17’nci yüzyılda Evliya Çelebi tarafından yazılan Seyahatname’de, “Urfa’da pamuk ipliğinden kapı gibi sağlam bez dokunuyor” sözleriyle anlatılan ve unutulmaya yüz tutan çulhacılık sanatı, doğduğu topraklarda yeniden hayat buluyor.
Dünya mirası tarihi değerleri ile bilinen kadim şehir Şanlıurfa, yüzyıllar önce bu topraklarda doğan geleneksel dokuma sanatı olan çulhacılığın da anavatanı. İnsanlık tarihinin yeniden yazılmasına neden olan Göbeklitepe’yi sınırlarında bulunduran merkez Haliliye ilçesinde, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde sözünü ettiği çulhacılık yeniden dirilişe geçti.
Teknolojiye yenik düşen birçok geleneksel el sanatı gibi unutulmaya yüz tutan çulhacılık, merkez Haliliye ilçe Belediyesinin kurduğu Geleneksel El Sanatları Merkezi (GESEM) ile adeta küllerinden doğuyor. Sayıları bir elin parmakları kadar az kalan ustalar, GESEM sayesinde bu sanatı gelecek kuşaklara özünden kopmadan aktaracak yeni ustalar yetiştiriyor.
17’nci yüzyılda Evliya Çelebi tarafından yazılan ve UNESCO Dünya Belleği Listesinde bulunan Seyahatname’de, “Urfa’da pamuk ipliğinden kapı gibi sağlam bez dokunuyor. Hem de Musul bezinden daha güzel ve temiz" sözleriyle anlatılan ancak tekstildeki makineleşme ile birlikte yok olma tehlikesi yaşayan çulhacılık sanatı, doğduğu topraklarda yeniden hayat buluyor.
Teknolojiye kafa tutan tezgahlar
GESEM ile yaşatılan çulhacılık sanatı teknolojiye adeta kafa tutan makineler ile icra ediliyor. Buram buram tarih kokan GESEM binasında, başa sarılan ve çevresi saçaklı örtü olan puşu, kadınların dış giyim için kullandıkları ehram, baş örtüsü, namaz elbisesi ve seccadenin yanı sıra masa örtüsü gibi ev tekstili ürünleri de geleneksel yöntemlerle üretiliyor.
“Kamçılı tezgah” adı verilen, el ve ayakla çalışan dokuma tezgahı seslerinin yükseldiği GESEM’de bu sanat dalında yeni çıraklar yetiştiren çulha ustalarından Mehmet Karadaş, gençlere “Gelin bu mesleği öğretelim” çağrısında bulundu. Babasından öğrendiği mesleğini tam 51 yıldır sürdüren ve kendi çocuklarına da bu mesleği öğrettiğini anlatan Mehmet Karadaş, “Eskiden Urfa’mızda neredeyse her evde bir çulha ustası vardı. Ama 1980’den sonra her geçen yıl daha fazla unutulmaya başlandı. Urfa’da bu sanat dalının benimle birlikte 3 ustası kaldı. Haliliye Belediyesi sayesinde mesleğimizi bizden sonraki kuşaklara aktaracak ustalar yetiştiriyoruz. Böyle bir merkez açılmamış olsaydı bu mesleğin son temsilcileri olacaktık” dedi.
“El sanatlarımız milli değerlerimizdir”
Haliliye Belediye Başkanı Mehmet Canpolat, geleneksel el sanatlarının bir milletin kültürünü yansıtan milli değerler olduğunu, bu nedenle kültürel değerlere sahip çıkmayı asli görevleri olarak kabul ettiklerini bildirdi.
Canpolat, 2019 yılında eski bir tarihi binayı restore ederek kurdukları GESEM’de, geleneksel el sanatlarına yeni ustaların yetişmesini sağladıklarını, burada çulhacılığın yanı sıra ahşap oymacılığı, tespihçilik ve bakırcılık mesleklerinin de tarihe karışmasına izin vermediklerini söyledi. İHA
Dünya mirası tarihi değerleri ile bilinen kadim şehir Şanlıurfa, yüzyıllar önce bu topraklarda doğan geleneksel dokuma sanatı olan çulhacılığın da anavatanı. İnsanlık tarihinin yeniden yazılmasına neden olan Göbeklitepe’yi sınırlarında bulunduran merkez Haliliye ilçesinde, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde sözünü ettiği çulhacılık yeniden dirilişe geçti.
Teknolojiye yenik düşen birçok geleneksel el sanatı gibi unutulmaya yüz tutan çulhacılık, merkez Haliliye ilçe Belediyesinin kurduğu Geleneksel El Sanatları Merkezi (GESEM) ile adeta küllerinden doğuyor. Sayıları bir elin parmakları kadar az kalan ustalar, GESEM sayesinde bu sanatı gelecek kuşaklara özünden kopmadan aktaracak yeni ustalar yetiştiriyor.
17’nci yüzyılda Evliya Çelebi tarafından yazılan ve UNESCO Dünya Belleği Listesinde bulunan Seyahatname’de, “Urfa’da pamuk ipliğinden kapı gibi sağlam bez dokunuyor. Hem de Musul bezinden daha güzel ve temiz" sözleriyle anlatılan ancak tekstildeki makineleşme ile birlikte yok olma tehlikesi yaşayan çulhacılık sanatı, doğduğu topraklarda yeniden hayat buluyor.
Teknolojiye kafa tutan tezgahlar
GESEM ile yaşatılan çulhacılık sanatı teknolojiye adeta kafa tutan makineler ile icra ediliyor. Buram buram tarih kokan GESEM binasında, başa sarılan ve çevresi saçaklı örtü olan puşu, kadınların dış giyim için kullandıkları ehram, baş örtüsü, namaz elbisesi ve seccadenin yanı sıra masa örtüsü gibi ev tekstili ürünleri de geleneksel yöntemlerle üretiliyor.
“Kamçılı tezgah” adı verilen, el ve ayakla çalışan dokuma tezgahı seslerinin yükseldiği GESEM’de bu sanat dalında yeni çıraklar yetiştiren çulha ustalarından Mehmet Karadaş, gençlere “Gelin bu mesleği öğretelim” çağrısında bulundu. Babasından öğrendiği mesleğini tam 51 yıldır sürdüren ve kendi çocuklarına da bu mesleği öğrettiğini anlatan Mehmet Karadaş, “Eskiden Urfa’mızda neredeyse her evde bir çulha ustası vardı. Ama 1980’den sonra her geçen yıl daha fazla unutulmaya başlandı. Urfa’da bu sanat dalının benimle birlikte 3 ustası kaldı. Haliliye Belediyesi sayesinde mesleğimizi bizden sonraki kuşaklara aktaracak ustalar yetiştiriyoruz. Böyle bir merkez açılmamış olsaydı bu mesleğin son temsilcileri olacaktık” dedi.
“El sanatlarımız milli değerlerimizdir”
Haliliye Belediye Başkanı Mehmet Canpolat, geleneksel el sanatlarının bir milletin kültürünü yansıtan milli değerler olduğunu, bu nedenle kültürel değerlere sahip çıkmayı asli görevleri olarak kabul ettiklerini bildirdi.
Canpolat, 2019 yılında eski bir tarihi binayı restore ederek kurdukları GESEM’de, geleneksel el sanatlarına yeni ustaların yetişmesini sağladıklarını, burada çulhacılığın yanı sıra ahşap oymacılığı, tespihçilik ve bakırcılık mesleklerinin de tarihe karışmasına izin vermediklerini söyledi. İHA