Cinsel istismarın, her kültürde, inançta ve sosyokültürel düzeyde ortaya çıkabilen ve her yaş grubundan çocuğun maruz kalabildiği ciddi bir sorun olduğunu belirten Uzman Psikolog Merve Demir, çocukluk dönemi cinsel istismarı konusunda ailelere uyarılarda bulundu.
Çocuk-Ergen Psikoterapisti Uzman Psikolog Merve Demir, “Çocukluk dönemi cinsel istismarına dikkat edilmeli. Cinsel istismar, her kültürde, inançta ve sosyokültürel düzeyde ortaya çıkabilen ve her yaş grubundan çocuğun maruz kalabildiği ciddi bir sorundur. Yetişkin bir kişinin, kendisini ya da çocuğu cinsel olarak uyarma niyetiyle yaptığı her türlü hareket, cinsel istismardır. İstismarı yapan kişi, çocuğu zorlayarak, korkutarak, kandırarak, rüşvet vererek ya da tehdit ederek çocukla herhangi bir cinsel eylemde bulunan kişidir. Teşhirci davranışlar, çocukla cinsel içerikli konuşmak, çocuğun soyulması, çocuğa porno izletilmesi, öpme, dokunma, tecavüz gibi davranışların tümü cinsel istismardır. Çocuğa yönelik cinsel istismar vakalarında, istismarın daha çok aile bireyleri, akrabalar ya da çocuğa yakın olan kişiler tarafından yapıldığı bilinmektedir. Ayrıca zihinsel ya da fiziksel engelli çocuklar, cinsel istismara uğrama konusunda daha fazla risk altındadırlar” dedi.
Çocukluk döneminde cinsel istismara maruz kalmanın, çocuğun psikolojik, sosyal ve zihinsel gelişimini olumsuz etkilediğini ifade eden Uzman Psikolog Demir, “Çocuk istismara uğradıktan sonra, korku, irkilme, öfke patlamaları, uyku ve yeme sorunları, kâbuslar, alt ıslatma, tuvalet yaparken ağrı, bazı yerlerden veya kişilerden kaçınma, içe kapanıklık, unutkanlık, dalgınlık, davranış sorunları, okul başarısında düşme, kendine zarar verme davranışları ve cinsel ilginin artması gibi belirtiler gösterebilirler. Cinsel istismara maruz kalan çocuklardan bazıları hiç belirti göstermeyebilir. Ancak çok bariz belirtiler göstermeseler de, cinsel istismar, çocuk için oldukça sarsıcı bir durumdur ve etkileri yetişkinlik hayatında da ortaya çıkabilmektedir. Bu çocuklar büyüdüklerinde de kendine saygı duymama, depresyon ve intihar düşünceleri, yeme bozuklukları, cinsel bozukluklar, alkol ve madde bağımlılığı yaşayabilirler. İnsanlara güvenmekte zorlanabilirler” diye konuştu.
Kendilerine yapılan davranıştan rahatsızlık duysalar da çocukların bunu anlayamadıklarını kaydeden Demir, “Ayrıca ne olduğunu anlasalar da, söylememeyi tercih edebilirler. Çünkü istismarı yapan kişiden korkarlar, tehdit edilmiş olabilirler. Ailelerinin bu durumda verecekleri tepkiden çekinebilirler. Başlarına gelen şeyden utanırlar ve kendilerini suçlu hissederler. Olay duyulursa rezil olacaklarını ve sevilmeyeceklerini düşünebilirler. Tüm bu nedenlerle, çocuklar cinsel istismarı gizlemeye çalışırlar. Bu da psikolojik yardım almalarını ve korunmalarını engeller. Bu nedenle anne ve babalar, çocuklarında cinsel istismardan şüphelendikleri bir durum olduğunda, mutlaka bir uzmana başvurmalıdır. Çocukları cinsel istismardan korumak için öncelikle onlara özel bölgeler ve mahremiyetle ilgili bilgi verilmelidir. Kötü dokunuşlardan ve böyle rahatsız edici bir durumla karşılaştığında ne yapması gerektiği çocuğa öğretilmelidir. Bir kişi ona istemediği şekilde dokunduğunda ya da kendisinden dokunması istendiğinde reddetmesi gerektiği açıklanmalıdır. Çocuğun vücut sınırlarını öğrenebilmesi için, öncelikle anne-babasının çocuğun vücut sınırlarına saygı göstermesi gerekir. Çocuğun izni olmadan ona dokunmak, öpmek, çocuğun itiraz etmesine rağmen komşu, akraba gibi kişilerin onu öpmesine, sarılmasına izin vermek uygun değildir. Çünkü cinsel amaçla olmasa da bu dokunuşlar, çocuğun başka dokunuşlara karşı kendisini savunma ihtimalini de azaltmış olur” açıklamalarında bulundu.
Çocuğun istismar gibi bir durumla karşılaştığında, bunu anlatabilmesi için ebeveynlerinden korkmaması gerektiğini vurgulayan Demir, “Bu sebeple anne-babaların çocukla kurduğu iletişim çok önemlidir. Çocuğun anne ve babasının her koşulda ona inanacağını ve destek olacağını bilmesi şarttır. Çocuklar cinsel bilgiye sahip değildirler. Böyle bir konuda yalan söyleme ihtimalleri çok düşüktür. Bu nedenle eğer çocuk cinsel istismarla ilgili bir şeyler anlatıyorsa, mümkün olduğunca yönlendirmeden sonuna kadar dinlemek gerekir. Çünkü sorular çocuğun kafasını karıştırabilir. Çocuğa öfkeli ve suçlayıcı bir şekilde yaklaşmak, yaşadığı sorunları daha da arttıracaktır. Bu süreçte aileleri tarafından desteklenen çocuklar, durumla daha iyi baş ederler. Cinsel istismar durumu ortaya çıktıysa, mutlaka bir uzmanın denetiminde hukuki süreci başlatılmalıdır. Gerekli yasal ve koruyucu sürecin başlaması, çocuğun yaşadığı duygusal karışıklığı azaltacaktır. Ayrıca, cinsel istismarın bildirilmesi ile çocuk gelecekte olabilecek istismarlara karşı da korunmuş olacaktır” şeklinde konuştu. İHA
Çocuk-Ergen Psikoterapisti Uzman Psikolog Merve Demir, “Çocukluk dönemi cinsel istismarına dikkat edilmeli. Cinsel istismar, her kültürde, inançta ve sosyokültürel düzeyde ortaya çıkabilen ve her yaş grubundan çocuğun maruz kalabildiği ciddi bir sorundur. Yetişkin bir kişinin, kendisini ya da çocuğu cinsel olarak uyarma niyetiyle yaptığı her türlü hareket, cinsel istismardır. İstismarı yapan kişi, çocuğu zorlayarak, korkutarak, kandırarak, rüşvet vererek ya da tehdit ederek çocukla herhangi bir cinsel eylemde bulunan kişidir. Teşhirci davranışlar, çocukla cinsel içerikli konuşmak, çocuğun soyulması, çocuğa porno izletilmesi, öpme, dokunma, tecavüz gibi davranışların tümü cinsel istismardır. Çocuğa yönelik cinsel istismar vakalarında, istismarın daha çok aile bireyleri, akrabalar ya da çocuğa yakın olan kişiler tarafından yapıldığı bilinmektedir. Ayrıca zihinsel ya da fiziksel engelli çocuklar, cinsel istismara uğrama konusunda daha fazla risk altındadırlar” dedi.
Çocukluk döneminde cinsel istismara maruz kalmanın, çocuğun psikolojik, sosyal ve zihinsel gelişimini olumsuz etkilediğini ifade eden Uzman Psikolog Demir, “Çocuk istismara uğradıktan sonra, korku, irkilme, öfke patlamaları, uyku ve yeme sorunları, kâbuslar, alt ıslatma, tuvalet yaparken ağrı, bazı yerlerden veya kişilerden kaçınma, içe kapanıklık, unutkanlık, dalgınlık, davranış sorunları, okul başarısında düşme, kendine zarar verme davranışları ve cinsel ilginin artması gibi belirtiler gösterebilirler. Cinsel istismara maruz kalan çocuklardan bazıları hiç belirti göstermeyebilir. Ancak çok bariz belirtiler göstermeseler de, cinsel istismar, çocuk için oldukça sarsıcı bir durumdur ve etkileri yetişkinlik hayatında da ortaya çıkabilmektedir. Bu çocuklar büyüdüklerinde de kendine saygı duymama, depresyon ve intihar düşünceleri, yeme bozuklukları, cinsel bozukluklar, alkol ve madde bağımlılığı yaşayabilirler. İnsanlara güvenmekte zorlanabilirler” diye konuştu.
Kendilerine yapılan davranıştan rahatsızlık duysalar da çocukların bunu anlayamadıklarını kaydeden Demir, “Ayrıca ne olduğunu anlasalar da, söylememeyi tercih edebilirler. Çünkü istismarı yapan kişiden korkarlar, tehdit edilmiş olabilirler. Ailelerinin bu durumda verecekleri tepkiden çekinebilirler. Başlarına gelen şeyden utanırlar ve kendilerini suçlu hissederler. Olay duyulursa rezil olacaklarını ve sevilmeyeceklerini düşünebilirler. Tüm bu nedenlerle, çocuklar cinsel istismarı gizlemeye çalışırlar. Bu da psikolojik yardım almalarını ve korunmalarını engeller. Bu nedenle anne ve babalar, çocuklarında cinsel istismardan şüphelendikleri bir durum olduğunda, mutlaka bir uzmana başvurmalıdır. Çocukları cinsel istismardan korumak için öncelikle onlara özel bölgeler ve mahremiyetle ilgili bilgi verilmelidir. Kötü dokunuşlardan ve böyle rahatsız edici bir durumla karşılaştığında ne yapması gerektiği çocuğa öğretilmelidir. Bir kişi ona istemediği şekilde dokunduğunda ya da kendisinden dokunması istendiğinde reddetmesi gerektiği açıklanmalıdır. Çocuğun vücut sınırlarını öğrenebilmesi için, öncelikle anne-babasının çocuğun vücut sınırlarına saygı göstermesi gerekir. Çocuğun izni olmadan ona dokunmak, öpmek, çocuğun itiraz etmesine rağmen komşu, akraba gibi kişilerin onu öpmesine, sarılmasına izin vermek uygun değildir. Çünkü cinsel amaçla olmasa da bu dokunuşlar, çocuğun başka dokunuşlara karşı kendisini savunma ihtimalini de azaltmış olur” açıklamalarında bulundu.
Çocuğun istismar gibi bir durumla karşılaştığında, bunu anlatabilmesi için ebeveynlerinden korkmaması gerektiğini vurgulayan Demir, “Bu sebeple anne-babaların çocukla kurduğu iletişim çok önemlidir. Çocuğun anne ve babasının her koşulda ona inanacağını ve destek olacağını bilmesi şarttır. Çocuklar cinsel bilgiye sahip değildirler. Böyle bir konuda yalan söyleme ihtimalleri çok düşüktür. Bu nedenle eğer çocuk cinsel istismarla ilgili bir şeyler anlatıyorsa, mümkün olduğunca yönlendirmeden sonuna kadar dinlemek gerekir. Çünkü sorular çocuğun kafasını karıştırabilir. Çocuğa öfkeli ve suçlayıcı bir şekilde yaklaşmak, yaşadığı sorunları daha da arttıracaktır. Bu süreçte aileleri tarafından desteklenen çocuklar, durumla daha iyi baş ederler. Cinsel istismar durumu ortaya çıktıysa, mutlaka bir uzmanın denetiminde hukuki süreci başlatılmalıdır. Gerekli yasal ve koruyucu sürecin başlaması, çocuğun yaşadığı duygusal karışıklığı azaltacaktır. Ayrıca, cinsel istismarın bildirilmesi ile çocuk gelecekte olabilecek istismarlara karşı da korunmuş olacaktır” şeklinde konuştu. İHA