İtalya'nın başkenti Roma’da düzenlenen bir konferansta konuşan Buldan, Abdullah Öcalan'ın geçmişte sarf ettiği çarpıcı bir ifadeyi yeniden gün yüzüne çıkardı:
“Bu ülkede Devlet Bahçeli değiştiyse, herkes değişir.”
Bu söz, yalnızca geçmişteki çözüm süreci dönemine değil, aynı zamanda Türkiye siyasetinin katı ideolojik sınırlarını ve dönüşüm potansiyelini de sorgulatıyor. Bahçeli'nin ismi üzerinden yapılan bu göndermeler, siyasi kulislerde ciddi yankı uyandırdı.
Bahçeli’nin Geçmişteki Rolü Yeniden Masada
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kamuoyunda yıllardır milliyetçi çizgisiyle bilinse de, çözüm süreci döneminde dolaylı da olsa bazı temaslara destek verdiğine yönelik iddialar uzun süre gündemde kalmıştı. Özellikle 2013-2015 yılları arasında yaşanan süreçte, Öcalan ile yapılan temaslarda Bahçeli'nin adının zaman zaman geçtiği belirtiliyor.
İddialara göre, o dönem hükümetin başlattığı çözüm sürecinde bazı görüşmelere Bahçeli’nin sessiz onayı ya da dolaylı etkisi söz konusu olmuş, hatta bu sayede Öcalan’ın silah bırakma çağrısında bulunmasının önü açılmıştı. Ancak MHP lideri bu konulara ilişkin doğrudan bir açıklama yapmamış, sessizliğini korumayı tercih etmişti. Bu suskunluk, siyasi gözlemciler tarafından stratejik bir tutum olarak yorumlanmıştı.
Silah Bırakma Çağrısı ve Kırılma Noktaları
Çözüm süreci, özellikle 2013 yılında İmralı’da gerçekleşen üçüncü görüşmede Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısıyla kritik bir dönemece girmişti. Ancak bu çağrı, PKK tarafından “şartlı” olarak karşılanmış, örgüt kalıcı adımlardan kaçınarak süreci kırılgan hale getirmişti. Görüşmeler bir süre devam etse de, zamanla hem siyasi atmosferdeki sertleşme hem de güven bunalımı nedeniyle askıya alınmıştı.
Bu sürecin en dikkat çeken yanlarından biri de, Bahçeli gibi milliyetçi çizgideki siyasi figürlerin tavırlarının çözüm süreci üzerindeki dolaylı etkisiydi. Pervin Buldan’ın Roma’daki konuşmasında gündeme getirdiği “Bahçeli değiştiyse herkes değişir” ifadesi, aslında bu gerilimin ve esnekliğin iç içe geçtiği siyasal zemine dikkat çekiyor.
Yeni Bir Süreç Mi Başlıyor?
Roma’daki konferansta yaptığı açıklamalarda Buldan, çözüm sürecine benzer bir yapının yeniden oluşturulması yönünde işaretler verdi. Haziran ayı sonuna kadar bu doğrultuda somut gelişmeler yaşanabileceğini dile getiren Buldan, DEM Parti’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleştirdiği görüşmeleri de “umut verici” olarak değerlendirdi.
Bu açıklamalar, Türkiye’nin yeniden bir çözüm sürecine mi girdiği sorusunu gündeme taşıdı. Türkiye’de siyasi kutuplaşmanın derinleştiği, mülteci meselesinden ekonomik krize kadar birçok sorunun çözüm beklediği bir dönemde, böyle bir sürecin yeniden başlatılması büyük yankı uyandırabilir.
"Herkes Değişebilir" Sözünün Arkasında Ne Var?
Abdullah Öcalan’ın yıllar önce sarf ettiği, ancak şimdi yeniden gündeme gelen bu söz, yalnızca Bahçeli’nin kişisel dönüşümüne gönderme yapmıyor. Aynı zamanda Türkiye siyasetinin dinamikliğine ve ideolojik sınırların aşılabilirliğine de işaret ediyor. "Değişim" söylemi, uzun süredir siyaset arenasında aynı pozisyonları koruyan aktörlerin, şartlar gerektirdiğinde pozisyonlarını yeniden değerlendirebileceklerini ima ediyor.
Pervin Buldan’ın bu ifadeyi tam da seçim süreci öncesi gündeme taşıması ise stratejik bir hamle olarak değerlendiriliyor. Bu söylem, hem çözüm sürecine yeniden zemin hazırlama çabası olabilir hem de muhalefet ile iktidar arasındaki mesafeyi yeniden tanımlamaya yönelik bir çağrı olabilir.
Sonuç: Siyasi Dengeler Yeniden Şekilleniyor mu?
Türkiye, geçmişte yaşadığı deneyimlerden ders alarak yeni bir çözüm süreci inşa etme potansiyeline sahip mi? Bu sorunun yanıtı, önümüzdeki haftalarda yaşanacak gelişmelere ve siyasi aktörlerin vereceği tepkilere bağlı. Ancak şurası net ki, Bahçeli üzerinden verilen bu “değişim” mesajı, yalnızca bir siyasi polemik değil; aynı zamanda Türkiye'nin gelecekte atacağı adımlar için bir test niteliği taşıyor.