Aksa Tufanı operasyonunun birinci yıl dönümü münasebetiyle kampüs alanında yürüyüş düzenleyen Dicle Üniversitesi öğrencileri, yaptıkları basın açıklamasında siyonist işgalin başta Türkiye olmak üzere komşu ülkeler üzerinde oluşturduğu tehlikeye dikkat çekti.
7 Ekim 2023 sabahıyla başlayan Aksa Tufanı Operasyonunun üzerinden bir yıl geçmesine rağmen işgal rejiminin Gazze halkına yönelik katliam ve soykırımları devam ediyor.
Aksa Tufanı operasyonunun birinci yıl dönümü münasebetiyle bir araya gelen Dicle Üniversitesi öğrenci toplulukları, Gazze'deki direnişe desteklerini haykırmak üzere yürüyüş düzenledi, ardından basın açıklaması yaptı.
Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi önünde toplanan öğrenciler, basın açıklamasının yapılacağı Fen Fakültesi'ne doğru yürüyüşe geçti. Fen Fakültesi önünde yapılan basın açıklamasını Dicle Üniversitesi öğrenci toplulukları adına Yakup Kaya okudu.
"Aksa Tufanı Operasyonu 75 yıllık işgalin sona ermesi için gerçekleştirildi"
siyonist işgal rejiminin 75 yıldır işgal etmiş olduğu Filistin topraklarında işgali gün be gün genişlettiğini, Kudüs ve Mescidi Aksa başta olmak üzere birçok mübarek beldenin işgal postalları altında özgürlüğüne kavuşacağı günü beklediğini ve Filistin halkının işgalin olduğu günden bu yana her türlü hak ihlaline maruz kaldığını belirten Kaya, siyonistlerin işgal saldırılarından dolayı Gazzelilerin başka ülkelerde muhacir kalmak zorunda bırakıldığına dikkat çekti.
1948'den bu yana 200 binden fazla Filistinlinin siyonist işgal rejimi tarafından katledildiğini sözlerine ekleyen Kaya, "Yaşanan bunca mezalime karşı 7 Ekim 2023'te HAMAS tarafından gerçekleştirilen Aksa Tufanı Operasyonu bir milat olmuştur. Aksa Tufanı Operasyonun üzerinden tam bir yıl geçti. Mescidi Aksa ve Kudüs başta olmak üzere Filistin'in her bir karış toprağının özgürlüğüne kavuşması ve 75 yıllık işgalin sona ermesi için bu operasyon gerçekleştirildi." ifadelerini kullandı.
"HAMAS, siyonistlerin bölgesel işgal planlarını yerle bir etmiştir"
Aksa Tufanı Operasyonunun yüz yıldır görülmeyen işgalin görünür olmasını sağladığının altını çizen Kaya, "Uluslararası aktörlerin ve devletlerin gerçek yüzünü ortaya çıkarmıştır. Aksa Tufanı Operasyonu, küfrün tek bir millet olduğunu göstermiştir. Bu operasyon, Müslümanların kendi aralarındaki ihtilafları bir kenara bırakmaları, ittifak ve vahdet içine girmelerini gerekli kılmıştır. HAMAS, siyonist işgal rejiminin Fırat ile Nil arasındaki işgal planına karşı sınır hattı mücadelesi vermiştir. HAMAS, siyonistlerin bölgesel işgal planlarını yerle bir etmiştir." şeklinde konuştu.
"Bir yıldır İslam âleminin sessizliği siyonistlere cesaret vermiş, yayılmacı politikalarını Lübnan'a saldırarak göstermiştir." Diyerek konuşmasını sürdüren Kaya, "İslam ülkelerinin sessizlik ve ihtilaflarından istifade eden siyonist işgal rejimi, soykırım ve işgal politikalarını Gazze dışına taşımıştır. Lübnan'a yapılan bu saldırı, Lübnan ile de sınırlı kalmayacak, işgalci politikalarına karşı önlem alınmazsa domino etkisi gösterecektir. Dün Gazze, bugün Lübnan başka bir gün Türkiye, Suriye, Irak, İran ve diğer bölge ülkeleri işgale maruz kalacaktır. Tüm bölge ülkeleri aynı tehlike altındadır." dedi.
"İşgal rejiminin yayılmacı ve işgalci politikalarına karşı Türkiye önlem almalıdır"
Konuşmasının devamında siyonist işgal rejiminin gözünü Fırat ile Nil arasındaki verimli hilal bölgesine diktiğine vurgu yapan Kaya, şunları söyledi:
"Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleri, zulmün sona ermesi için batının kapısını çalmaktan vazgeçmelidirler. Türkiye ve bölge ülkelerinin bir araya gelip güçlerini birleştirmelerinden başka çare kalmamıştır. 'Vaat edilmiş topraklar' hezeyanıyla hareket eden siyonist işgal rejimi, tamamen siyonist bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan'dan sonra gözünü dikeceği yer, Türkiye'dir. İşgal rejiminin yayılmacı ve işgalci politikalarının varacağı nokta yaşadığımız bu beldeler olacaktır. Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir. Türkiye buna karşı önlem almak zorundadır."
Batı devletleri ve uluslararası kurumların siyonist varlığa hizmet ettiğini, siyonistlerin soykırım ve yayılmacı politikalarına askeri, lojistik ve istihbari destek verdiğini sözlerine ekleyen Kaya, "Batı devletleri siyonistlere yapmış oldukları destek ile soykırım suçuna ortak olmaktadırlar. Soykırım suçuna ortak olan batıdan medet ummaktan vazgeçilmelidir. Gazze direnişi ile ABD ve Avrupa ülkelerinin yenilmezlik algısı kırılmıştır. Bu zulme karşı bölgesel müdahale gücü oluşturulmalıdır. siyonist işgali durduracak somut adımlar atılmalıdır. Türkiye başta olmak üzere, vicdan sahibi ülkeler bu gücü oluşturmalıdır. Yaşanan zulme karşı sessiz kalınmamalıdır." diye belirtti.
"Gazze'de soykırım suçunu işleyen Türkiye vatandaşı siyonistlere yönelik yaptırımlar uygulayın"
Dünyanın özgür halklarından ve vicdan sahibi devlet liderlerine taleplerini sıralayan Kaya, "siyonist işgal rejimine destek sağlayan ürünleri boykot etmeye devam ediniz. -Üçüncü ülkeler üzerinden siyonist işgal rejimine petrol sevkiyatı başta olmak üzere ticaretin her türlüsünden vazgeçiniz. HAMAS'ın Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması yönündeki şartlarına destek veriniz. Gazze'de soykırım suçunu işleyen Türkiye vatandaşı siyonistlere yönelik yaptırımlar uygulayın. Direnişe askeri, lojistik ve teknolojik destekler verin." şeklinde konuştu.
Üniversite yönetimine de seslenen Kaya, "Dicle Üniversitesi yönetiminden de bir talebimiz var; Gazze'de yaşanan insanlık suçuna destek veren firmalara ait ürünlerin üniversitemiz bünyesinde bulunan kafeterya, sosyal tesisler ve kantinlerde satışını yasaklayın! Dicle Üniversitesi Müslüman Gençliği olarak; siyonist işgal rejimi, denize dökülüp haritadan silinene kadar azim ve kararlılıkla Kudüs davasını savunmaya devam edeceğiz." diye belirtti.
İlke Haber Ajansı