Diyarbakır, uygarlık tarihinin yeşerdiği üç bölgeden biri olan, Eski Yunancada ‘’İki nehir arasında kalan yer’’ anlamına gelen ‘’Mezopotamya’nın kuzeyinde, insanlığın ilk kez yerleşik düzene geçtiği, daha sonra tarım ve hayvancılığı öğrendiği Bereketli Hilal bölgesinde yer alır. Yerleşik hayatın başladığı Neolitik Çağ’a, yani günümüzden 10000 veya 8000 yıl öncesine tarihlenen çok önemli dört yerleşim alanı, Hallam Çemi, Çayönü, Demirci Höyük ve Körtik Tepe Diyarbakır sınırları içerisinde bulunmaktadır.
Dicle Nehri ve Batman Çayı’nın kesiştiği noktada bulunan Körtik Tepe’de yürütülen kazılarda, insanlığın yerleşik düzene, tarımsal üretimden çok daha önceden geçtiği tespit edilmiştir. (MÖ 10450-9250), Burada yemek kültürüne ait işlenmiş taş kaplar, havanlar, tokmaklar, ezme-öğütme taşları, balık tutmak için kemikten yapılmış olta çeşitleri ve avlanmak için mızrak başları toprak altından çıkan bulgular arasındadır. Ateşin’de açık bir şekilde kullanıldığı bilinen Körtik Tepe’de, yemeklerin taş kaplara konarak tüketildiğini söyleyebiliriz.
İnsanlar ateşi kullanmaya başladıktan sonra, avladıklarını ve topladıklarını yemek için pişirmeye, lezzet artırıcı olarak yaprakları, otları, dalları kullanmayı ve çiğnemeyi kolaylaştırmak için farklı yöntemler geliştirmeye yönelmiş, bunun içinde de öncelikle yabani bitkileri ehlileştirme yoluna gitmişlerdir. O denem insanların ürettiği bitkileri mağaralara, ağaç kovuklarına saklayarak yeri geldiğinde kullandığı da bilinen bir gerçektir.
Anadolu’nun en köklü yerleşim yerlerine sahip Güneydoğu bölgesi, koyun-keçi gibi hayvan türlerinin ilk evcilleştirildiği, başta buğday olmak üzere tahıllar, baklagiller, badem, fıstık gibi bitkilerin ilk tarıma alındığı coğrafyadır.
Diyarbakır yemek kültüründe o kadar fazla ilerledi ki, Diyarbakır’da ki yemeklerin lezzetini hiçbir şehirde bulamazsınız. Her ilde Ciğer Kebabı var, ne var ki bu Ciğer Kebabının lezzetini Diyarbakır’dan başka bir yerde bulamazsınız. Dolma, Meftuna, Kibe Bumbar, Karnı Yarık, Sulu Köfte, Kaburga Dolması, Kebap, Kemikli Kebap, Lahmacun, Patlıcan Düzme, Zeytinyağlı Dolma ve sarma, Etsiz Köfte, Saç Tava ismini sayamadığım bu lezzetleri Diyarbakır’dan başka yerde yemeniz mümkün değil.
Dicle Nehri ve Batman Çayı’nın kesiştiği noktada bulunan Körtik Tepe’de yürütülen kazılarda, insanlığın yerleşik düzene, tarımsal üretimden çok daha önceden geçtiği tespit edilmiştir. (MÖ 10450-9250), Burada yemek kültürüne ait işlenmiş taş kaplar, havanlar, tokmaklar, ezme-öğütme taşları, balık tutmak için kemikten yapılmış olta çeşitleri ve avlanmak için mızrak başları toprak altından çıkan bulgular arasındadır. Ateşin’de açık bir şekilde kullanıldığı bilinen Körtik Tepe’de, yemeklerin taş kaplara konarak tüketildiğini söyleyebiliriz.
İnsanlar ateşi kullanmaya başladıktan sonra, avladıklarını ve topladıklarını yemek için pişirmeye, lezzet artırıcı olarak yaprakları, otları, dalları kullanmayı ve çiğnemeyi kolaylaştırmak için farklı yöntemler geliştirmeye yönelmiş, bunun içinde de öncelikle yabani bitkileri ehlileştirme yoluna gitmişlerdir. O denem insanların ürettiği bitkileri mağaralara, ağaç kovuklarına saklayarak yeri geldiğinde kullandığı da bilinen bir gerçektir.
Anadolu’nun en köklü yerleşim yerlerine sahip Güneydoğu bölgesi, koyun-keçi gibi hayvan türlerinin ilk evcilleştirildiği, başta buğday olmak üzere tahıllar, baklagiller, badem, fıstık gibi bitkilerin ilk tarıma alındığı coğrafyadır.
Diyarbakır yemek kültüründe o kadar fazla ilerledi ki, Diyarbakır’da ki yemeklerin lezzetini hiçbir şehirde bulamazsınız. Her ilde Ciğer Kebabı var, ne var ki bu Ciğer Kebabının lezzetini Diyarbakır’dan başka bir yerde bulamazsınız. Dolma, Meftuna, Kibe Bumbar, Karnı Yarık, Sulu Köfte, Kaburga Dolması, Kebap, Kemikli Kebap, Lahmacun, Patlıcan Düzme, Zeytinyağlı Dolma ve sarma, Etsiz Köfte, Saç Tava ismini sayamadığım bu lezzetleri Diyarbakır’dan başka yerde yemeniz mümkün değil.