’ olarak bilinen Tuşhan’dan izler taşıdığı düşünülüyor. Başka bir görüşe göre de Tuşhan’ı, yine Bismil’de bulunan Ziyaret Tepe Höyüğü’nde aramak gerekiyor.
Dicle’nin o kıyısından ya da bu kıyısında, Bismil’in o köyünde ya da bu köyünde on kilometre aşağıda yirmi kilometre yukarıda, ennihayet bu topraklarda binlerce yıl önce dünyanın en güçlü imparatorluklarında biri yaşadı.
Bu vakte kadar gözümüze sıradan tepeler gibi görünen höyüklerin altında mezarlarını, kültürel birikimlerini, dikili taşlarını, el emeklerini, hiç bilmediğimiz dillerini ve kıymetli mücevherlerini bırakıp gittiler.
Üçtepe Höyüğü’nde Yeni Asur dönemine ait, üzerinde resimler olan bir kerpiç duvara, seramiklere ve çanak çömleğe ulaşılmış. Ama en önemli buluntulardan biri, elbiseleri, altın takıları, fayans boncukları, tunç bilezikleri ve yüzükleriyle gömülmüş bir kız çocuğu ve kadına ait mezar olmalı. Yinede Höyük arkeoloji dünya’sında, İngiliz Başkonsolosu 1865 yılında burada bulduğu ve Biritish Museum’a taşıdığı iki Asur dikili taşıyla şöhret bulmuş.
Dikili taşlar ait olduğu topraklara bir daha dönemedi, ancak höyükten çıkan eserler Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde görülebilir.
Bismil deyip geçmeyin, şu anda seracılıkta Güneydoğuda bir numara, yetiştirdikleri Domatesler, Biberler, Patlıcanlar, Salatalıklar ve çilekler pazarlarda satılıyor, lezzeti ve tadı yaz sebzelerini aratmayacak kadar güzel.
Bismil için Diyarbakır’ın yeni ilçelerinden derler, ama toprağı çok eskidir. Burada bakışlarınızı görünenin ötesine ya da toprağın altına çevirmelisiniz çünkü ilçenin asıl hikâyesi zaman içinde üstü örtülen eski uygarlıklardan gizlidir. O yüzden Bismil, ziyaretçilerine ancak derinden ve sabırla bakıldığında görülebilecek çok özel bir yolculuk vadeder.
Höyükler etrafında gerçekleştirilecek bu yolculuğa gelin birlikte bakalım; kenarında çobanların, koyunlarını otlattığı, çiftçilerin ekinlerini biçtiği o höyüklerin içinde arkeologlar neler buldu.
Bismil’in Üçtepe Köyü’nde, Dicle Nehrinin kollarından biri olan Göksu Çayı’na yakın ve Göksu Ovasına hâkim olan bir tepe, Üçtepe ya da Kerh Höyüğü olarak biliniyor.
Arkeologlar arasında her ne kadar ihtilaflar olsa da bu höyükten çıkan bazı buluntuların Asur İmparator’luğunun ‘eyalet başkenti’ olarak bilinen Tuşhan’dan izler taşıdığı düşünülüyor. Başka bir görüşe göre de Tuşhan’ı, yine Bismil’de bulunan Ziyaret Tepe Höyüğü’nde aramak gerekiyor.
Dicle’nin o kıyısından ya da bu kıyısında, Bismil’in o köyünde ya da bu köyünde on kilometre aşağıda yirmi kilometre yukarıda, ennihayet bu topraklarda binlerce yıl önce dünyanın en güçlü imparatorluklarında biri yaşadı.
Bu vakte kadar gözümüze sıradan tepeler gibi görünen höyüklerin altında mezarlarını, kültürel birikimlerini, dikili taşlarını, el emeklerini, hiç bilmediğimiz dillerini ve kıymetli mücevherlerini bırakıp gittiler.
Üçtepe Höyüğü’nde Yeni Asur dönemine ait, üzerinde resimler olan bir kerpiç duvara, seramiklere ve çanak çömleğe ulaşılmış. Ama en önemli buluntulardan biri, elbiseleri, altın takıları, fayans boncukları, tunç bilezikleri ve yüzükleriyle gömülmüş bir kız çocuğu ve kadına ait mezar olmalı. Yinede Höyük arkeoloji dünya’sında, İngiliz Başkonsolosu 1865 yılında burada bulduğu ve Biritish Museum’a taşıdığı iki Asur dikili taşıyla şöhret bulmuş.
Dikili taşlar ait olduğu topraklara bir daha dönemedi, ancak höyükten çıkan eserler Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nde görülebilir.
Bismil deyip geçmeyin, şu anda seracılıkta Güneydoğuda bir numara, yetiştirdikleri Domatesler, Biberler, Patlıcanlar, Salatalıklar ve çilekler pazarlarda satılıyor, lezzeti ve tadı yaz sebzelerini aratmayacak kadar güzel.